Aile; dünya ve ahiret hayatı için gerekli görülmüş ve helâl dairesi içinde tavsiye edilmiş bir kurumdur. İnsanı düşündüğümüzde aklımıza teknik, sosyal, biyolojik, psikolojik ne gelirse, tamamı Allah’a (cc) has bir kul olabilmemiz için araçtır. Ailede bir araçtır. Bütün araçlar, bu amaca ulaşmak için birer vasıtadır. Evlenen bireyler de bu amaca uygun seçimler yapıp, asıl maksadı gündemde tutarak hareket etmelidirler.
Aile bir sistemdir ve iki bireyin yan yana gelmesiyle oluşur; erkek ve kadın. Birbirlerine karşı hakları ve görevleri vardır. Olacak çocuklar, yeni sorumluluk alanlarına kapı açar. Kendisi ile Allah (cc) arasında doğru bir bağ kurmuş bireylerle, Allah’ı (cc) sadece ismen tanıyan, sevmekten çok korkan, şeklen bazı ibadetleri yapınca kulluğunu yaptığını zanneden, hayatın içindeki neredeyse hiçbir hareketinde ve tercihinde “Allah (cc) ne der?” endişesi taşımayan bireyler arasında, karlıca dağlar kadar fark vardır. Çünkü inancımız bizi davrandırır, tercihlerimizi belirler, bazı şeyleri yapmayı istesek bile, gönlümüzdeki ölçü ‘Bunu yapma’ derse yapmayız. Yani, Allah’a (cc) yakınlaştıkça Allah’ın (cc) istediği kıvama geliriz, ondan uzaklaştıkça da uzakta olmanın belirtileri komple bizi sarar.
Şimdi; aile içi iletişimde, bizi davrandıran dinamiklere baktığımızda, miras konusunda, ikinci eş alma konusunda ve benzer bizim nefsimize ve çıkarlarımıza hoş gelen durumlarda haza Müslüman gibi davranıp, ısrar edebiliyoruz, fakat eşini aldatma, haram yeme, gıybet yapma, yalan söyleme, sözlü ya da şiddet uygulama vb. konularına gelince, inancımız zihnimize teğet geçebiliyor.
Bugün aile içinde öyle akıl almaz şeyler yaşanıyor ki, bunu değil bir Müslüman, insan olan yapamaz diyorsunuz. Varsayalım dört çocuğu var, eve ocağa uğramaz, eve para bırakmaz, kendisi için her şeyi alır, eşine üç kuruşun hesabını sorar. Cinsel hayatı arızalı, değer vermek yok, ya sevgi, “O da ne demek, ben babamdan görmedim ki sana vereyim” der. Dışarıdakiler için ölür, içeridekileri de tabiri caizse öldürür. Bunun kadın versiyonu da var. Varsa yoksa sosyal medya ve beğenilme arzusu. Sadece kendini mutlu eden ve güzelleştiren şeylere odaklanır. Eşiyle sorunu olsa acısını çocuklardan çıkarır. Kitap okumak yok, Wathsapp, Instagram, Facebook vb. den fırsat bulup eşine iki çift güzel söz etmek yok. Eşine giyinmediği kadar dışarıda özenli ve albenili’dir. Para kazanınca eşine her sözü söyleyebilir.
Özet olarak, aileyi içinde yaşanmaz hale getireneler, dışarıda melek içeride zehir zemberek olanlar, “Benden bu kadar işine gelirse” diyenler, kendi içindeki karanlığı aydınlığa çevirmek yerine en yakınlarını karanlıkta yaşamak zorunda bırakanlar, eşlerine hayatı dar edenler ve daha niceleri. Kimsenin hiç kimseye, bilhassa da eşine ve çocuklarına, aşağılayıcı, değersizleştirici ve yok sayıcı davranmaya ve insanlık dışı davranmaya hakkı yoktur. İnsanca yaşama imkânı elinden alındığı için ve muhatabı değiştirmeye de yanaşmadığı için boşanmak zorunda kalan eşlerin ve perişan olan çocukların hesabını nasıl vereceğinizi lütfen düşünün. Hatırlayalım ki, Azrail randevu almadan geliyor.