Geçtiğimiz hafta başlamış olduğumuz aktarlardaki ehil olmayan ellerde zehre dönüşebilen otlardan bahsetmeye devam ediyoruz:
JABORANDİ YAPRAĞI: Terletici ve göz basıncını düşürücü etkileri için tentür yapımında kullanılır. Pilocarpin içerir. Son derece zehirlidir.
BANOTU: Kas krampları ve ağrı kesici özellikleri vardır. Zehirlenme durumunda şiddetli halüsinasyonlar hatta deliryum tablosu görülebilir.
YÜKSÜK OTU: Tıpta digitalis olarak bilinir. Kalp güçlendirici ilaçların yapımında kullanılır. Zehirlenmesi şiddetlidir.
FOLİA BELLADONNAE: Kalp üzerinde ciddi yan etkileri olabilir.
HORASANİ: Bağırsaklar üzerinde etkisi vardır. Zehirlidir.
KATRAN RUHU: Kayın katranının damıtılması ile elde edilen renksiz, keskin kokulu, yakıcı bir maddedir. Antiseptik özellikleri vardır. Zehirlidir.
KANTARİT: Bitkisel bir ürün değildir. Kuduz böceklerinin havanda dövülüp güneşte kurutulmasıyla elde edilen son derece tahriş edici bir tozdur. Siğiller üzerinde kullanılır.
ADA SOĞANI: Kalp güçlendirici etkileri vardır. Zehirlidir.
PİRE OTU: Ağrı kesici ve kas spazmlarını azaltıcı etkileri vardır. Böcek öldürücüdür ve zehirlidir.
Bunlar ve bunlar gibi faydası yanında pek çok zararları da olabilen maddelerin satışa yasak olduğu liste halinde aktarlara ilgili bakanlıklarımız tarafından bildirilmektedir zaten. Aktarlar hangi bitkinin satışının yasak olduğunu bilir, ancak vatandaşlarımız bilmeyebilir. Bize düşen bu tür bitkisel ürünleri satın almamak ve son derece dikkatli olmaktır. At izinin it izine karıştığı bir zamanda en doğrusu bakanlık onaylı ürünleri kullanmaktır. Bu hayat bize ucuz verilmedi. Çok kıymetli. Rastgele ürünlerle şifa aramak yerine işin uzmanını arayıp bulmak ve bize sadece fayda verecek ürünleri kullanmak son derece önemlidir. Hastalık başladıktan sonra doktora başvurmadan sağdan soldan söylenenler ile kendi kendini tedavi etmeye çalışmak hayatı tehlikeye atmaktan başka bir şey değildir. Alternatif tedavileri bile doktora danışmak ve bu tedavilerin de bakanlık onayından geçmiş olanlarını tercih etmemiz gerekiyor.
Bu konu ile ilgili bir diğer mesele ise bu tehlikeli bitkilerin park bahçe gibi alanlara da ekilmemesi ve ya yetişmesine izin verilmemesi meselesidir. Bu alanlarda genellikle çocuklar oynadığı için ve bu bitkilerinde bazılarının oldukça sevimli ve renkli görünen meyveleri olabildiği için çocuklar tarafından yenilmesi gibi büyük bir tehlike söz konusudur. Bu konu hakkında son derece dikkatli ve duyarlı olmamız gerekmektedir.
Acil serviste çalıştığım dönemlerde unutamadığım bir hasta görmüştüm. 60 yaşlarında bir hanımefendiydi. O gün bana gelişi solunum durması nedeniyle idi. Yakınlarından aldığım bilgiye göre hasta o gün sinüzit rahatsızlığı için burnuna üzerinde diken benzeri çıkıntılar olan ve bademe benzeyen bir bitkinin suyunu damlatmış birkaç dakika sonrasında ise fenalaşmıştı. Biz saatler süren bir müdahale sonucunda hastayı zar zor hayata bağladık, ancak biraz daha gecikilmiş olsaydı bu mümkün olmayabilirdi. Meselenin ciddiyetini umarım sizlere anlatabilmişimdir.
Selam ve dua ile…