Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması’nın 15 Temmuz 2016’daki darbe girişimi sırasında Akıncı Hava Üssü‘ndeki eylemlere ilişkin iddianamede, teşebbüsü yönettiği belirlenen Nurettin Oruç ile ilgili ayrıntılara yer verildi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan ve mahkemeye sunulan iddianamede, “5” numaralı şüpheli film yapımcısı Oruç’un ifadeleri ve Akıncı Üssü’ndeki görüntüleri de yer aldı.
İddianamede, Oruç’un, FETÖ/PDY’nin yöneticisi olarak darbe girişimi için plan hazırlayan ekiple hareket ettiği, teşebbüsün hazırlık faaliyetlerine ilişkin örgütün “hava kuvvetleri imamı” olduğu belirtilen Adil Öksüz ile 17 Mart-21 Mart 2016 tarihlerinde ABD’ye giderek örgüt elebaşı Fetullah Gülen’e bilgi verdiği belirtildi.
Sanığın 2 bin 500 lira maaşla bir film şirketinde çalışıyor olmasına rağmen kısa süre içinde ABD’ye gidip geldiğinin vurgulandığı iddianamede, Milli Eğitim Bakanlığındaki öğretmenlik görevinden istifa eden Oruç’un darbe faaliyetlerinde yer aldığına işaret edildi.
1 Kasım’ın ardından darbe planlanmış
İddianamede, 1 Kasım 2015’te yapılan genel seçim sonuçlarının ardından darbe girişimini organize edecek örgüt mensuplarının belirlendiği kaydedilerek, Oruç’un, Öksüz, Kemal Batmaz, Hakan Çiçek ve Harun Biniş ile TSK içerisine sızan örgüt elemanlarıyla irtibata geçtiği bildirildi.
Sanığın ayrıca Akıncı Üssü 143. Filo güvenlik kameralarında 16 Temmuz 2016’da saat 03.22 sıralarında görüntülerinin bulunduğu ifade edilen iddianamede, Oruç’un darbeye teşebbüs sırasında görev ve yetkisi olmadığı halde teşebbüsün yönetim merkezi olan Akıncı Üssü’nde bulunarak askeri kalkışmanın başarılı olmasını sağlamak için gayret sarf ettiği aktarıldı.
“Tesadüf”lü savunma
Öksüz ve Batmaz’ı tanımadığına dikkati çeken Oruç, “Biniş ve Çiçek’i ise cezaevinden tanıyorum. Darbe günü Akıncı’ya köylerde hayvancılıkla ilgili belgesel çekmeye gelmiştim. Öksüz, Batmaz ve Çiçek ile seyahatlerimde aynı tarihte ABD’de bulunmam tesadüftür. 31 Aralık 2015’te İstanbul Yeşilköy Havalimanı’nda Batmaz ve Öksüz ile aynı anda bulunmuş olabilirim. Bu bir tesadüftür, farklı uçaklarla gitmişiz ancak bu şahıslarla havalimanında buluşup herhangi bir toplantı yapmış değilim.” ifadelerini kullandı.
Oruç, ABD’ye de film festivalleri için gittiğini ileri sürdü.
Öksüz, Batmaz ve Çiçek ile aynı tarihlerde ABD’de bulunması ve bunlarla Türkiye’ye dönüşünün arasında birer gün olmasını da “tesadüf” olarak nitelendiren Oruç, “Uçak biletleri daha uygun olduğundan Almanya aktarmalı ve ABD’ye hep yalnız gittim.” şeklinde bilgi verdi.
Fetullah Gülen’i medyadan tanıdığını belirten Oruç, “Şahsıyla hiç görüşmedim. Gülen cemaatiyle irtibatım yoktur.” şeklinde beyanda bulundu.
İddianamede, Oruç’un kardeşi eski Jandarma Üsteğmen Hüseyin Oruç’un firari olduğu, öğretmen eşi Münteha Sevim Oruç’un meslekten atıldığı, dayısı Şaban Coşkun hakkında FETÖ/PDY kapsamında soruşturma yürütüldüğü, şirket ortakları Ferhat Küçük ile Hacer Küçük ve Muhammed Tüfek ile eşi Hayriye Tüfek hakkında ise 2010 Temmuz’daki KPSS’deki usulsüzlüğe ilişkin soruşturma kapsamında işlem yapıldığı bilgileri yer aldı.
Oruç’un ByLock kullanıcısı olan dayısı Şaban Coşkun’un örgütün bir tepe yöneticisiyle 5, teyzesinin oğlu Ayhan Bozkurt’un 4 tepe yöneticisiyle 187 kez telefonla irtibatlı olduğu vurgulanan iddianamede, ayrıca şüphelinin dayısının oğlu Akif Coşkun ile şirket ortağı Fetullah Çatal’ın da ByLock kullandığına değinildi.
Aile boyu Bank Asya’ya para yatırmışlar
Örgüt elebaşı Gülen’in 17-25 Aralık 2013 sürecinin ardından kapatılan Bank Asyanın kurtarılması amacıyla para yatırılması yönünde çağrı yapması üzerine, Oruç’un yanı sıra aralarında annesi, eşi, çocukları, kız kardeşinin de bulunduğu akrabalarının Bank Asyaya yaklaşık 190 bin lira para yatırdığı KOM Daire Başkanlığının hazırladığı analiz raporuna yansıdı.
15 Temmuz günü saat 11.08’de eşi Münteha Sevim Oruç ile görüşmesinin ardından herhangi bir görüşmesine rastlanılmayan Oruç, telefonunu evde unuttuğundan yanına almadığını öne sürerek, suçsuz olduğunu beyan etti.