Yıllar önce Etiyopya’nın başkenti Addis Ababa’da, bu güzel şehirde on gün kalmış ve sokaklarında gezinmiştim. Afrika insanının sıcaklığının yanında Addis Ababa bana adeta Afrika’nın İstanbul’u gibi gelmişti. Afrika Birliği’nin başkenti olan bu şehirde huzuru hissetmiştim. Bugün ise Addis Ababa halkı gergin bekleyişle bir iç savaş arifesinde.
Bölgedeki son gelişmeleri değerlendirmek amacıyla Etiyopyalı arkadaşlarla geçtiğimiz günlerde istişare ettim. Ayrıca bölgede görev yapmış gazetecilerle de meseleyi masaya yatırdım.
Etiyopya iç savaşın eşiğinde
Uzun yıllar komşusu Eritre ve kendi içindeki kabile savaşlarından yorgun düşmüş Doğu Afrika ülkesi şimdi tekrardan şiddet sarmalına dönüştü. Geçen yıl ülkenin kuzeyinde çıkan çatışmalar devleti geçmişte yönetmiş Tigray Halk Kurtuluş Cephesi (TPLF) tarafından iktidarı ele geçirme fırsatı olarak görülerek savaşın fitili ateşlendi.
TPLF ile birlikte devleti uzun yıllar yönetmiş Nobel Barış Ödülü sahibi Başbakan Abiy Ahmed Ali, 2018 yılında beklenmedik şekilde seçimleri kazanınca ülke içerisinde kökten değişikliklere gitmişti. Etiyopya’nın kuzeyi Tigray’da etkin olan TPLF, özellikle Eritre ordusunun çekilmesinden sonra daha da güç kazanmıştı. TPLF’nin gücündeki yükseliş Abiy Ahmed’in TPLF’yi tasfiye etme isteği ile aynı döneme denk geldi ve savaşa davetiye çıkardı. Zaten ülkenin heterojen yapısı da bir tehdit unsuru taşıyordu.
Etiyopya’da 80’den fazla ayrı etnik unsur yaşıyor. BBC’nin 2007 kaynaklarına göre Oromo % 34, Amhara % 27, Somali % 6, Tigray % 6, Sidama % 4, Gurage % 2,5, Wolayta % 2, Hadiya % 2 ve diğer birçok irili ufaklı etnik grup bulunuyor. Bu durum aslında Afrika’nın geneline de yayılmış olan çatışma potansiyelini Etiyopya’da ayrıca tetikledi.
Çatışmaların başlamasından sonra Etiyopya ordusu insani kayıpları gerekçe göstererek Tigray’ın başkenti Mekelle’den çekilmiş, bölge TPLF’ye bırakılmıştı. Daha sonra hükümet tek taraflı ateşkes ilan etti, fakat bu tavır TPLF tarafında zafere yaklaştıklarının işareti olarak okundu. TPLF tamamen devleti ele geçirmek mi istiyor ya da yeni bir bölgesel devlet mi kurmak istiyor tartışması sürerken ülkede olağanüstü hal ilan edildi. İsyanın kontrol altına alınamaması Etiyopya Hükümeti’nin söylemini halk nezdinde varoluşsal bir mücadeleye dönüştürmesine neden oldu. Başbakan Abiy Ahmed Ali, kamuflajını giyerek cepheye indi. Bölgeden aldığım bilgilere göre halk nezdinde bu tavır büyük oranda bir propoganda olarak görüldü ve halkta büyük bir etki yapmadı. Zaten Başbakan’ın halk desteği de ayrıca belirsiz görülüyor.
Gelinen noktada Etiyopya ordusu içerisinden de Tigray’a çok sayıda katılımın olması, birçok komutanın saf değiştirmesi TPLF’nin güç tazeleyip özgüven kazanmasına neden oldu. Bölgeden aldığım bilgilere göre Tigray güçlerinin Addis Ababa’ya doğru ilerlediği, başkente mesafenin birkaç yüz kilometre kaldığı yönünde. Hükümetin isyancılara karşılık silahlanarak kenti savunmaları telkininde bulunması halkta büyük bir etki yapmadığı gibi bir paniğe de şimdilik neden olmadı.
Haftaya Etiyopya krizinin neden bölge için bu kadar önemli olduğunu ve Başbakan Abiy Ahmed’in ülke için ne ifade ettiğini yazacağım.