Türkiye, Erdoğan öncülüğünde bağımsızlık mücadelesinde kararlı olduğunu gösterdiği günden beri hem içeriden hem dışarıdan kıskaca alınmış durumda. AK Parti’yi Erdoğan’sızlaştırma, Türkiye’yi de AK Parti’sizleştirme oyunları, senaryoları son bulmuyor. AK Parti iktidarlarından beri kaç badire atlatıldığını, kaç yıkım hamlesinin akim bırakıldığını yaşayarak gördük.
-Cumhuriyet mitingleri
-AK Parti’yi kapatma davası
-367 yargı garabeti
-27 Nisan e muhtırası
-7 Şubat 2012 MİT operasyonu
-Gezi provokasyonu ihaneti
-17/25 Aralık hukuk darbe girişimi
-15 Temmuz darbe ve işgal teşebbüsü
-ABD’de yürütülen “Zarrab” kumpası
Bütün bu oyun ve senaryoların hepsi boşa çıkarıldı. Ancak şüphe yok ki şer cephesi bundan sonra da boş durmayacaktır. 2019 yılında bizleri seçimler bekliyor ve şimdiden seçim atmosferine girildi diyebiliriz. “Hayır cephesi/bloku” dışarıdan aldıkları talimat ve tüyolarla Türkiye’yi Erdoğan’sızlaştırmak için yeni tezgâhlara devam edecektir.
AK Parti ile MHP de 2019 için bir ittifak kurma kararı aldılar. Bu ittifak kimilerini acayip derecede rahatsız etmişe benziyor. AK Parti-MHP ittifakının, Kürtleri Ak Parti’den uzaklaştıracağı tezi ileri sürülüyor. Bu tezi ileri sürenlerin elinde bir veri yok. Ancak “AK Parti, MHP ile ittifak yapsa da Kürtlerin desteğini almaya devam edecektir” tezinin bir verisi var. Çok uzak değil daha 16 Nisan’da bir referandum yapıldı. Bu referandumu AK Parti ile MHP birlikte hazırladılar ve AK Parti’ye gönül veren, destekleyen Kürtler de destek verdi. Hem de azımsanmayacak bir oranla ve referandumun geçmesinde kritik rol oynayarak. Hal böyleyken, AK Parti-MHP ittifakının, Kürtler’i AK Parti’den soğutacağı tezi bir zorlama, dilek, temenniden ibaret olduğu ortada. Gönüllerinden geçeni, iddia, tez olarak öne sürmekteler. 7 Haziran seçimi sonrası Demirtaş’ın, (Bahçeli’nin koalisyonu kabul etmesi için/halinde) “gerekirse barış sürecini MHP/Bahçeli ile sürdürürüz” derken “Kürtler desteğini Demirtaş/HDP’den çeker” demeyenler, gocunmayanlar, itiraz etmeyenler, hatta alkışlayanlar, bugün, AK Parti-MHP memleket bekası için ittifak yaparken, Kürtlerin AK Parti’den desteğini çekeceğini söylüyor, desteğini çekmesinin yollarını dört gözle gözlüyor.
Kaldı ki “Kürt oyu/oyları” tanımlaması da doğru değil. “Kürt oyu/oyları” HDPKK’nın bir kurnazlığı, Kürtleri topyekûn HDPKK destekçisi gibi gösterme, öyle bir algı oluşturma uyanıklığıdır. Temmuz 2017’de yazdığım yazıda bu hususu detaylıca izah etmiştim.
AK Parti’ye destek veren Kürtler AK Parti-MHP ittifakından dolayı AK Parti’den kopmaz, ancak bir şerh düşebilirler. Bu şerhin sebebi, “Milliyetçi” argümanlar kapsamında sosyolojik sinir uçlarına dokunan incitici eylem ve söylemlerin olmasıdır. Her zaman bu tür ef’allerden uzak durulmalı, hususan seçimden önce. Kürtler bağımsız Türkiye’nin inşasında AK Parti’ye desteğine devam edecek, her daim memleketin selametinden yana konumlanacaklardır.
Bahse konu olan şerh, uzun vadede bir risk faktörüne dönüşme potansiyeline sahip, şöyle ki; AK Parti ve MHP’nin “eş” söylemlerde bulunmaları, “çatlak”lara yol açabilir. Söylemde “eş” yaklaşımların, yakınlaşmaların her iki partinin tabanından, özellikle de AK Parti’yi destekleyen Kürtlerden tepki görmesi yüksek ihtimaldir, bu durum göz ardı edilmeden ittifak hukuku sürdürülmelidir.
Ressam Bob, “Şuraya da algı operatörlerini çizelim” demiş midir?!