Türkiye’nin yıllardır küresel bir saldırı altında olduğunu görmezden gelemeyiz. Bu saldırı 7 Haziran seçimleri sonrası, özellikle de 15 Temmuz paralel gâvurluk teşebbüsünün ardından dozunu iyice artırdı.
Ne hazindir ki başta ABD olmak üzere Batı dünyası Yeni Türkiye’nin varlığını ya kabul edemiyorlar ya farkında değiller ya da Eski Türkiye’yi yeniden inşa edebiliriz beklentisiyle Türkiye’yi anlamakta ayak sürüyorlar. 15 Temmuz paralel gâvurluk teşebbüsü karşısında bu milletin ortaya koyduğu tavır bile onların ayaklarının suya ermesine zemin hazırlamamış gibi görünüyor.
Ayakları suya erseydi üst düzey devlet görevlilerinin ağzıyla bu millete, bu milletin değerlerine hakaret olarak algılanacak açıklamalar yapmaktan geri dururlardı. Yapmadılar, ya da yapamadılar.
ABD-NATO ikilisi tarihlerinin en ağır yenilgisini 15 Temmuz’da bu milletten almış olmasına rağmen, halen efelenmeye devam ediyorlar. Efelenmeseler ABD’nin Ankara büyükelçisi o lafları ederken bin düşünür, bir söylerdi! Bass denilen büyükelçi Artvin’e giderken yanına alt bezi falan alırdı, çünkü altını ancak öyle temiz tutabilirdi!
ABD büyükelçisinin bu pervasızlığının altında aslında 11 Haziran 1944 tarihinde Türkiye’nin kendilerine ikram edilmesinin psikolojik rahatlığı var! Farkında değiller, ya da kabullenemiyorlar ama Türkiye 15 Mayıs 2006’da Bağımsız ve Müslüman bir ülke haline geldi. Ve biz bu ülkeye artık Yeni Türkiye diyoruz.
Ne demek istiyoruz?
Belki şunu: Türkiye 11 Haziran 1944 tarihinde İngiltere’nin etki alanından alınarak ABD’ye ikram edildi! ABD ise kurucularının haydut ve kanun kaçakları olmasının verdiği bir pervasızlıkla kendilerine İngiltere tarafından ikram edilen bu ülkeyi 53’üncü eyaletleri gibi gördüler ve öyle davrandılar! Bir sömürge valisi tayin ederiz ve gül gibi yönetiriz tavrıyla Türkiye’ye karşı alabildiğine pervasız davrandılar! 15 Mayıs 2006’da bu tavırlarının cevabını Türkiye hiç beklemedikleri bir biçimde verdi! Bu tarihe kadar olan döneme ise biz Eski Türkiye diyoruz. 15 Mayıs 2006 tarihinden bu yana ısrarla Türkiye’nin Bağımsız ve Müslüman bir ülke olduğu gerçeğini görmezden gelerek tüm algı kapılarını kapatmış vaziyetteler! Onun için de ABD-NATO ikilisinin tarihlerinin en ağır yenilgisini 15 Mayıs’ta tatmış olmalarına rağmen halen Eski Türkiye’yi tesis edebilecekleri vehmiyle hareket ediyorlar!
FETÖNYAHU olarak tesmiye ettiğimiz terör örgütü liderine sefer görev emrinin de 2006-2007 tarihinde çıkarıldığını sanıyoruz! Sanıyoruz diyoruz, çünkü FETÖNYAHU 1952 yılında oturdu ABD-NATO’nun kucağına! 15 Temmuz’a gelinceye kadar en azından rütbesinin 4-5 defa yükseltildiğini, her rütbe alışında kucağa biraz daha yerleştiğini, kucakta olmanın rahatlığıyla her defasında biraz daha pervasızlaştığını biliyoruz ve sefer görev emrinin bu rütbe alışlardan hangisinde verildiği bizim meçhulümüz!
Sefer görev emri biliyorsunuz bir özel harp terimi/deyimidir! Ve özel bir görev olduğu için emri alan canı pahasına görevi icra eder! Bu meseleleri sonraki yazılarımızda ayrıntılı olarak anlatırız!
İşte tüm bunları görmeyen, ya da kabul edemeyen ABD 15 Temmuz da dâhil olmak üzere bugüne kadar eceli gelen it gibi cami duvarına siymekle meşgul! Ankara büyükelçileri John Bass da zaten hükümeti ve devleti adına konuşuyor. Onu için ABD “Bass git oğlum” sözünü çoktan hak ediyor!
Hamiş: Bugünden itibaren Diriliş Postası’nda salı ve perşembe günleri birlikte olacağız Allah’ın izniyle. Ya bismillah…