ABD’de aile ve yaşam tarzı konusunda kaygılı hayli ciddi bir kitle var.
Fakat şu sıralar kazanan; küresel lobi oldu. Ve yeni siyaset dizaynı onların istediği gibi olmakta.
Biden’ın ekibi netleşmeye başlamışken bir isim dikkatleri çekti; Rachel Levine. Eşcinsel Sağlık Bakanı Yardımcısı olarak atanan Rachel Levine, Biden’in Sağlık ve İnsani Hizmetler Bakanı Xavier Becerra ekibine dahil oldu.
Bu atama, ABD üst düzey siyasetinde bir ilk.
Özellikle Batı’da aileyi tehdit eden norm dışı eğilimler, normalleştirilmeye çalışılıyor. LGBT, moda, medya ve sinema sektöründe varlığını belirginleştirirken şimdi de gözünü siyasete çevirdi.
Bir örnek daha vermek gerekirse; Almanya Sağlık Bakanı Jens Spahn bir eşcinsel olarak gündemde. Şu sıralar Alman medyası Bakan’ın oldukça lüks bir villada yaşamasını ve bunu bir Bakan maaşıyla nasıl yaptığını tartışıyor. Bakan’ın cevabı ise oldukça ilginç: “Evi beyimle birlikte aldık.” Anlaşılan Almanya’da bazı şeyler çoktan aşılmış.
KAMALA HARRİS BİR DETAY DEĞİL BAŞ BELASI OLACAK
ABD Başkan Yardımcısı olarak göreve gelen ilk Asyalı kadın siyasetçi, Kamala Harris.
Kadın olması kimilerinde daha soft tonda siyaset beklentisine yol açıyor.
Oysaki ABD kanlı geçmişinde, ‘kadın sunumunda katliam yapma’yı kamuflaj açısından daha etkili buluyor.
Bu dediğime Condoleezza Rice, eski Dışişleri Bakanı olarak iyi bir örnektir. Rice, eski Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin’in devrilmesine katkıda bulunmaktan gurur duyduğunu ve Irak’taki savaş nedeniyle pişmanlık hissetmediğini söylemişti.
İşgal ve katliamdan mutluluk duyan, ülkelerin sınırlarını değiştirme heveslisi bir kadın.
İnsanlıktan çıkmanın, caniliğin, zalimliğin cinsiyeti olmaz!
DEĞİŞİM KALICI OLMALI!
Biden, Trump’ın izlerini silmek için göreve hızlı başladı ve ilk mesai gününde temel politikaları değiştirecek 17 kararname imzaladı.
Kimse demokrasiden ya da diktatörlükten bahsetmedi. Burayı hızlı geçebiliriz. Türkiye’ye has muhalif dili bir tarafa bırakalım ve ülkemize dair esas hususun altını çizelim.
Soru: İktidardayken politikalarınızı hayata geçiriyor ve ülkeye; kendi hedefiniz minvalinde mesafe aldırıyorsunuz. Ya sonra?
Sonrası önemli.
İktidar olmak, sonra politikalara işlerlik kazandırmak başarıdır fakat değişimi kalıcı hale getirmekse ana hedef olmalıdır. Değilse Türkiye gibi bir ülkede hiçbir şeyin garantisi yok.
CHP’liler dini söylemlerle halkı kandırma çabası içindeyken diğer taraftan da hakimlere başörtüsü yasağını ve Türkçe ezanı savunabiliyor.
Neye, nasıl güvenebiliriz ki…