ABD’deki eski Halk Bankası Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla’nın yargılandığı davaya ilişkin bir soru üzerine Gül, bu davanın baştan hukuki dayanaktan yoksun olduğunu belirtti.
Adalet Bakanı Gül, “Son gelişmelerle yapılan çapraz sorgularda, dosyadaki tüm safahata bakıldığında bugün itibarıyla bu dava aslında fiilen de çökmüş bir davadır. Hiçbir hukuki geçerliliği bulunmamaktadır.” diye konuştu.
Söz konusu davanın savcısı ve hakiminin İstanbul’da FETÖ’cüler tarafından ağırlandığını, beraber aynı etkinliklere katıldığını anlatan Gül, FETÖ’cülerin yargılamadaki tüm delilleri hazırladığı bir davanın kurgusuyla karşı karşıya olunduğunu ifade etti.
“Burada bir hukuk yok, hukuk katlediliyor”
Gül, bu dosyanın hazırlayıcısı savcının, ABD Başkanı Donald Trump tarafından görevden alındığını ancak şu anda yürüyen tüm soruşturmaların yine onun açtığı iddianameler doğrultusunda sürdüğünü anımsatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Tanığa bakıyorsunuz, 50 bin dolar FBI’dan para almış, eski polis, FETÖ’den aranan bir terörist. Savcılık ona maaş bağlıyor, ev yardımı yapıyor. Tanığının FETÖ’cü olduğu, hakiminin, savcısının FETÖ ile içli dışlı olduğu, birlikte çalıştıkları, bilirkişinin yine FETÖ’ye müzahir olduğu bir kurguyu hepimiz izliyoruz. Bu aslında hukuk açısından bir trajedidir, zaman içerisinde komediye dönüşen, hukuki dayanağı olmayan bir kurguyu izliyoruz. Biz burada Amerika Adalet Bakanı’na çağrımızı, ‘Burada bir hukuk yok, hukuk katlediliyor. Bu yanlışa da bir an önce son verin.’ diye bir çağrıda bulunduk.”
“Davadan çıkacak karar paçavradan ibarettir”
“Bir karar çıkarsa, Türkiye’nin bu kararı tanımama hakkı var mı?” sorusuna karşılık Gül, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Türkiye egemen bir devlettir. Bugün arama kararı olan firarilerin, Türkiye’de 17-25 Aralık darbe girişimini yapanların, usulsüz dinlemeleri yapanların tanıklığıyla bir mahkeme kararı, ancak bir paçavradan ibarettir. Böyle bir şeyin kabulü mümkün değil. Her ülke kendi egemenlik alanıyla ilgili ancak yargılama yapabilir. O zaman 200 devlet Türkiye’deki alacak verecek işlerine, her işe mahkeme kursun, Türkiye’yi yargılasın. Öyle bir şey yok. Kendi sınırları içerisinde Türkiye’de bir fiil işlenmişse, Türkiye’yi ilgilendiren konularla ilgili kararı Türk mahkemeleri karar verir. Bu meselede de mahkemeler karar vermiştir.”