Gündem

Ak Partisi Sözcüsü Ömer Çelik: Ankaragücü Başkanı Faruk Koca, AK Parti'de disipline sevk edildi

Abone Ol

Çelik'in açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:

Tüzüğümüzün 119. maddesi uyarınca Merkez Disiplin Kurulu'na sevkine ayrıca MKYK tarafından mevcudun oy birliğiyle karar verilmiştir. Hayatın hiçbir alanında şiddeti kabul etmeyeceğimiz gibi, kuşkusuz sporda da mazur göremeyeceğimizi ifade ediyoruz. Bu Ankaragücü'ne mal edilemez. Bütün spor kulüplerimizin şiddeti reddetmesi, topyekûn bir tutum alması gerekir. Ankaragücü Başkanı Faruk Koca'nın partimizden ihraç talebiyle disiplin kuruluna sevki kararlaştırılmıştır. Bütün hakem camiasına ve hakemlere AK Parti Genel Merkezi'nden geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.

Gazze'de her 10 dakikada bir çocuk öldürülüyor. İsrail katliamları yaparken İsrail bunun yanında maalesef bütün bu olayların sebebi olan yasadışı faaliyetlerine başka açıdan da devam ediyor. Doğu Kudüs'te konut inşa etme planını İsrail hükümeti onaylamış. Bir yandan katliamlar devam ediyor, bir yandan devlet eliyle hırsızlık faaliyeti de aynı şekilde devam ediyor. Bu tabii ki açık bir şekilde soykırımdır, İsrail güvenlik güçleri tarafından gerçekleştirilmektedir. Dünyanın gözü önünde, hukuku tanıdığını söyleyen Batılı devletlerin desteği ile gerçekleşmektedir.

Şu veto resmi ne demek? Herhangi bir yasa tasarısını, karar tasarısını veto etmiyor. Elini kaldırdığı şey İsrail Ordusu'nun çocuklarını öldürmesine onay veriyorum, masum kadınların öldürülmesine onay veriyorum diyor. ABD plakasının önünde insan hakları ihlallerinin hem de İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin kabul edişinin yıldönümünde bu işaretle birlikte tutuyor bu karara ret veriyorlar. Burada birçok ülke evet verdiği halde bir tek ABD'nin vetosuyla bu gerçekleşiyor. Bu resim İsrail Ordusu'nun Gazze'de çocuk ve kadınların öldürülmesine verilen onayıdır. 

İsrail'in kendini savunma hakkı artık öyle bir şekilde kullanılıyor ki İsrail Ordusu'nun masum kadın ve çocuklarını öldürme hakkı olarak kullanılıyor. ABD kongresinde bir karar tasarısı kabul edildi. Antisiyonizm kavramı antisemitizme eşitmiş. Siz siyonizme karşıtlık gösterirseniz Yahudi düşmanı oluyorsunuz. Bu kadar akıldan, idrakten yoksun bir karar olabilir mi? Bu karar bütün Yahudilere haksızlık eden, hakaret eden bir karar. Pekçok Yahudi İsrail'in soykırımı eylemlerine karşı çıkıyor. Tevrat'ı istismar eden Netanyahu katliamları yaparken, vaadilmiş topraklardan bahsedilip, bölge ülkelerinin toprak bütünlüğü tehdit edilirken bu çabanın adı siyonizmdir.

Şimdi diyorlar ki siyonizme karşı olursan Yahudi düşmanı olursun. Bunun kadar akıldan, idrakten uzak olunamaz. İsrail güçleri tarafından gerçekleştirilmesinden birtakım katliamların savunulması gibi bir amaç var. Hayatını kaybetmiş masum Yahudilerin hatırasına da bir saygısızlıktır bu. Bu yüzyılın tanımlayıcı resimlerden bir tanesi şu resim olacak. ABD Kongresi'nde aklı, bilimi, temsil eden üniversitelerin rektorlerini kongreye çağırıp sorguladılar. Bu üniversiteler dünyanın en seçkin üniversiteleri. Aklın özgürlüğünü, bilimin özgürlüğünü temsil ediyorlar. İnsanın ifade hürriyetini temsil ediyorlar. Oraya gelip, sorguluyor.

Rektörleri sorgulamasının sebebi Filistin'e destek veren başka milletlerden öğrencilerin eylemlerine izin veriyorsunuz? Rektörler bu sorgulama karşısında 'Bu bir ifade hürriyetidir' diyor. Bu resmin biraz geriye gidin Ortaçağ'daki engizisyon yargılamalarından bir farkı yoktur. Aklı, bilimi yargılıyor. Akademik özgürlüğü yargılarken 'intifada çağrısı yapmak Yahudi düşmanlığıdır' diyorlar. Birsii sizin evinizi işgal edecek, ailenizi öldürecek buna karşı direnme hakkından bahsedilmesini suç kabul ediyorlar. Böylesi aşağılık bir yaklaşım olabilir mi?

Bu özgürlüğü savunan bilim adamları büyük baskılarla karşı karşıya kalıyorlar. Herkes susuyor. Bu yeni engizisyondur. Akıl, bilim tehdit altındadır. İnsanlığım medeniyet yoluyla kazandığı her şey tehdit altındadır. Arkasından dönüyoruz Avrupa'ya. Avrupa zaten büyük bir savrulma içerisinde. Alman hükümeti Mısır'da kadın sorunlarıyla ilgilenen bir vakfa yardımda bulunuyormuş. Bu yardımı kesiyorlar. Niçin? Vakfın başındaki kadın Gazze konusunda Filistin konusunda destek mesajı yayınladığı için. Alman hükümeti diyor ki, 'Gazze konusunda destek mesajı yayınlarsan ben desteği keserim'. En temel değerlerin siyasi şantaja, ilkel pazarlığa dönüştüğü dönem.

Saksonya eyaletinde vatandaşlığa alınmak için başvuranların İsrail devletinin varlığına aykırı her türlü çabayı reddetmelerinin yazılı beyanı isteniyor. İspanya, Belçika, Malta başbakanları tarafından AB Konseyi Başkanı'na bir mektup yazıldı. 'AB Filistin konusundaki tutumunu netleştirsin' denildi. Bu zirvede bunu gündeme alın diyorlar. Burada İspanya, Belçika, İrlanda, Malta Başbakanı bu tavrı ortaya koyarken diğerleri aklı, bilimi yargılayan tutum ortaya çıkıyor. Kuşkusuz İspanya ve Belçika'nın diğerlerine göre daha sağduyulu tutum ama bu AB'nin genel politikası olarak gündeme gelmemiştir.

AYRINTILAR GELİYOR...