Kimiz?.. Kimliğimiz, bize verilen belgede yazanlardan mı ibaret? Adı, soyadı, ana adı, baba adı, doğum yeri ve tarihi, bir de numara. Haydi bu bilgilere, ikametimizi, boyumuzu, posumuzu mesleğimizi de ekleyelim. Cinsiyet, medeni durum, çoluk çocuğu da sayalım. Bu muyuz gerçekten?
Bu bilgiler bizi tanımlamaya kifayet etmez ancak birbirimizden ayırt etmeye yarayabilir o kadar.
Biz aidiyetlerimizin toplamından ibaretiz. Neye dahiliz ve neyden berîyiz? Hangi saftayız, yürüdüğümüz yolda yanımızda kimler var? Bir önderimiz var mı? Nelerin karşısındayız? Hangi yoldayız? Ne kadar kendimiziz? Neye inanıyoruz? Nelere seviniyor, nelere üzülüyor, nelerden nefret ediyoruz? Neyi önemsiyoruz ve neleri dikkate almıyoruz? Bu soruların cevabı bizi biz yapıyor.
Can alıcı soru şu olmalı kanımca; kimliğimizin ne kadarını kendi irademizle oluşturuyoruz, ne kadarını sen şu olmalısın diyenlerin belirlemelerinden alıyoruz? Bir yoldayız evet ama yolu açan kim? Yolun sahibi yürüyenler değil yolu açanlardır ve yol, açanların belirlediği noktaya götürür.
Gün geçtikçe bizim nasıl insanlar olmamız gerektiğini vazeden odakların kimliğimiz üzerindeki etkileri artıyor maalesef.
Bu odakların istedikleri şu: Hangi ülkeden, hangi inançtan, hangi ırktan olursa olsun, mutlak otorite olarak kendilerini kabul etsinler. Çizdikleri yoldan başka yol arayışına girmesinler. Bir komutla hareket edebilsinler. Besledikleri terör örgütlerinin eylemleriyle korksunlar, sinsinler. Dünya Sistemi’ne karşı duruş gösterebilme cesaretini gösterenlere hadleri bildirilsin. Kimse şer odaklarının yakıp yıktığı coğrafyayla ilgilenmesin. İnsanlar hedef gösterdikleri kişilerden nefret etsinler. Uydurdukları yalanlara inansınlar.
Bir komutla mesela, okumuşu cahili koca koca adamlar ellerinde telefonla Pokemon aramaya çıksın aval aval dolaşsınlar. Dünyanın bir ucundan gelen emirle binlerce kişi hiç bilmedikleri bir mekânda toplanabilsin. Kimse ne kadar komik bir durumda olduğunun farkına varamasın. Tek mutlulukları Pokemon buldukları anda attıkları çığlık olsun. Sürekli sanal âlemde dolaşarak gerçeklikten kopup güdülebilir sürüler haline gelsinler.
Gün gelip insanların telefonlarına gelen bildirime uyarak koyun gibi uçurumdan aşağı atladıklarını duyarsak şaşırmayalım.
Not: Bu yazıyı yazdığım esnada Fransa Nice’te meydana gelen terör saldırısında yüze yakın sivil insan hayatını kaybetti. Ülkemize olduğu gibi Fransa’ya da ağır bedel ödeterek ayar veren mihrakların, yazıda anlatmaya çalıştığım şer odaklarıyla aynı olduğunu düşünüyor ve lanetliyorum…