Girdiğimiz her yeni yılda adet edindiğim üzere önceki yılın istatistiklerini incelerim. Uzmanlık alanımla ilgili veriler toplarım. Evlenme oranları, boşanma oranları, doğum oranları, yetişkin-genç-çocuk oranları… Umut vadeden tablolar da görürüm, hayretlere düşürenleri de. Bir erkek olarak, bir eş, bir baba olarak, en mühimi vicdan sahibi bir birey olarak bir türlü kabullenemediğim kan donduran kadın cinayetlerini de derin bir üzüntü ile takip ederim.
Okuduğumuz gazetelerin 3. sayfalarında, haber programlarında, esrarengiz kayıpları bulan gündüz kuşağı programlarında şahit oluyoruz hep bu ölüm haberlerine. İncelemelerimden öğrendiğim kadarıyla Birleşmiş Milletler verileri 2018 yılında tüm dünyada bir günde cinayete kurban giden kadın sayısını 137 olarak gösteriyor. Ülkemizde ise her 3 günde bir 2 kadın öldürülüyor. Geçen yılın ilk 6 ayında 206 kadın cinayeti işlendiği ülkemizde hiç ama hiç yakışmayan tabloyu görüyoruz.
Kadın cinayetleri verilerini hazırlayan kurumlar Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlükleri, Jandarma Genel Komutanlığı’dır. Belki de medyaya düşmeyen, hastane kayıtlarına girmeyen, bu kurumlara ulaşmasın diye örtbas edilen, eceliyle öldü süsü verilen nice vakalar var.
Ne ara bu kadar kuldan utanmaz, Allahtan korkmaz, vicdan-merhamet yoksunu oldu “dilim varmıyor erkek demeye” ama bu erkekler? Pişmanım demeçleriyle solan hayatlar yeniden yeşeriyor mu? Bir anlık öfkeydi demekle geçiyor mu suçluluk psikolojisi? Çok ciddi ve çok ivedi yaptırımlar gerekiyor. Çok caydırıcı bedeller ödetilmesi gerekiyor nihayete ermesi için.
Kadın kelimesinin ne ala, ne bereketli, ne kutsal anlamlarının olduğunu bilmeliyiz. Eğitim şart evet ama nice mürekkep yalamış “sözde okumuşların’’ da bu eylemleri yaptığını görüyoruz.
Ruh inançla mutmain olur kıymetli okurlarım. Rıza-i İlahiyi kazanma davasında olmayan zihniyetlerden, günahtan korkmayan, haramdan çekinmeyen bedenlerden geliyor bu zulümler. İslam öncesi devirlerde kadın bir insan bile sayılmazken, dinimiz kadını olması gereken konuma yükseltmiştir. Peygamber Efendimiz (sas) “Erkeğin en hayırlısı, kadına Allah’ın emaneti olarak bakandır.’’ buyurmuşlardır. İslam dini kadını korur ve kadın ile erkek arasındaki farklılığın sadece uzviyetten ileri geldiğini belirtir. Her iki cinsiyette Mevla katında kuldur. Belirli mevzularda biri diğerinde öte, diğeri daha beri durmalıdır.
Ülkemiz için söyleyeceklerim şunlardır: Elhamdülillah Müslümanız kelimesinin altını doldurmalıyız. Temiz bir toplum olmalıyız. Kirli arzulardan kilometrelerce uzak durmalıyız. Aile olgusuna sıkı sıkı tutunmalıyız. Benlikten sıyrılarak eşlerimizi, evlatlarımızı hayatımızın merkezine oturtmalıyız. İhmale gelmez sevginin öğretilmesi, ihmale gelmez merhametin- vicdanın aşılanması, ihmale gelmez kadının değeri… Yapılmadığında ne mi oluyor? Gözü yaşlı, feryat figan ağlayan analar, eşler, çocuklar, akrabalar… Manşet manşet yine bir kadın cinayeti daha haberleri… Bitsin, bu son olsun nidaları… Vicdan sahibi yüreklerde ise hem acı hem korku…
Kadına sövülmez, kadın aşağılanmaz, kadına el kalkmaz, küçük düşürülmez, TECAVÜZ EDİLMEZ!!! Kadın erkekten daha güçsüz diye kıskançlık, namus, gurur, kibir, töre, öfke patlaması gibi gibi kavramların arkasına sığınarak hele hele dilim varmıyor, elim yazmak istemiyor ama KADIN ÖLDÜRÜLMEZ. Kendinden daha güçsüz üstelik nadide bir emanetin hayatına kastetmek ölmüş bir insanlığın göstergesidir. Adamlığa sığmaz, ahlaka sığmaz, hukuka sığmaz, İslam’a sığmaz!! Vah ki ne vahh!
İnsanlıktan nasibini almamış toplumlar haline gelmemek için eğitim-din-ahlak üçlüsüne sıkı sıkı sarılalım. Ağaç yaş iken eğilir misali evlatlarımızı; Rabbine layık kul, Peygamberine layık ümmet, ailesine layık evlat, topluma layık bireyler olması için donatalım.
Ölen hayatın solduğu gibi öldüren hayat ta solmuş demektir. Son pişmanlık asla fayda vermeyecektir. İki ölü vardır cinayetlerde; biri yaşama hakkı elinden alınmış bir kadın, diğeri yaşayan ama insanlığı ölmüş bir adam.