TÜİK tarafından “2018 Evlenme ve Boşanma İstatistikleri” yayınlandı. Yayımlanan istatistikler Türk aile yapısı için çanların çoktan çalmaya başladığını gösteriyor.
Evlenme sayısı her geçen gün düşerken boşanma sayısı hızla artıyor. Kısacası insanlar, hem evlenmekten kaçınıyor hem de evlenenler hızla evlilik kurumunu sona erdiriyor.
İstatistik aşağıdaki gibi:
Evlenenlerin sayısı, 2017’de 569 bin 459 iken,
2018’de %2,9 azalarak 553 bin 202 olmuş.
Boşananların sayısı 2017’de 128 bin 411 iken,
2018 yılında %10,9 artarak 142 bin 448 olmuş.
Aile Bakanlığımız iyi çalışıyor ki aile kurumu hızla dağılıyor, yenisi kurulmuyor!.. Yakında “aile” diye bir şey olmayacağı için “Aile Bakanlığı” diye bir bakanlığa da ihtiyaç kalmayacak. Hem devam etse bile Aile Bakanlığını yönetmek de çok kolay olacak…
Maarif Nazırı (Milli Eğitim Bakanı) Emrullah Efendi, “Şu mektepler olmasaydı maarifi ne güzel idare ederdim.” demiş ya Aile Bakanlarımız da “aile” kalmayınca bakanlığı çok güzel idare ederler zannımca.
Son on yılı inceleyin… Kadın politikası yanlış, aile politikası yanlış, teşvik politikası yanlış…
Güya kadın ve aileyi korumak için çıkarılan yasalar, yapılan uygulamalar ne kadına ne aileye hizmet ediyor. Son on yılda her geçen yıl boşanma sayısı hızla artarken evlenme sayısı hızla düşmüş. Kadını koruyacağız diye çıkarılan 6284 no’lu yasadan sonra kadına uygulanan şiddet her yıl katlanarak artmış. Kadın cinayetleri yine %350’ye yakın artmış. Demek ki bugüne kadar yaptığınız uygulamalar yanlış, çıkardığınız yasalar yanlış, millete verdiğiniz mesajlar yanlış.
Lütfen, uyguladığınız politikaların ters teptiğini görün ve daha millî, daha İslami, daha geleneksel çözüm yolları arayın…
Kadınları erkeklerle yarıştırmayı bırakın, kadın istihdamı ile övünmeyin; kaç kadını evine döndürdüğünüz, kaç kadını daha çok çocuk yapmaya ikna ettiğiniz, kaç kadına anneliği sevdirdiğiniz, kaç ev hanımını ödüllendirdiğinizle övünmeye başlayın artık…
Kaç bekârı evlenmeye teşvik ettiğinizi, kaç ailenin kurulmasında aktif rol oynadığınızı, kaç aileyi dağılmaktan kurtardığınızı, bir önceki yıla göre evlilik oranını ne kadar artırdığınızı, boşanma oranlarını ne kadar aşağı çektiğinizi anlatmaya başlayın artık!..
Batı’dan aldığınız kanunlar, batıl gözüyle uygulanan projeler, bizi her geçen gün uçuruma sürüklüyor!..
Ne olur kadın ve aile konusunda nefsi değil, millet için nefis uygulamalar ortaya koyun!..
Dostumuz Abdullah Şenaslan, gazetemizde 3 Mart Pazar günü “Başkan Erdoğan ‘3 çocuk’ diyor; ‘İstanbul Sözleşmesi yaptırmam’ diyor!” başlıklı bir yazı yazmıştı. Orada 2040 yılında şimdiki yaşlı nüfusun 2 katına çıkacağını vurgulamış ve Reis’in “en az üç çocuk” çağrısının mevcut kanunlar (6284) ve “İstanbul Sözleşmesi” varken mümkün olamayacağını söylemişti. Çünkü bunlara göre “Çocuk Yapma Çağrısı”nın kadınlara psikolojik şiddet sayıldığını ve suç olduğunu belirtmişti.
İşte bu şartlarda aile kurulamaz, kurulsa bile ayakta kalamaz.
“Evlenme, boşanma; kadına şiddet, kadın cinayeti” konularındaki istatistik, başka bir alanda olsaydı kurum da, kurumla ilgili yasalar ve uygulamalar da baştan sona yenilenir ve farklı çözüm yollarına başvurulurdu.
Peki, aile kurumunun tekrar itibar kazanması, boşanmaların azalıp evlilik oranlarının her geçen yıl artması için ne zaman önlem alınacak?