Acı gerçekler

Abone Ol

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, önceki gün Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ve Hamas lideri İsmail Heniyye’yi Beştepe’de birlikte kabul etti.

Basına kapalı görüşme sonrası yapılan açıklamada, Erdoğan’ın “Filistin halkının birlik ve bütünlüğünün önemine dikkat çektiği” ifade edildi.

Abbas, aynı zamanda Filistinli gruplardan Fetih’in de başkanı.

Ziyaret sırasında, Abbas ve Heniyye’nin başkanlık ettikleri Fetih ve Hamas heyetlerinin de bir araya gelerek Kahire’de yapılacak toplantıyla ilgili görüş alışverişinde bulundukları medyaya yansıdı.

Filistinli grupların liderleri bu hafta sonu Mısır’ın başkentinde toplanarak bölünmüşlük haline son vermeyi ve uzlaşıyı sağlamayı bir kez daha deneyecekler.

İslami Cihad Hareketi, Filistin Yönetimi güvenlik güçleri tarafından  Batı Yaka’da gözaltına alınan üyeleri serbest bırakılmadığı için toplantıya katılmayacağını açıkladı.

Suriye rejimine yakın bazı grupların da toplantıyı boykot etmeleri bekleniyor.

Kahire’de yapılacak toplantıdan pratikte uzlaşıyı sağlayacak bir sonucun çıkması ihtimali oldukça uzak.

Çünkü Filistin halkının birlik ve bütünlüğü ne kadar önemliyse mevcut koşullarda bunun gerçekleşmesi de bir o kadar zor.

Abbas, uzlaşı için İsrail’le imzalanan anlaşmaların kabulünü ve direniş gruplarının silahlarını teslim etmelerini şart koşuyor.

Söz konusu anlaşmaların kabulü, Filistin topraklarının büyük bölümünde işgalin meşruiyetini tanımak anlamına geliyor.

İşgal devam ederken direniş gruplarından Filistin halkını ve haklarını korumaya çalıştıkları silahları teslim etmelerini istemek de anlamsız.

Filistin Yönetimi güvenlik ve istihbarat birimlerinde görevli binlerce silahlı kişi var.

Fakat bugüne kadar işgal güçlerinin ya da Yahudi yerleşimcilerin saldırılarına karşı Filistinlileri korudukları tek bir olay dahi vaki değil.

Abbas’ın ileri sürdüğü “Silah sadece devletin elinde olur” gerekçesi, bağımsızlığını kazanmış hakiki anlamda devletler için geçerli.

İşgal altındaki Filistin’de ise devletin adı var, kendi yok.

Abbas’ın bizzat kendisi, İsrail’in izniyle hareket edebiliyor.

 

Filistin’de anlaşmazlığın sadece Fetih ve Hamas arasında olduğunu zanneden yanılır.

Fetih’in içinde Abbas ve Dahlan arasında rekabet yaşanırken önceki gün Hamas ve İslami Cihad’ın görüş ayrılıklarını su yüzüne çıkaran bir gelişme yaşandı.

İslami Cihad Hareketi Genel Sekreteri Ziyad En-Nahhale, Dahlan’a ait televizyon kanalına çıkarak Hamas’ı eleştirdi.

İşgal güçlerine karşı girilen son savaşa Hamas’ın katılmadığını öne sürdü.

Anlaşılan o ki, İran’a göbekten bağlı İslami Cihad Hareketi Genel Sekreteri, İsrail’le gerginliği ne zaman ve nerede tırmandırırlarsa Hamas’ın da peşlerine takılmasını istiyor.

Fakat Hamas’ın, 2 milyonu aşkın insanın yaşadığı Gazze Şeridi’ni yönetme ve yeni yıkımlara yol açacak savaşlardan uzak tutma gibi bir sorumluluğu olduğunu unutuyor.

Ziyad En-Nahhale’yi ya da finansörlerini, Heniyye’nin Türkiye’de Abbas’la görüşmesi de rahatsız etmiş olabilir.

Kısacası, “Filistin direnişi” dediğimiz şey homojen, tek bir yapı değil.

Çoğu yerde ortak hareket etmeyi başarsalar da aralarında rekabete ya da anlaşmazlığa düşebiliyorlar.

Bunda kendi ideolojik ve siyasi görüşleri kadar dışarıyla ilişkilerinin etkisi de oluyor.