ABD’nin iblisten mülhem söylem/eylem çelikçisi

Abone Ol

Yazımı referandum devam ederken yazdığım için sonuçları ile ilgili bir değerlendirme yapmam her ne kadar doğru değilse de, ben kanaat ve beklentimi günlerdir yazmaktayım.

İzlediğim dış basının verdiği tepkilerden, referandumdan sonuç olarak “EVET”in çıkacağı kamuoyuna malum olmuştu…

“Evet” sonucuna göre dış ve iç ilişkilerin çok köklü bir değişime uğrayacağı muhakkaktır. Vatana millete hayırlı uğurlu olsun.

Modern Firavunların/Küresel güçlerin, siyasi iktidar değişimleri, yıpranan imajlarını değiştirme zorunluluğunun gereği olarak, yeni bir makyaj için kozmetik değişikliklerdir.

Trump’ın kravatı ve genelev badigardı üslubunun gözlere kapattığı gerçekler başkadır…

Benim öngörüm ABD asla DAEŞ’i tamamen ortadan kaldırmayacaktır.

Talibandan başlayarak, stratejik süreçlere uygun, El Kaide’den DAEŞ’i üreten stratejik mantık, PKK’dan PYD&YPG terör örgütlerini üreterek stratejisini uygulamaya devam edecektir.

Afganistan’ı Taliban ile bataklığa çevirerek, Pakistan başta olmak üzere bölgeyi kaotik bir sürece sürüklemek için El Kaide’yi üretmişti.

Daha sonra küresel stratejisinin siyasi ve psikolojik gerekçesini oluşturmakta kurduğu bu portatif terör örgütünü, 11 Eylülden başlayarak, AB ve çeşitli bölgelerde kullanmaya başladı.

Portatif terör örgütü El Kaide’den bir yanda Yemen’e uygun bir başka terör örgütünü üretirken, aynı şekilde DAEŞ’i de, Irak ile Suriye ve bölge yapısına uygun bir şekilde dönüştürdü.

Zaten Türkiye, İran ve Irak üçgeninde,  kendi ürettiği diğer portatif terör örgütü olan PKK’yı Türkiye’ye karşı, PJK’yı İran’a karşı kullanmaktaydı.

Şimdi bu portatif terör örgütünün hammaddesinden, Suriye şartlarına uygun PYD ve YPG ‘ye dönüştürerek üretti.

Bütün bunlardan amaç, çok yönlü bölgeye yenir bir dizayn vermekti.

Modern Firavunun Ortadoğu satrancında ön görülemeyen hamle, ne Rusya ve ne de İran’ın hamlesidir.

Öngörülemeyen ve onları büyük bir hayal kırıklığına uğratan hamle Türkiye’nin hamlesidir.

Modern Firavunu çılgına çeviren şey Türkiye’nin hamlesiyle stratejik hedefinden 30 yıllık bir gecikmeye uğramış olmasıdır.

AB ülkeleri özellikle Almanya, Türkiye’yi hesaba katmadan yaptıkları her stratejinin ellerinde patladığını görmenin azgınlaştırdığı psikoloji içinde hareket etmektedir. Durumun vahametini ilk kavrayan sükûneti elden bırakmama gayretinde diplomatik öfke ve hıncını bastıran Birleşik krallık oldu. Birleşik krallığın askeri ve ekonomik organizatörü ABD ‘nin yapısal özelliklerinden dolayı bu sakinliği sağladığı söylenemez.

Modern Firavunun/Küresel gücün sermayesinin, askeri ve ekonomik CEO’su ve güvenlik şirketi ABD’ nin Obama döneminde yalpalamasının nedeni budur.

Şimdi referandumla sistem değişikliği yaparak aşil tendomlarından kurtulan güçlü bir Türkiye’nin ne yapacağı düşünülerek kâğıtlar yeniden karılmak zorundadır, Kemaller ağlasın vesselam…