Algı zehirlenmesi yaşıyoruz

Abone Ol

Türkiye’nin genel siyasi havasından hiç haberi olmayan birisi ülkemize gelse, bayide satılan tirajı yüksek beş gazeteyi alsa, reyting sıralamasında en tepelerde yer alan kanalların haber bültenlerini seyretse; Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın illegal bir terör örgütünün liderliğini yaptığını, kendi örgütü dışında birçok terör örgütünün de destekçisi olduğunu, Başbakan Davutoğlu’nun ülkede her şey kötüye gitsin diye elinden geleni ardına koymayan, uyumsuz, geçimsiz, gıcık bir siyasetçi olduğunu, HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş’ın ise bütün varlığını ülkenin selameti için harcadığını, barıştan başka bir isteği, amacı, planı olmadığını, son seçimde aldığı oy oranı ile aslında başbakanlığı kıl payı kaçırdığını, Kılıçdaroğlu ve Bahçeli’nin ise ülke menfaati için partilerinden vazgeçebilecek konumda olduklarını sanır.

Ne yazık ki yukarıdaki satırlarda örneklediğim bu çarpık ve gerçek dışı algıya sadece ülkemizin genel siyasetinden haberi olmayan yabancılar değil, neredeyse biz bile sahibiz. Diktatör bir adam(!) tarafından yönetilen ülkemizin yazılı basını tam anlamıyla evlere şenlik… En çok satan beş gazeteyi alıp sadece birinci sayfalarını okusanız, bu gazetelerin nasıl bu kadar cesur oldukları konusunda ağzınız açık kalır. Hakaretin, iftiranın, yalan ve provoke edici haberin dibini bulan bu yazılı basın, normal bir ülkede olsa, bu kadar pervasız bir yayın politikası gütmelerine izin verilmez. Ama ülkemizde bunu çok rahatlıkla ve bağıra bağıra yapabiliyorlar. Bırakın herhangi bir ülkeyi, en gelişmiş demokrasiye sahip olduğu düşünülen ülkelerde dahi, bu kadar pespaye bir yayın anlayışına asla geçit vermezler.

Bu, kafası ve ağzı bozuk medya, yaptığı yayınlarla resmen algımızı zehirliyor. Ak’ı kara, kara’yı ak göstermekle kalmıyor, bu iki zıt renkle ilgili o kadar “inandırıcı” yayınlar yapıyorlar ki, buna inanmak istemeyenler bile, ya gerçekten ak kara, kara da ak ise demekten kendini alamıyor.

Adı terör örgütü ile anılan, onun siyasi uzantısı olduğu herkesçe malum bir parti, her gün onlarca terör olayı yaşanırken, hiç utanmadan, sıkılmadan çıkıyor ve “barış mitingleri” düzenleyebiliyor. Bu partinin genel başkanı da hükümete hitaben; “terörle arana mesafe koy. Biz sivil siyaset yaptık, sizi iktidardan düşürdük. Siz ne yaptınız, silaha sarıldınız. Asıl silahla, terörle arasına mesafe koyması gereken AKP’dir” diyebilecek kadar akıldan ve izandan uzak bir söylemde bulunabiliyor. “Yavuz hırsız ev sahibini bastırır” hesabınca hareket eden bu karanlık adamlar, herkesin gözünün içine baka baka AK Parti’yi terörle itham etmekten çekinmiyorlar. Ve bunu o kadar ustaca kotarıyorlar ki, kendilerini destekleyen medya organları ile de bu algıyı çok profesyonel bir şekilde işleyip, halkı bu doğrultuda kandırmanın hazzını yaşıyorlar.

Pazar günü İstanbul’da düzenlenen barış mitinginin ertesinde PKK’nın terör saldırıları sonucu 6 şehit daha verdik. Ancak öyle bir algı operasyonu gerçekleştiriliyor ki; sanırsınız bu saldırıları Erdoğan’ın eli silahlı fedaileri yapıyor. PKK’nın kaprili, parmak arası terlik giymiş demokrat gençleri ise ülkede asayişi sağlamak için ölümüne mücadele ediyor.

Ne yazık ki bu çarpık medya ortamı devam ettiği sürece, algı zehirlenmesi yaşamaktan kurtulamayacağız.