Dünya

ABD ve İngiltere Yemen’deki Husiler’e neden saldırıyor?

Doç. Dr. Emete Gözügüzelli, ABD ve İngiltere’nin Yemen’deki Husiler’e saldırması ile ilgili, “Husiler ile Batı’nın karşı karşıya geldiği deniz ticareti üzerinde ortaya konan bu süreç, Gazze meselesi ile doğrudan bağlantılıdır.” dedi.

Abone Ol

Diriliş Postası / Gökhan Erek

Yemen’deki İran destekli Husiler'in, İsrail'in Gazze'ye saldırılarına karşılık ticari gemilere yönelik eylemlerinin ardından, ABD ve İngiltere Yemen’deki Husi hedeflerine havadan ve denizden saldırılar düzenledi.

Peki Kızıldeniz’de savaş resmen başladı diyebilir miyiz? Filistin ve İsrail Savaşı’nda cephe genişleyecek mi? ABD ve İngiltere’nin ortak hareket etmesi nasıl yorumlanmalı? İngiltere neden görünür bir hal aldı? Biden’in açıklamaları nasıl değerlendirilmeli? Husilerin çıkışı Amerikan Dış Politikası’nı nasıl etkileyecek?

Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Öğretim Üyesim Doç. Dr. Emete Gözügüzelli, Diriliş Postası’na değerlendirdi

YEMEN’E SALDIRI İSRAİL’İN BAŞARISIZLIĞININ YANSIMASIDIR

ABD ve İngiltere’nin, Filistin ile İsrail arasında yaşanan savaş ortamında ilk kez Yemen’e kara üzerinden operasyon başlatması ile resmen sahaya indiklerinin görüldüğünü aktaran Doç.Dr. Gözügüzelli, “ABD ve İngiltere’nin verdikleri tepkiye bakınca perde gerisinde İsrail’in, Netanyahu Hükümeti’nin sahadaki tonlarca bombalamaya rağmen, elde edemediği başarı, küresel anlamda siyasi ve siyasi dışında hukuki olarak da uluslararası adalet divanında gelmiş olduğu yargılamanın, soykırım suçlaması ile ilgili bir sürece dâhil olmasının getirdiği başarısızlığın yansıması olarak değerlendirmemiz gerekiyor.” şeklinde konuştu. 

SAHAYA İNME İHTİYACI HİSSETTİLER

Husilerin, Gazze'de devam eden İsrail saldırıları ve katliamlarına karşı Filistin halkının  yanında olduğunu hatırlatan Doç. Dr. Gözügüzelli, sözlerini şu şekilde sürdürdü, “Husiler’in, özellikle 7 Ekim sonrasında deniz ticaret gemileri, İsrail ve İsrail'e bağlı gemileri, kargo gemilerini hedef alması küresel anlamda ekonomiyi tehdit eder noktaya gelmesinden ötürü Amerika ve koalisyon güçleri hemen harekete geçmiş ve bu bölgedeki yürütülen operasyonun toparlanması, başarılı olması adına  Aralık ayında bir koalisyon gücü oluşturularak Husilere karşı bir operasyon planlamıştır. Tabii ki bunun ekseninde ne yatmaktadır? Petrol ve gaz şirketleri; BP dahil olmak üzere bölge üzerindeki sevkiyatı tamamen durdurmuştur. Ekonomik anlamda, küresel ticaret risk altına girmiş, fiyatlar fırlamaya başlamış, bölgeden geçecek gemilerin sigorta risk primleri artmış ve nakliye şirketleri ağır yük altına girmiştir. Çok yönlü, güçlü firmaları dahi zorlayıcı ve ekonomik krize sebep olan  küresel anlamda tetikleyici sonuçlar ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla bu konjonktürde özellikle de dünyanın en yoğun nakliye kanallarından birinin Kızıldeniz olması ve Avrupa, Asya, Doğu Afrika'yı birbirine bağlayan önemli Süveyş kanalının hemen güneyinde yer alması hasebiyle buradaki stratejik konum ve burada elde edilen güç bölge ticaretini kontrol etmeyi de sağladığı için burada çok uluslu bir operasyon ile Amerika ve İngiltere sahaya inme ihtiyacı hissetmiştir.”

KIZILDENİZ’DEKİ TEHDİDİN DÜNYAYA ETKİLERİ

Kızıldeniz’de oluşan tehdidin, dünya küresel ekonomik krizine tehdit oluşturduğunu hatırlatan Doç. Dr. Gözügüzelli, “Yaşanan gelişmeler, ülkelerde de ekonomik sorunlarla birlikte baş gösterecek sorunlar silsilesini hayata geçirmeye başlamıştır. Küresel konteyner trafiğinin yüzde 30’u buradan geçtiği dikkate alındığında,  her yıl milyarlarca dolar ticari mal ve malzemenin Kızıldeniz’den geçerek özellikle dünya ticareti ile entegre edildiğinde bu gecikmeler benzin fiyatlarından, özellikle küresel ticaretteki açığın artmasına kadar çok farklı olumsuz sonuçları olacaktır. Bu sonuçların İsrail Gazze savaşında ortaya çıkaracağı statü özellikleri, fiyatların artması, petrol, gaz ihracatının durması bunun cephede bulunan ülkelerin ekonomilerini, askeri anlamdaki sektörleri çok yönlü etkileyecek potansiyele doğru evrimleşmeye başlaması bu tehdidin Amerika ve İngiltere için ne derece önemli olduğunu da ortaya koymaktadır.” diye konuştu. 

SAVAŞIN CEPHESİ GENİŞLEYECEK Mİ?

Filistin İsrail Savaşı’nda cephe genişlemesinin, şu konjonktürde İsrail’in elde edemediği başarıya katkısı olmayacağını vurgulayan Doç. Dr. Gözügüzelli, “Amerika’nın bölgesel planlarını ilerletmesine de  fayda sağlamaz. Cephe genişlemesi demek; tamamıyla küçülmeye doğru giden İsrail demektir. Bu sonuca doğru gitmemek adına Amerika, özellikle bölgedeki kendi üslerinin herhangi bir şekilde risk altına girmemesi için son dönemlerde oluşturduğu diplomasi atakları ve özellikle insani boyutu ön plana çıkaracak şekilde bertaraf etme, gereken kolaylığın sağlanması, Filistin halkı ile ilgili  söylemleri öne sürmesi ve Türkiye ile doğrudan temasların olması, savaşın yayılmasının, bu ülkelere hiçbir fayda sağlamayacağı, bir sürece işaret ediyor.” dedi.

İNGİLTERE VE ABD HER ZAMAN ORTAK HAREKET EDİYOR 

İngiltere ve Amerika’nın her zaman ortak hareket edip Ortadoğu'da bir politika içerisinde olduklarını belirten Doç. Dr. Gözügüzelli, “Güney Kıbrıs'ta Amerika'ya ayrı bir üs tesis edilmiştir. Bu üsler üzerinden yapılan bütün operasyonlara bugün Yemen'de dâhil edilmiştir. O nedenle Amerika ve İngiltere'nin ortak hareket etmesi bu bölgede ortak çıkarların  yürütüldüğünü ve bu operasyonda özellikle de Filistin Gazze üzerinden bölgenin ve bölge ticaretinin dışında küresel ticaretin de kontrol hâkimiyetini ele geçirmek adına önem arz ettiği için ortak hareket edilmektedir.” ifadelerini kullandı.  

MESELE KIYI ŞERİDİ DENİZ YETKİ ALANLARI DEĞİL!

Doç. Dr. Gözügüzelli, yaşanan olayların sadece kıyı şeridi, deniz yetki alanları meselesi olmadığının altını çizerek, sözlerini şu şekilde sürdürdü, “Esas mesele küresel ticaret  yollarını, ticari nakil hatlarını ve planlanan G20 Zirvesi’nde de ortaya konan Mumbai Limanı’ndan Hayfa’ya, Hayfa’dan Pire’ye gidecek Hindistan ekonomik koridorunun güvencesini sağlamak için de önem arz etmektedir.  Bu nedenle burada bu meseleyi  değerlendirirken  çok yönlü Küresel çıkarlar doğrultusunda değerlendirmemiz elzemdir.”

RİSHİ SUNAK’IN AÇIKLAMALARI

İngiltere Başbakanı Rishi  Sunak’ın, yaptığı açıklamalara bakıldığında ihtiyatlı, dikkatli, çok tepki çekmeyecek şekilde hukuki olarak bir operasyon yapıldığını ortaya koymaya çalışan  bir tavrının olduğunu dile getiren Doç. Dr. Gözügüzelli, sözlerine şu satırları ekledi, “Sunak, Kraliyet  hava kuvvetlerinin, Husilerin askeri tesislerine hava saldırısı düzenlediğini belirtmektedir.  Bu saldırıların da  Husilere uyarılara rağmen Amerikan ve İngiliz gemilerinin hedef alınmasından dolayı, kısıtlı, orantılı bir şekilde, meşru müdafaa eylemi gerçekleştiği belirtiyor. Yapılan açıklamalara baktığımızda İngiltere’nin, burada üsleri kullanırken kısıtlı, orantılı bir şekilde bunu ortaya koyma gerekçesinin Amerikan ve İngiliz savaş gemilerinin hedef alınmasından ötürü operasyonların  gerçekleştirildiğini belirtiyor.”  

İNGİLTERE’NİN SAHADA GÖRÜNÜR HALE GELMESİ

Doç. Dr. Gözügüzelli, İngiltere’nin, küresel ticaret etkisi ve bölgede bahsedilen çıkarların korunması adına bu dönem daha görünür olma, Amerika'nın yanında yer alma ve gerekirse de İsrail'in yanında yer alma hamlesi içerisinde aktif olduğunu esasen gösterdiğini dile getirip, “Bugüne kadar İngiliz üslerinden İsrail'e giden desteğin açık bir şekilde İngiliz Parlamentosu’nda sorulan soru önergelerine dahi yanıt vermeyecek kadar diplomatik sır çerçevesinde mesele değerlendirilirken, bugün açık bir şekilde bu operasyonun gerçekleştirildiği  görünmekte.  Bunun da tabii ki sebepleri Güvenlik Konseyi’nde alınan karar, dünya ticaretini ilgilendirmesi, seyir güvenliği açısından önem arz etmesi gibi bir takım uluslararası hukukta ön plana çıkan evrensel temel hakların uygulanabilirliğinin sağlanması  adına İngiltere kendisine bir rol üstlenerek sahaya indiğini göstermektedir.” ifadelerini kullandı. 

‘EKONOMİ-ENERJİ’ KAVGASI!

Bulunulan bölgede ticaretin aksaması, Batı için ürün fiyatlarındaki artış,  bozucu bir durum yaşanmasından ötürü İngiltere'nin de etkilenecek taraf olması hasebiyle bölgenin bizzat kontrol hâkimiyetini sağlamak adına operasyonlar yapıldığını belirten Doç. Dr. Gözügüzelli, sözlerini şu şekilde devam ettirdi, “Bu kavga, ‘Ekonomi-Enerji’ başlığı çerçevesinde şekillenirken esasen jeopolitik eksendeki güç kavgasından kaynaklı bütün bu gelişmeleri yaşıyoruz.  Bölgeyi satranç tahtası gibi, geçmiş dönemdeki kolonyal süreçte yaşanılan ve yaşatılan paylaştırılma operasyonları, günümüz  yüzyılında yeni haritalarla gerçekleştirilmesi, evrimleştirilmesi ve ekonomik gücün, enerji ile birlikte sağlamlaştırılması isteniyor. Çünkü arkadan gelen Rusya, Çin tehdidi gibi faktörlerin bu bölgedeki faaliyetlerini Afrika kıtasından tutun Akdeniz'e kadar dizginleme, tamamıyla Batı’nın kontrol hâkimiyeti alanı içerisine alma yönünde bir strateji, bir savaş ve bu savaştan güç elde etme yarışı var.  Bu güç  dengesi içerisinde,  zemini  kaybetmemek ve  statükoyu lehine dönüştürme  kavgası var.”  

BİDEN’İN AÇIKLAMALARINDAKİ MESAJ

ABD Başkanı Joe Biden, saldırı sonrası yaptığı açıklamada, "Bugün, talimatımla, ABD ordu güçleri İngiltere ile birlikte ve Avustralya, Bahreyn, Kanada ve Hollanda'nın da desteğiyle Yemen'de Husi isyancıları tarafından kullanılan bazı hedeflere hava saldırısı düzenledi." İfadelerini kullandı.

Doç. Dr. Gözügüzelli, Biden’in  açıklamalarının sadece çok uluslu güç olarak değil bir savunma eğilimi olarak hakların korunması, uluslararası ticarette serbest akışı sağlamak, daha fazla önlem alınması gerekiyorsa tereddüt edilmeyeceği mesajıyla birlikte okunduğunda, bahsedilen küresel ticarette Batı’nın sarsılması, petrol, gaz ihracatının durmasından ötürü yaşanılabilecek risklerin, zayıflamanın ön plana çıkması ve derhal önleyici hamlelerle Husilerin dizginlenmesi ve kontrol edilmesi, kontrol altına alınması için bu operasyonların gerçekleştiğinin görüldüğü şeklinde değerlendirmelerde bulundu. 

HUSİLERİN ÇIKIŞININ AMERİKAN VE BATI LİDERLERİNE ETKİSİ 

Husi liderinin, Washington ve Londra Savaşı’nın genişlemesi halinde bölge üslerini vurucakları ve Gazze'deki saldırılar durana kadar Kızıldeniz operasyonlarının süreceğine dair açıklamasını değerlendiren Doç. Dr. Gözügüzelli, “Meseleye baktığımızda Batı için cehenneme çevrilecek olan en önemli mesele Amerika açısından üslerinin tehdit ve risk altına girmesinin, bölgede bu rahatsızlığın Arap dünyası ülkelerinde baş göstermesi halinde Arapların takınacağı tavırda olası değişiklikler  olup olmayacağı riskinin, Amerikan Dış Politikası’nı zedeleyecek noktaya evrimleşebileceği bir pozisyon durumuna dönüşmesi söz konusu olabileceği endişesiyle birlikte esasen Husilerin yaptığı açıklamaların etkilerini Amerikan veya Batı liderlerinin ne kadar tehditkar şekilde evrimleşecek sonuçları olabileceği, mutlak surette hesap edildiği kanaatindeyim.” ifadelerine yer verdi. 

SALDIRILAR ARTÇI ŞOKLAR GİBİ DEVAM EDECEK

Doç. Dr. Gözügüzelli, yaşanan saldırıların artçı şoklar gibi düşünülebileceğini hatırlatarak, şunları kaydetti,  “Ara ara hiç belirlenemeyen zamanda manevra atışları ve benzer faaliyetlerde devam ederek, uzun süreye  yayılacak olması, dünyayı ekonomik krizin de bekliyor olması ve bu kriz ile birlikte gerek Amerikan gerek Batı sektörlerinin de ciddi anlamda bu süreçten etkileneceği anlamına gelir.”

FİLİSTİN VE İSRAİL ARASINDAKİ SAVAŞ BİTİRİLMELİDİR

Filistin ve İsrail arasında yaşanan savaşın bitirilmesi, Gazze'de ivedilikle bir toparlama sürecine girilmesinin önemine değinen Doç. Dr. Gözügüzelli, “Burada etkin bir fiili diplomasi rolünün de devreye gireceği ön plana çıkacaktır, Husiler ile  Batı’nın karşı karşıya geldiği deniz ticareti üzerinde ortaya konan bu süreç, Gazze meselesi ile doğrudan bağlantılıdır.  Bu sürecin, petrol, gaz, elektrik ürün fiyatlarını, küresel ekonomiyi etkilemesi ve etki oranın artması ile birlikte yakın süreçte İsrail'in, Netanyahu Hükümeti’nin nasıl kaybettiğini ve masaya oturma noktasına gelindiğini de göreceğiz.” dedi. 

İRAN DOĞRUDAN SAVAŞIN İÇİNDE  YER ALMAZ 

İran’ın yaşanan savaşın içinde doğrudan yer almayacağını vurgulayan Doç. Dr. Gözügüzelli, sözlerini şu şekilde devam ettirdi, “Açıklamalar zaman zaman tehditkar oluyor olsa da  devletler nezdinde bu savaşın ilerlemesi çok da mümkün değil. Her zaman vekil güçler üzerinden bölge coğrafyasında işler bu şekilde yürüdüğü için aynı şekilde devam edecektir.  İran Dışişleri’nin yaptığı açıklama çok diplomatik bir açıklama özelliği taşımaktadır ve tamamıyla bölgede savaşın, istikrarsızlığın ve güvensizliğin yarattığı ve aslında oluşan atmosferin ucunun herkese dokunmaması için harekete geçilmesi ve her şeyin Batı’nın elinde olduğunun da anlaşılmasının dolaylı bir beyanatı olmuştur.”

BATI GAZZE SAVAŞINI BİTİRMELİ 

İran’ın, Batı’nın bölgedeki güvensizliğinin yayılmasını engellemek düşüncesi varsa eğer Gazze Savaşı’nı bitirmesi gerektiği noktasında mesaj verdiğini söyleyen Doç. Dr. Gözügüzelli, sözlerini şu şekilde sonlandırdı, “Bundan sonra her şey izlenilecek adımlara bağlı olarak şekillenecektir.”