Amerikan Çocuk ve Genç Psikiyatri Birliği (AACAP) yayınlanan rapora göre çocuklarda görülen geç konuşma, konuşma bozukluğu ve zor öğrenme gibi belirtiler TV izlemekten kaynaklanıyor.
“Bebeklerin TV izlemeleri anneleri rahatlatıyor ama sonunda geç öğrenen ve konuşamayan çocuklar olarak büyüyorlar” denilen raporda, insanların birbiriyle konuşmadığı ve sadece ekranlara bakılan evlerde büyüyen çocukların bilgi kaynağı mekanizmalarının bozulduğuna dikkat çekildi. Raporda ayrıca, son 10 yılda artan odaklanma, geç öğrenme ve yerinde duramama olarak kendini gösteren “uyumsuzluk” belirtilerinin ‘hiperaktiflik’le karıştırıldığının altı çiziliyor.
Çocuk Psikiyatri uzmanı olan bir dostum, “çocuk annesini dizi izlerken görerek büyüyor. Yemek yesin diye TV karışına oturtuluyor. Evde dedikodu, kavga ve televizyonlardan başka bir şey kalmadı artık. Sonunda bu çocuklar uyumsuz, şımarık ve dengesiz olunca anne baba çaresiz diyorlar ki, “bizim ki çok zeki ama kafası başka şeylere çalışıyor”. Ben yıllardır kendini bu şekilde kandıran ailelerle karılaşıyorum. Sonra okulda, sokakta arkadaşlarıyla doğru düzgün meramını dile getiremeyen kendini ifade edemeyen gençler oluyorlar” dedi.
Bebekler ses çıkarttığında kendisiyle ilgilenmenizi istiyor demektir. Siz bebeğinizin çıkardığı sesleri ve huysuzluk gibi görünen hareketlerini yanlış anlayıp nasıl olsa susup izliyor diye TV karşısına koyarsanız, eline telefon tablet verirseniz evladınıza en büyük kötülüğü yapmış olursunuz. Çocuklar gözünü dikip televizyon izlediğinde bilin ki o anda beyni işgal ediliyor. Çocukların beyinlerinin işgal edilmesine izin vermeyin. Anne olmak fedâkar olmak demektir. Evladının hatırına hayatından bile vazgeçebilen anneler dizi izlemekten vazgeçemiyor. Bu büyük belayı görmemiz gerekiyor. Dizisinden, programından fedakârlık yapmayan anne modeli bu çağın başımıza gelebilecek en büyük karanlığıdır. Şeytan hemen açıklamalar yapacaktır; “dizi izlemekten başka ne var ki elimizde” diyerek. Düşmeyin bu tuzağa. Anne fedakârdır. Evladının hatırına televizyonlarını çöpe atabilir. Çok bağımlı olduysak çöpe atamıyorsak (Allah kurtarsın) bari evlatlarımızı bu bağımlılıktan koruyalım. Kendi düştüğümüz bu hastalığa çocuklarımızı kaptırmayalım. Bebekleri televizyon olan odalara sokmayalım. Televizyonlar hayatın doğal bir parçası değildir. Çocuklar, kitap okunan, sohbet edilen, gülünen, beraber yemek yenilen, ibadet edilen evlerde büyümedikleri üstelik TV tarafından işgal edildikleri için sağlıksız oluyorlar.
ZARARLI TEVELEVİZYON PROGRAMI VESVESİ
Zararlı televizyon programı diye bir şey yoktur. Zararlı olan televizyonun kendisidir. Önünde sessizce durulup izlenen ve itaat edilen cam parçası zararın ta kendisidir. “Yararlı çocuk programı izliyoruz” diye kandırmayın kendinizi. Sonra doktor-doktor dalaşıp bu çocuk öğrenemiyor, söz dinlemiyor, anlamıyor diye ağlıyoruz. Evlatlarınıza yapmayın bunu.