Sosyal medyadaki 10 yıl öncesi ve sonrası / 10YearChallenge akımına hepiniz şahit olmuşsunuzdur. En fazla dikkati çeken paylaşımlar neydi?
Güya yıllar önce başörtülü olup da başörtüsünü çıkarmış olan tipler!..
Olaya bireysel açıdan bakarsak bir kişinin başörtüsü takması da başörtüsünü çıkarması da bizi doğrudan ilgilendirmez. Ancak sosyal medya üzerinden yapılan paylaşımlar, “bireysel tercihi, kendi kararı, beni bağlamaz” denecek durumun çok ötesindeydi.
Kadınlar/kızlar önce örtülüymüşler güya. Sonra açılmışlar, aydınlanmışlar, mutluluktan bulutların üzerinde uçmuşlar. Güya kendilerini bulmuşlar, tüm olumsuzlukları geride bırakıp esaretten kurtulmuşlar, özgürlüğe kanat çırpmışlar.
“Büyüdük, güzelleştik, özgürleştik!..” demiş birisi… “Okuduk, özgürleştik!..” demiş başka birisi… “Evrim değil, değişim!..” demiş bir başkası…
Daha önce örtülü olduğunu söyleyip güya örtülü fotoğrafıyla birlikte açık fotoğrafını paylaşanlardan bir kısmının aslında hiç örtü takmadığı, dediği zaman dilimlerinde örtülü olmadığı ortaya çıktı.
Bir insan, açıkken kapanabilir; kapalıyken açılabilir. Birçoğumuzun çevresinde de her ikisine örnek teşkil edenler vardır. Benim de kapalıyken açılan tanıdıklarım var. Ancak hiçbirinden “İyi ki açıldım, açılınca kendimi buldum, açıldım özgürleştim” söylemini ve reklamını görmedim. Tam aksine açılmış olmanın verdiği rahatsızlığa, pişmanlıklarına şahit oldum. “Nefsimize uyduk, başaramadık; Allah affetsin, bize de dua edin” diyenleri yakinen gördüm.
Böyle ortaya çıkıp geçmişine söven, kapalı hâlini kötüleyip açılmış hâlini öven, açıklığını kutsayan tipler için şunları rahatlıkla söyleyebilirim: Hepiniz bir projenin ürünüsünüz, inanca saygınız yok!.. Eğer gerçekten önce örtülü, şimdi açıksanız siz zaten örtülü gezerken de ruhunuz çıplak dolaşmışsınız. Örtülü olmanızdansa açık olmanız, biz Müslümanlar için evladır. Çünkü o ayeti başınızda taşıyacak bilinçte ve kalitede değilsiniz; en azından yiyeceğiniz haltları örtünüzün arkasına gizlenip yemezsiniz.
Biz örtülüyken açılan ve bunun pişmanlığını yaşamayanları sadece FETÖ’cü kadınlarda görmüştük. “Hizmet ediyoruz” diye rahatça başlarını açmışlar, yurt dışında miniler giyip havaalanına indiklerinde başlarını örttüklerine şahit olmuştuk. Hatta KPSS’de soru çalarak birinci olan biri vardı. Türkiye’de başörtülü iken yurt dışına kaçınca minilerle geziyordu. Yine Hakan Şükür’ün karısını hatırlayın: Önce açıktı, sonra kapandı; kapağı ABD’ye atınca açıldı, saçıldı; o da özünü bulup büyüdü, güzelleşti, özgürleşti!..
Kısacası açıp kapama, bir tek FETÖ mensuplarında yalama yapmıştı; onların dışındakiler, mecburen açtıklarında da o günahın altında ezilmişler ve hep pişmanlığını yaşamışlardı.
Bu akıma kapılanlara, algı operasyonu yapıp başörtüsünü ve tesettürü itibarsızlaştırmayaçalışanlara dikkat edin; altından FETÖ çıkma ihtimali yüksektir.
Başını açınca güzelleştiğini, özgürleştiğini sanan zavallılar, “Beni Allah tutmuş, kim eder azat?” diyor Üstad Necip Fazıl!.. Sizin gibi özgür olmaktansa Allah’ın istediği gibi bir kul olup esaret altında yaşamayı tercih eder zaten saliha bir hanımefendi.
Aramızdaki fark: Biz Allah’a kul oluruz, siz nefsinizi ilah edinip ona kul olursunuz.
Sözü Abdurrahim Karakoç’un Reçete şiirinden dizelerle bitiriyorum, bir ara okuyuverin:
Artist ol, filim çevir; ismine yıldız derler,
Bin kez kürtaj yaptırsan gene sana kız derler,
Çıplak resim çektirsen, ne şahane poz derler,
Dışının görünüşü içinin aynasıdır;
Açıl kızım utanma, bu devrin modasıdır!..