Son iki yıldır AK Parti’nin bazı politikalarından, yaptığı veya yapmadığı bazı şeylerden ciddi anlamda rahatsız olan bir seçmen kitlesi var.
Eleştirilerinde, beklentilerinde haksız da değiller. AK Parti’nin özellikle ilk beş yılındaki devrimci ruhu, ağızların değil de icraatların konuştuğu yılları arıyor insanlar.
AK Parti’deki durağanlıktan, partiye çöreklenen belli kesimlerden, kendi tabanının beklentilerini karşılamaktan git gide uzaklaşmasından, karşı cenahtakileri kazanayım derken kendi tabanını küstürmesinden, partideki etkin kişilerin alçakgönüllülüğü yitirip milletten uzaklaşmasından ciddi anlamda rahatsız olan önemli bir kitle var.
Özellikle İslami konularda belli hassasiyetlerin yitirilip sekülerleşme, kadın ve aile konusunda atılan yanlış adımlar, eğitim noktasında Batıcı zihniyetten kurtulup millî bir modele bir türlü geçilememiş olması vb. konular artık basit bir yara olmaktan çıkıp kangrene dönüşmüştür.
İslami hassasiyet sahibi insanların fikir özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gereken konularda söylediklerinden dolayı karşı cenahın yaptığı baskılarla, algı yönetimiyle, çarpıtmalarla anında cezalandırılması, kızağa çekilmesi, susturulması ciddi rahatsızlık duyulan konular… Karşı cenah kendi adamını hatalı da olsa ölümüne savunurken AK Parti seçmeni olan kişilerin belli kaygılarla yaptığı konuşmalar, yazdığı yazılar vb. basit bir üslup hatasından dolayı anında harcanmayla sonuçlanıyor. Bunun örnekleri de oldukça fazla… Burada dik duramayan bürokratların, karşı tarafa yaranmaya çalışan yöneticilerin, kraldan çok kralcı geçinen kifayetsizlerin suçu büyük elbette… Bunlar ise artık millette ciddi anlamda kızgınlığa, güven kaybına yol açıyor. Bir nevi devrimci bir parti olan Ak Parti’de devrim, kendi çocuklarını yemeye başlamıştır!..
Reis’in ve AK Parti yönetiminin bu durumları iyi gözlemleyip vakit kaybetmeden gereğini yapması, kendi tabanının tez zamanda yeniden güvenini kazanması ve daha ilkeli duruş sergilemesi gerekir.
Buraya kadar saydıklarımızda AK Parti’ye gönül vermiş seçmen kitlesi; AK Parti’yi bir davanın merkezi, Reis’i davasının lideri gören camia sonuna kadar haklı… Talepleri dinlenip gereği yapılmalı… Ancak Bu kitleye hak vermediğim bir nokta var ki bu nokta tüm kazanımları yok edebilir, tekrar bizi AK Parti öncesine döndürebilir.
Peki, bu nokta nedir?
Her seçim döneminde AK Parti’ye ders verme ve AK Parti’yi cezalandırma refleksi…
Evet, AK Parti’den ve Reis’ten talepleriniz olsun, bunların takipçisi de olun ama bir pire için yorgan yakmaya kalkmayın!.. Attığınız taş, ürküttüğünüz kurbağaya değsin!.. Kaş yapayım derken göz çıkarmayın!..
AK Parti’yi niçin cezalandırıp ders vereceğiz? Peki, gerçekten cezalandırdığımız AK Parti mi olacak yoksa ülkeyi ve kendimizi mi cezalandırmış olacağız?
*Ekonomik olarak AK Parti öncesine göre daha mı kötüyüz?
*IMF, Dünya Bankası gibi kurumlar üç kuruş vermek için ülkemizin itibarını ayaklar altına mı alıyor?
*Enflasyon her yıl %100’leri aşıp paramız sıfırdan mı geçilmiyor?
*Bireysel hak ve hürriyetler konusunda mı kötü durumdayız?
*Devlet adamları mı eskisi kadar ulaşılmaz ya da devlet, milletini mi küçük görüyor?
*İnancımızı yaşama ve dinimizi öğrenme konusunda mı eskiye göre sıkıntı yaşıyoruz?
*Vakıflarımız, derneklerimiz mi eskisi kadar rahat çalışamıyor?
*Kızlarımız başörtülü oldu için üniversitelerden, namaz kılanlar memuriyetten, karısı başörtülü olanlar ordudan mı atılıyor?
*Ülkenin en büyük şehirleri çöp yığınından mı geçilmiyor, çeşmelerinden su yerine yosun mu akıyor?
*Sağlık, ulaşım vb. konularda eskisi gibi vatandaşa hizmet etmek yerine insanımızı mı süründürüyorlar?
Ekonomik göstergelere bakarsak AK Parti öncesinde yarından garantimiz olmadan yaşıyorduk, gelecekle ilgili hayal bile kuramıyorduk… Şimdi hamdolsun, niye daha zengin değiliz kaygısı ve kavgasıyla yaşıyoruz.
Ekonomik göstergeler 2002’nin çok gerisinde olsa da değişmez bizim için… Biz, Kemal Gürüz’ün YÖK başkanı, Demirel’in-Ahmet Necdet Sezer’in Cumhurbaşkanı, Kemal Alemdaroğlu-Nur Serter’in İstanbul Üniversitesi rektörü olduğu, Çevik Bir’in siyasete yön verdiği dönemleri yaşadık…
Ölçüyorum, biçiyorum, tartıyorum bizi bundan ileriye götürecek bir lider ve oluşum yok. Ancak aç kurtlar, sırtlanlar gibi bekleyen ve tökezlediğimizde intikam alıp 28 Şubat’ı misliyle biz Müslümanlara yaşatacak kindar bir kesim var. Allah onlara fırsat vermesin, bizleri de onların ağına düşecek gafletten korusun.
Reis’i eleştirip AK Parti’ye oy vermeyeceğini söyleyenler; diğerlerinin tüm doğruları rahatça kıldığın namaza okuduğun Kuran’a, başörtüsü ile ikinci sınıf vatandaş muamelesi görmeden yaşamana yetmez!..
Hatırlatayım dedim!..