ABD yalanları, Yemen gerçekleri

ABD yalanları, Yemen gerçekleri

ABD Yemen’i bombaladı, aralarında çocukların da olduğu masumların kanını döktü. Bahanesi, Kızıldeniz’in girişini güvenli hâle getirmek, ticaret gemilerinin rahatça geçişini sağlamak. Yemenli Ensarullah’ın (Husilerin) saldırıları yüzünden ticaretin durduğunu iddia ediyorlar.

Oysa gerçekler pek de öyle değil. Yemenliler sadece İsrail ortaklı veya İsrail’e mal taşıyan gemilere saldırıyor, bazılarını batırıyor, bazılarına ise el koyuyor. Sebebi ise açık… Yemen, İsrail’e karşı Filistin’in yanında savaşıyor.

Yemen’in başkenti Sana’yı elinde tutan Ensarullah, İsrail’in Gazze’ye yönelik soykırım harekâtının başlamasından kısa süre sonra İsrail’e savaş ilan etti. Hayfa ve Tel Aviv’i füze ve dronlar ile vurdu. Ayrıca tüm İsrail gemilerinin, hedefinde yer aldığını duyurdu. İsrail’e yönelik füze saldırılarının etkisi sembolik kaldı ama ticaret gemilerine yönelik operasyonların İsrail ekonomisine olumsuz etkileri oldu.

ABD, Yemen’in İsrail gemilerine operasyonlarını “tüm dünya ticaretine yönelik bir saldırı” gibi gösterip Husileri şeytanlaştırmak istiyor. Ancak, Süveyş Kanalı istatistikleri Kızıldeniz’den geçişin -azalmış olsa da- devam ettiğini gösteriyor. Özellikle İsrail ile ortaklığı olmayan Çinli şirketlerin gemileri Kızıldeniz’i kullanmaya devam ediyor.

Diğer yandan, İsrail’e karşı savaşan bir gücün gayrimeşru ilan edilmesi de pek kolay bir iş değil. Dünya ulusları, siyonist İsrail’den o denli nefret ediyor ki bu canilere kim bir taş atsa “Eline sağlık” diyor. Aslında Husilerin öyküsü de biraz bu olguya dayanarak şekilleniyor. Eskiden “İran güdümünde ayrılıkçı bir örgüt” olarak görülen hareket, İsrail’e karşı yaptığı yiğit hamleler ile dünya genelinde saygınlık ve sempati kazanıyor.

Analistler, Husilerin İran’dan bağımsız hareket edebildiğini kaydediyor. Zeydiliğin Şia mezhepleri arasında en mutedil ve Ehl-i Sünnet’e en yakın kol olduğu söyleniyor. ABD’nin “terörist Yemen” yaftası, dünya genelinde alıcı bulmuyor. Müslümanların bir bütün olarak mazlum Yemen halkının yanında durduğu gözleniyor. 

“Sivil gemiler vurulamaz, bu bir savaş suçudur” propagandası da karşılık görmüyor. Çünkü tüm dünya, savaş suçunun nasıl bir şey olduğunu Gazze’deki cinayetlerden biliyor. Savaş suçu gibi kavramların Batılıların istedikleri gibi çarpıttıkları siyasi silahlar olduğu görülüyor. Öyle ya, savaş suçu, sadece Batılıların malı ve canı söz konusu olduğunda geçerli oluyor. Gazze’deki, Yemen’deki çocuklara yönelik cinayetler nedense suç sayılmıyor!

Bizim de her seferinde gerçekleri yerli yerine koymamız gerekiyor…

Bu, ABD’nin “özel operasyonu” falan değil, apaçık bir savaş ve savaşın iki tarafı var. Bir yanda İsrail ve müttefiki ABD, diğer yanda Filistin ve Yemen. Her iki tarafı destekleyen başka ülkeler de var şüphesiz ama silahlı çatışma bu dört devlet arasında gerçekleşiyor. İsrail ile çatışan Hizbullah’ı ve İran’ı da bu savaşın tarafı olarak saymak mümkün değil çünkü onlar da sadece kendilerine yapılan saldırılara yanıt veriyorlar, İsrail’e savaş ilan etmiş değiller.

    Bu savaşın aynı zamanda tarihin gördüğü en adaletsiz savaş olduğunu da kaydetmeliyiz. ABD ve İsrail dünyanın en zengin ülkeleri. Dünyanın en güçlü ordularına ve sınırsız kaynağa sahipler. Politik açıdan da dünyayı parmaklarında oynatıyorlar. Filistinliler ve Yemenliler ise dünyanın en yoksul, en sahipsiz halkları. Bunun için savaş ahlakı tanımayan soykırımcılara karşı direnişleri iki kat saygıyı hak ediyor.