ABD güvencesiyle yola çıkmak doğru mu?

Abone Ol

Suriyeli devrimcileri Cenevre’de temsil etmesi için oluşturulan müzakere heyeti mevcut şartlarda görüşmelere katılmama kararı almış ve bu karar güçlü bir şekilde “Cenevre’ye gitmeyin” mesajı veren tabanda da memnuniyetle karşılanmıştı.

Cenevre’ye gitmeme kararı müzakerecilerin devrime ihanet edeceği korkusunu da gidermişti.

Fakat bir önceki kararın üzerinden daha 24 saat geçmeden ikinci bir karar alınarak Cenevre’ye heyet gönderileceği açıklandı.

Karar değişikliğine gerekçe olarak da “Amerika’nın verdiği güvence” gösterildi.

O da yazılı bir güvence değil elbette.

Kerry’nin yardımların ulaştırılacağına dair telefonla verdiği söz.

Oysa müzakere heyeti başkanı Riyad Hicab, önceki akşam Cenevre’ye neden gitmeyeceklerini uzun uzun izah etmişti.

Başta Amerika olmak üzere uluslararası toplumun Suriye’de açlıktan ölen çocuklara bir kutu süt ulaştırmada başarısız olduğuna dikkat çeken Hicab, gayet haklı olarak “Suriye’nin demokrasiye geçişini bu uluslararası toplum mu sağlayacak?” diye sormuştu.

Şimdi şu soru gündemde:

“Açlıktan ölen çocuklara bir kutu süt ulaştırmada başarısız olan Amerika’nın verdiği güvenceye ne kadar itimat edilebilir?”

Hicab, başarısızlığa mahkûm görüşmeler değil gerçek anlamda müzakere istediklerini belirtmiş, De Mistura’nın Cenevre’ye davet ettiği kişilerin muhalefeti temsil etmediğini ve müzakere gündeminin kabul edilebilir olmadığını açıklamıştı.

Müzakere gündeminin değiştiğine dair herhangi bir belirti henüz yok.

ABD, muhalif gruplara Cenevre’ye ön şartsız katılmaları yönünde baskı yapıyor.

“Ön şart” dedikleri aslında uluslararası toplumun Suriye’de çoktan sağlaması gereken şartlar.

Hava saldırılarının durdurulması, masum insanların açlıktan ölmelerine neden olan kuşatmanın kaldırılması ve siyasi mahkûmların serbest bırakılması.

BM Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura da Suriye halkına özetle “Bize güvenin, sizi asla terk etmeyeceğiz ve hayal kırıklığına uğratmayacağız” diyor.

Fakat Suriye halkı ve devrimcileri Amerika’ya ve De Mistura’ya güvenmemeleri gerektiğinin farkında.

De Mistura, Cenevre görüşmeleri öncesi Suriye halkına yönelik bir mesaj yayınladı.

Önceki akşam yayınlanan ve rejimin işlediği bunca cinayet ve katliamı yok sayan o mesajı Mısırlı diplomat Remzi İzzeddin Remzi kaleme almış.

Suriye rejimi yanlısı Arap Birliği’nin tavsiyesiyle De Mistura’nın yardımcılığına getirilen Remzi İzzeddin Remzi, Mısır dışişleri bakanı eski yardımcısı.

Abdülfettah El Sisi’nin adamı.

Gerisini siz düşünün.

Devrimci grupların çoğu mevcut şartlarda müzakere masasına oturulmasına karşı.

Ahraru’ş Şam Genel Komutanı Ebu Yahya El Hamevi, Cenevre’ye gidip gitmemeyle ilgili yaptığı değerlendirmede, siyasi çözüme karşı olmadıklarını fakat mevcut şartlarda siyasi çözüm sürecinin Ruslar tarafından rehin alındığını söyledi.

Suriye halkının lehine insani şartlar yerine getirilmeden Cenevre’ye gidilmesinin “ihanet” olduğunu ifade etti.

Gelinen son noktada muhalefet heyeti verilen sözler yerine getirilmeden ve daha önce alınan kararlar uygulanmadan Cenevre’ye gidiyor.

Bu arada Ankara, PKK’nın Suriye kolu PYD’nin Cenevre’de masada olmaması için ağırlığını koyarken Moskova da terör örgütü kabul ettiği Ahraru’ş Şam ve Ceyşu’l İslam’ı masadan uzaklaştırma çabası içinde.

Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Gennadiy Gatilov, PYD’nin görüşmelerin ilk aşamasına davet edilmemesine rağmen Cenevre’de yerinin hazır olduğunu ve ileri aşamalarda görüşmelere katılacağını açıkladı.

Türkiye’ye karşı PKK kartını oynamaya kararlı Rusya’yla daha çok işimiz var.