“Siyaset, politika, politikacı” denilince neden insanların ekseriyetinin aklına hep yalan dolan, kumpas, menfaat gelir. Neden insanlar, genel olarak siyasetçileri güvenilmez olarak görürler? Neden insanlar, siyaset için bazı değerlerden vazgeçilebileceğini düşünürler?
Peki, bu durum normal midir?
Bu durum, tabii ki normal değildir. Ancak yıllarca siyasetçilerin dürüst olmaması, işini yalan dolanla yürütmeye çalışması, anormal olan bu durumu normalleştirmiştir.
Seçime kadar Hakk’a ve halka yakın görünüp seçimden sonra Hakk’a isyanda, halka zulümde sınır tanımayanların ülke siyasetinde söz sahibi olması, milletin gözünde siyasetçilerin değerini düşürmüştür.
Seçim meydanlarına elinde Kur’an’la çıkıp milletin olduğu ortamlarda millete şirin görünmek için abdestsiz namaz kılıp seçimden sonra milletlin dinine sövenler; dinini diyanetini öğrenmesini, inandığı gibi yaşaması engelleyenler, ibadetlerini yasaklayan zihniyetin siyasetçileri, milletin siyasetçilerden uzaklaşmasına ve onlara güven duygusunu yitirmesine sebep olmuştur.
Her seçim öncesinde milletin aklını çelmek, oylarını çalmak için bölge şartları, ihtiyaçları gözetilmeden gereksiz yatırımlar başlatılıp seçimden sonra unutulup milyarlarca dolarların boşa gitmesine sebep olan siyasetçiler, millet nezdinden siyasetçilerin inandırıcılığını yitirmesine sebep olmuştur.
Siyasetteki bu algıyı yıkmaya çalışan, siyasetin dürüst kalınarak da yapılabileceğini gösterme gayretinden olan, inandığı doğruları siyasete taşımaya çalışan siyasetçilerimiz de -az da olsa- olmuştur tabii ki!..
Bu siyasetçilerin başında da tabii ki rahmetli Erbakan Hoca’mız gelmektedir. İnsanların “Allah” lafzını ağzına almaya korktuğu dönemlerde; inandığı doğruları, İslami eylem ve söylemleri siyaset sahnesine de taşımayı başarmıştır. Nasıl inanıyorsa, nasıl yaşıyorsa siyasette de öyle var olmaya çalışmış; siyaseti makam mevki, menfaat olarak görmemiş ve millete ve de ümmet hizmet için bir fırsat bilmiştir.
Aynı şekilde onun öğrencisi olan Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan da siyaset sahnesinde inandığı değerlerle var olma savaşı vermiş, başka siyasetçiler gibi güç odaklarına değil de millete yakın olma derdinde olmuştur hep. Seçim meydanlarında da halkı kandırmaktan mümkün olduğunca kaçınmıştır
Son 15 yılda yapılanlara baktığımızda da vaat edilenlerin büyük oranda yerine getirildiğini görüyoruz. Dolayısıyla milletimiz, “Cumhurbaşkanımız, söylüyorsa yapar ya da o söylüyorsa doğrudur.” şeklinde bir kanaate sahiptir. Cumhurbaşkanımız ve AK Parti ile birlikte siyasetçilerin ve siyasetin itibarı artmış, bir söz veriliyorsa onun takibi yapılır ve gereği yerine getirilir olmuştur.
Referandum sürecinde de millet bu güvene dayalı oy kullanacaktır. Olmayacak başbakanla cumhurbaşkanı anlaşamayınca kriz çıkacağını, olması mümkün olmayan koalisyon sorunun çözülemeyeceği ve diktatör yalanıyla millete korku salmaya çalışanlara millet pabuç bırakmayacaktır.
Dolayısıyla yalan dolanla, ahlak sınırlarını zorlayanlarla, değerleriyle problemi olanlarla değil; hep kendine karşı dürüst olan, inancıyla, yaşam tarzıyla sorunu olmayan, ülkesinin itibarını artıranlarla yola devam edecektir bu necip millet!..
Sizce de öyle değil mi? Evet, sizin de aynı fikirde olduğunuzdan eminim!.. Selam ve dua ile!..