Başkan Erdoğan liderliğindeki güzel ülkem; bir taraftan hem içeride hem de dışarıda beka mücadelesi verirken, diğer taraftan da siyasi iklim içerisinde 31 Mart Yerel Seçimleri’ne hazırlanıyor.
Devletin bekası söz konusu olduğunda her defasında hiç düşünmeden sahneye çıkan ve bir konuşmasında ‘’Birinci Dünya Harbi’nin henüz bitmediğini’’ ifade eden MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin ‘’Cumhur İttifakı’nın devamı milli beka için mecburidir. Yeni hükümet sisteminden asla geriye dönüş yoktur” sözleri oldukça kıymetlidir ve üç büyük şehirde aday çıkarmamaktan da çok ötedir… Rabbim kendisinden razı olsun.
Kıymetli dostlar; gaybı, gelecekte ne olacağını yalnız Allah (c.c) bilir. Lakin görünen köy de kılavuz istemez; değil mi? Şimdi burada yazacaklarım sizlere bir felaket senaryosu gibi gelebilir. Fakat ben aklımdan geçenleri, düşüncelerime sınır çizmeden açık yüreklilikle müsaadenizle sizlerle paylaşmak istiyorum.
Sn. Bahçelinin yukarıdaki sözlerinden yola çıkarak, ’’Birinci Dünya Savaşı öncesinde Osmanlı’ya karşı kurulan Haçlı cephesinin, şimdilerde Türkiye’ye karşı yeniden kurulduğunu düşünüyorum.’’ Ülkemiz küresel sistem tarafından perde arkasından kuşatılmaya, parçalanmaya ve bölünmeye çalışılıyor. Sanırım vekâlet savaşları ile Irak ve Suriye’den sonraki diz çöktürülmek istenen asıl hedef ülke bizim ülkemiz Türkiye’dir!
Başkasının şeyi ile gerdeğe girmeyi pek bir seven katil ABD, aklınca bizi çevreliyor, uzunca bir süredir sadece Orta Doğu’ya değil Gürcistan’dan, Balkanlara kadar el altından silah ve mühimmat istifliyor… Suriye’ye stokladığı binlerce tır ağır silahların artık çetelesini tutamaz olduk. Dünya ve bölgemiz sanki şiddetli bir savaşa, tarihi bir kavşağa doğru yavaş yavaş ilerliyor. Siz bunun adına ister 1. Dünya Savaşı’nın devamı deyin, isterseniz 3. Dünya savaşı… Sanırım müstakbelde (Birkaç yıl içerisinde) çıkacağını düşündüğüm bu büyük ve kanlı savaş, ‘’Dünya Beşten Büyüktür’’ diye tüm dünyaya meydan okuyan, kapitalizme, emperyalizme ve Siyonizme karşı başkaldıran, güçlü Türkiye liderliğinde ki tüm Müslüman ülkelere karşı olacaktır. Dünya üzerine çöreklenen emperyalist ve Siyonist yapılanma tam üç yüz yıldır elindeki kitle imha silahlarının gücünü kullanarak yeryüzünü kana bulamakta, uyku ile uyuşukluk arasında bir hayat süren Müslümanların tüm yeraltı ve yer üstü zenginliklerini, enerji kaynaklarını yağmalamaktadır. Bilge lider Aliya’nın dediği gibi bu savaş belki de kazananı olmayan bir savaş da olabilir. Lakin bilesiniz ki Allah’ın izni ile bu sömürü düzeninin sonlandırılmasının zalim dünyaya çok ama çok ağır bir bedeli olacaktır.
Bu büyük savaşın şer tarafında, her zaman olduğu gibi belanın irisi, terör’ün mühendisi, katil ABD başrolde olurken en büyük destekçileri yine İngiltere ve İsrail olacaktır. Aklınca bizimle dalga geçtiğini zanneden ve Suriye’nin kuzeyinde bir PKK devleti kurmak isteyen haydut ABD; bir yandan YPG-PKK’lı teröristlerine hendek kazdırmaya devam ederken diğer taraftan da Suriye’de müttefik olarak nitelediği terör örgütü YPG/PKK işgalindeki bölgelerde yeni operasyonel noktalar, radarlar ve üsler kurmaktadır. Kendinden olmayanı sürekli olarak tehdit eden ve Türkiye’nin güneyine çöreklenen bu katil ABD, tam teşekküllü bir terör devletidir. Bu şeytanın ordusunda kendilerine küçük de olsa bir yer kapan PKK’lı ve YPG’li teröristler Amerikan Devleti’nin komutası ve de himayesi altındadırlar… Bakmayın siz bunların PKK elebaşlarının kellerine yalandan para ödülü koymalarına. Esasen aynaya bakmaya tahammülleri yok bu deyyusların. Yalanların en namussuzunu bunlar gerçek gibi söylerler… Yapılan apaçık bir orta oyunudur. Lakin bizler her şeyin farkındayız. Bilesiniz ki biz bunları yemeyiz! Öyle her önümüze gelene de ucuz çiçek gibi de açmayız…
İslâm dünyasında zorla mezhep çatışması icat edenler de, fitnenin başı İran’la, paçasını kendilerine kaptıran tırsak kukla Suud’u birbirine düşürenler de bunlardır. Hasetten gözlerine perde inmiş, gözleri dönmüş köksüzlerin… Bölgeyi ‘’Kürtler, Sünniler, Şiiler’’diyerek tasnif eden engereklerde bilesiniz ki bizzat bunlardır. Bölge insanlarının emperyalizme karşı birlikte hareket etmelerini, ortak bir tavır sergilemelerini önleyebilmek için her dönemde ırkçılığı ve mezhepçiliği körükleyerek, Müslümanları birbirlerine düşürmüşlerdir. Anlaşılan o ki, bu haydut ABD ile aynı masaya oturarak bölgeye huzur gelmesi artık mümkün değildir. Günden güne azmanlaşan bu ABD’nin ya da NATO’nun bölgeye barış getireceğini düşünmek açıkça saflıktır. Kimse bana BM falan da demesin! Allah aşkına siz hiç Birleşmiş Milletler’in Müslümanlar lehine bir karar aldığını duydunuz mu? Her daim bu küresel güçlere karşı sırnaşan tırsak Suud yönetiminin, Mısır’ın ve BAE’nin bunların emrinden çıkmayacağı artık gün gibi ortadadır. Siyonist İsrail ne yapıyor peki? Filistin’de kan dökmeye masum çocukları öldürmeye hızla devam ediyor. Buldozer ve tanklarla girdiği Gazze’de her Allah’ın günü adeta terör estiriyor…
Dışarıda bunlar olur iken içeride de iliştirilmiş tipler, bizleri birbirimizden ayırmak, parça pinçik etmek için ellerinden gelen her şeyi yapmaya devam ediyorlar. Biliyorsunuz bu hain aparatların ve dahi ayrık otlarının patronları da aynı ülke yani ABD! 17/ 25 Aralık sinsi darbe girişimiyle, Gezi kalkışmasıyla ve 15 Temmuz darbe girişimiyle Türkiye’yi dize getiremeyince zincirlerinden boşalan bu tok köpekler şimdi yine, yeni oyunların peşindeler. Kripto FETÖ’cüler ile aynı yatakta iş tutan bu tabansızlar adeta fırsat kollamaktadırlar. Bu asalete susuz, karnı tok, sırtı pek soysuzlar, toplumun fay hatlarını sinir uçlarını patlatarak; laik-dindar gerilimi çıkarıp ülkemizde iç karışıklık, kaos oluşturmaya çalışıyorlar. Andımız ile başlayan ve Atatürk’ün heykelini baltalamakla devam eden bu kirli süreçle hedefledikleri; Türkiye’yi sosyal ve siyasî kaosa sürükleyerek kutuplaştırmak, iç karışıklık çıkarmak, Kemalist kesimlerle İslâmî kesimleri birbirlerine düşürmektir.
Filhakika, elbette bizler hiçbir savaşı tasvip etmiyoruz. Kan ve gözyaşı aksın istemiyoruz. Lakin bu zulüm de böyle ilelebet devam edemez! Allah kendi dinine hizmet edenleri muhafaza edermiş. Yine de bizler bu soysuzların provokasyonlarına karşı çok dikkatli olalım. Bu alçaklara inat eskisinden daha fazla kenetlenelim, bir ve beraber olalım. Kaderimizde ne varsa onu görüp, onu yaşayacağız. Şimdi bu sözlerim bize kefen biçenlere! Bakın biz kimseye benzemeyiz. Bizde her Türk asker doğar. Bizler ateşe koşan mum misali, ölümü içinde öldüren kişileriz. Onun için bizi ölümle korkutamaz, yolumuzdan da alıkoyamazsınız! Gönlümüz rahattır. Devletimize, ordumuza ve Başkomutanımız Erdoğan’a güvenimiz tamdır. Devlet büyüklerimiz güvenliğimiz için eminim ki her türlü tedbiri fazlasıyla almışlardır. Düşman bir dünyada dostsuz kalabiliriz. Lakin biz Türk’üz, biz vatansız kalamayız! Biz Türk’üz, biz bayraksız olamayız! Biz Türk’üz biz ezansız yapamayız!
Ez cümle demem o ki, siz siz olun barut fıçısının üzerinde artık ateşle raks yapmayın! Akıllı olun, bu muazzez millete bir daha bulaşmayın, bulaşmayın ki uzun yaşayın…
Allah’a emanet…