Aldanma dünya vârına Ey Gönül!
Hepsi gelir geçer bir gün,
Kuşlar misâli elinden uçar,
Hesabı sorulur onların bir gün!
Ey Gönül!
Baksana dünyaya! Kimseye yâr olmuyor. Bir yandan olmazsa diğer yandan yakalıyor. Aslında seni hep Rabbine yaklaştırıyor. Âh bunu bir bilebilsen!
Ey Gönül!
Gam çekme! Dünya sana dost değil! O gidecek bir gün! Sen onun Sahibine bak! O’nunla ol hep! O’nsuz olan dünyasını nidesin! O kaçar, sen kovalarsın. Ama ona hiç yetişemezsin. Haydi, artık gafleti atasın ve senin de onun da Rabbine kul olasın!
Ey Gönül!
Dünya bir viranedir. Bakma sen onun cazibesine. İstersen, git bir dolaş senden önce geçen kavimleri. Ne kalmış onlardan geriye? Ne bırakmış dünya onlara? Niçin toprağının altına almış onları? Var mı, gördün mü onda bir vefa? Hadis-i Şerifte ne güzel buyurulmuş; “Dünya tatlı, göz kamaştırıcı ve çekicidir. Allâh onu sizin kullanımınıza verecek ve nasıl davranacağınıza bakacaktır.” (Müslim, Zikir 99).
Ey Gönül!
Sen vefalı olmaya gayret et. Gerçek vefa ise, ancak O Yüce Rabbine lâyıktır. Sen O’nu gözet ki O da seni gözetsin!
Ey Gönül!
Bil ki çilesiz bir dünya yoktur. Gayrilere bakma! İmtihansız mükâfat da yoktur. Neden, niçin deyip durma! Sen Sahibine yönelmeye bak! O bilir en iyisini. Sen O’nsuz olmamaya bak! O’nsuz olanlar acep ne kazanmışlar?
Ey Gönül!
Gönüllerin Sahibiyle dertleş! O’na arzet halini! O’ndan dile yardım ve inayetini. Çünkü O’dur Kendisine dayanılıp güvenilecek olan! “Ancak Sana kulluk yapar ve sadece Senden yardım dileriz,” de! (1 Fatiha 4)
Ey Gönül!
Âh edip de inleyip durma! O Yüce Rabbini gücendirme! O görüyor ya halini! Eyyûb (a.s.) misâli “Bana bir zarar isabet etti, Sen merhametlilerin en merhametlisisin,” diye yalvar O’na! (21 Enbiya 83).
Ey Gönül!
Dertlerin devâsı O yüce Rabbindir. Çünkü O yarattı seni. Dönüp dolaşıp O’na varacaksın. “O’ndan geldin O’na gideceksin!”
Ey Gönül!
Fani bir âlemde yaşıyorsun. Sen de fanisin! Bakî olana bak! O’nunla olmaya bak!
Ey Gönül!
Sabır süzgecinden geçiyorsun. Bunu iyi bilesin. O’na dayan, O’na güven! Bakma şuna buna. O, Kendini hatırlatıyor hep! Buna şükret!
Ey Gönül!
Hüzünlenme. Bunlar biter bir gün! Ümidini yitirme! O, görüp duruyor ya seni! Allah’ım, yardım et Yâ Rabbim, diye yalvar hele. O, işitir ve bilir. Güzel Rasûlullah’ımız nasıl da yalvarmış baksana!
Ey Gönül!
Ömrün ne kadar bilmezsin! Sen kul olmaya bak hele! Rabbinden hayırlı kavuşma dile! Hani O güzel Efendimiz hep “Refik-i âlâ, “Refik-i âlâ,” demişti ya. İşte sana en güzel örnek…
Ey Gönül!
Dostun Allah’tır bilesin! O’nun Rasûlü ve samimi mü’minlerdir. Dua et de Rabbim seni onlarla eylesin. Sen onları gönülden sevesin! Rabbim Allah’tır diyesin! Muhammed Mustafa Rasûlü’dür diye şahitlik edesin!
Ey Gönül!
İçindeki dünya bağlarını atmaya bak! Onların sevgisi boştur bilesin! Dünyada ancak ahiret için gayret fayda verir göresin! Buyurmaz mı Yüce Rabbimiz bunun için; “Bu dünya hayatı ancak bir eğlence ve oyundan ibarettir. Ahiret yurduna gelince, işte gerçek hayat odur. Keşke bilselerdi!” (29 Ankebût 64)
Ey Gönül!
Dünyanın kıymeti ancak Rabbine kullukla ortaya çıkar. Bilesin ki dünya olmadan da, bu meydana çıkmaz. Onun içindir ki dünyadaki ömrün çok kıymetlidir. Sakın onu boşa harcama. Rabbimiz de bundandır ki şöyle buyurur: “O, hanginizin daha güzel amel yapacağını denemek için ölümü ve hayatı yaratandır. O, mutlak güç sahibidir, çok bağışlayandır.” (67 Mülk 2)
Ey Gönül!
Dünyadan nasiplenmeye bak ki, ahiret kazancın da olsun! Şu duayı hiç unutma: “Onlardan; “Rabbimiz! Bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik ver ve bizi ateş azabından koru” diyenler de vardır.” (2 Bakara 201)