Muhalefetin on beş yıldır AK Parti iktidarda diyerek her gelişmeden hükümeti sorumlu tuttuğuna bakmadan 15 yıldır hiç değişmeyen yerlerin başında akademilerin geldiğini unutmamak gerekiyor. AK Parti iktidarda yokken akademiler nasılsa şimdi de durumun aynı olduğu yani değişen bir şeylerin olmadığı ise herkesin malumu. Değiştirmeye çalışanların olduğunu ise söylemek çok zor. Değiştirmeye çalışmak derken liyakati ve ehliyeti elden bırakmak anlamında değil ideolojik görüşleri saf dışı bırakarak hak edene hak ettiğini vermek anlamında dile getirdiğimizi ifade edelim.
Sözde hükümetin yuvası olarak adlandırılan birçok üniversitede bile hala son zamanlarda ülke gündeminde olan olayların yanında dış devletlerin ülkemize karşı yaklaşımını ‘hükümetin yanlışları şunlardı, aslında sorumlu olan sadece bu hükümet’ düşüncesinde yorumlayan akademik kafaları sayma ile bitiremezsiniz. Hürriyet yazarları gibi çoğu, kadınların gördüğü şiddeti de, hayvanların katledilmesinin sebebini de, Avrupa’nın bizi istememesinin nedenini de sadece bu hükümete fatura eden akademik çığır açan yorumlarla(!) öğrencileri bilinçlendirenlerden geçilmiyor akademiler.
Çoğu yurt dışında eğitim almış akademisyenlere göre ülkemizde gerçekleşen olumsuz hiç bir durumdan dış devletler sorumlu tutulamaz, bu komploculuktur, kaynak yoktur, bilimsel değildir. Veya ispat edilemez. Sanki uluslararası alanda çoğu gerçekler ispat edildi de! Yani ortada bilimsel veri adına sorgulamanın devre dışı bırakıldığı ve çoğu gerçeklerin komplo olarak algılandığı bir akademik camia var. İşin garip olan kısmı bu durumun sadece ülkemizde yaşanan olumsuz gelişmeler için geçerli olması.
Yerli, muhafazakâr ve milliyetçi öğrencilere bundan akademisyen olmaz tarzıyla aşağılayıcı bir şekilde bakıp sol militan veya muhalifliği düstur edinmiş öğrencilere hayranlık duyan akademisyenlerin varlığını ise ortaya koymaya gerek yok zaten. Yıllardır akademiler böyleydi ve böyle gidiyor. Devletine sahip çıkan her söylemi yalakalık, devleti eleştiren her söylemi sorgulayıcı ve gelişmişlik olarak gören bir zihniyetin akademilerde para ettiği nadir ülkelerden biriyiz.
Hükümeti liyakatli olmamakla suçlayan akademisyenlerin çoğuna baktığınızda liyakati ön plana koymadıkları bir yaşam tarzını davranışlarında görebilirsiniz. Üniversitelerde vatan evlatlarının önünü ideolojik sebeplerden dolayı kesen akademisyenlerin Türkiye süper güç olma yolunda çok çalışıp bilime önem vermeli dediklerine de şahit olabilirsiniz. Hükümet kendi zihniyetine yakın insanları akademilere doldurdu diyenlere baktığınızda o kişilerin kendi düşüncesinde yer alan insanlara kapı aralamaya çalıştığını da anlarsınız.
Gerçekten düşüncesini ve ideolojisini sorgulamayıp ön yargı oluşturmadan hak edene hak ettiğini veremeyen akademi camiasının içine düştüğü zihniyetten memnun musunuz diye sorsam herkesin cevabının ne olduğunu da az çok kestirebilirsiniz.