3 Kasım 2002’de iktidara gelen AK Parti, geçtiğimiz haftalarda iktidarındaki 17. yılını geride bıraktı. Recep Tayyip Erdoğan, güçlü liderliğiyle, girdiği her seçimden başarıyla çıkmasını bildi. Sonuca etki etmeyecek kadar küçük çaplı iniş çıkışlara rağmen, hiçbir seçimde yenilgi yaşamayan AK Parti, son yerel seçimlerde Ankara ve İstanbul başta olmak üzere bazı şehirleri neden kaybetti?
Bu konu üzerine onlarca başlık altında yüzlerce sayfa yazılabilir. Ancak bugün, meselenin sadece bir yönünü ele almak istiyorum.
Türkiye de ortalama her yıl 1 milyon genç ilk defa oy kullanacak yaşa geliyor. İstatistikler incelendiğinde görülecektir ki; 18-25 yaş arası gençlerin genel seçmen içindeki oranı, her seçimde ortalama % 18-20’yi buluyor. Bu da yaklaşık 12 milyon genç demek oluyor.
Bugün 25 yaşında olan bir genç, Erdoğan’ın İstanbul’da belediye başkanı olmasıyla yaşıt. 18 yaşında olan bir genç ise, yine Erdoğan’ın iktidara gelmesiyle yaşıt. Dolayısıyla yaklaşık 12 milyon genç seçmen, ne İstanbul’un çöp ve çamurunu çiğnedi ne de eski Türkiye’nin karanlık günlerine şahitlik etti. 2001 ve öncesi Türkiye’sinde yaşananların bu gençlere anlatılabilme zorluğunun temel sebebi, AK Parti iktidarları döneminde yaşanan hızlı ve köklü değişimlerdir.
Daha açık ifade etmek gerekirse, AK Parti bu 12 milyon gence öyle bir Türkiye hazırladı ki; geçmişte yaşanan sıkıntıları anlatınca inanmadılar, inanamadılar.
Örneğin; şu an 13 yaşında olan ve başörtüsüyle okula gidebilen bir kız çocuğuna; “Bundan 20 yıl önce senin yaşındaki kızları başlarından tutup sürükleyerek okuldan kovuyorlardı” denildiğinde inanamıyor. Ya da 11 yaşındaki bir çocuğa, “Bundan 20 yıl önce senin yaşındaki çocukların Kur’an-ı Kerim öğrenmesi yasaktı” dendiğinde yine inanamıyor.
AK Parti, yakın geçmişte Türkiye’de yaşanan ve gençler tarafından “inanılmaz” bulunan birçok karanlık uygulamanın izlerini sildi. Bununla birlikte, ülkeye hizmet konusunda, kendini geliştiren AK Parti; genç seçmene yönelik söylem konusunda yetersiz kaldı.
Teşkilat hiyerarşisi içerisinde geliştirilen ve uygulanan politikaların gençler üzerinde etkili olmadığı son yerel seçimlerde kendini iyice gösterdi. Milyonlarca genci bünyesinde barındıran ve muhteşem büyüklükte çalışkan bir gençlik teşkilatına sahip olan AK Parti, neden kendini sokaktaki gençlere anlatamadı?
Bu sorunun gençlik teşkilatlarının çalışma prensipleriyle ilgili olan kısmı bu yazımızın konusu değil. Doğru cevabı bulabilmek için meselenin çok boyutlu olduğu gerçeğini kabul etmek gerekir. En önemli boyutunun da “sosyolojik değişim” olduğunun altı çizilmelidir. Ekonomik ve siyasal anlamda toplumun önünde yürüyen AK Parti, sosyal anlamda genç toplumun gerisinde mi kaldı? Bu konuya partinin yetkili kurullarının kafa yorması gerekiyor.
Yaşanan bir ufuk daralması mıdır?
Heyecan kaybı mıdır?
Yoksa ideolojik bakış açısının yok olması mıdır?
AK Parti, genç seçmenle olan gönül bağını bu sorulara “doğru” cevaplar bularak yeniden güçlendirebilir.
90’lı yılların gençlerinin hayallerini gerçekleştiren AK Parti 2023’ün gençleri için yeni bir ufuk, milli bir vizyon, çağdaş bir söylem ve mukaddes bir ideal ortaya koymak zorundadır.