ABD adına abesle iştigal etmek, hem de bedavaya!

Abone Ol

Normal şartlarda “Uluslararası ilişkiler diye anlatılanların hepsi laf olsun diye konuşulan karşılıksız saçmalıklardır” diye belirtmeye gerek yoktur; zira bu, “Malumun ilamı abesle iştigaldir” deyişinde olduğu gibi zaten bilinen bir şeyi sanki yeni bir şeymiş gibi söyleyerek gereksiz/saçma işlerle meşgul olmaktır. “Uluslararası ilişkiler” diye anlatılan masalların gerçek olduğuna inandırmaya çalışanları görünce bu yazıyı yazmak zorunda kaldım.

ABD ile olan ilişikler anlatılırken işin içinde kurallar, ilkeler, çerçeve değerler varmış gibi konuşup bu yönde analizler yapıyorlar; abesle iştigal!.. ABD Başkanı’yla, Genelkurmay Başkanı’yla, senatörleriyle, CIA Başkanı’yla, şairiyle, aktivistiyle, vejetaryenlerin sözcüsüyle, çevrecilerin lideriyle, azınlık hakları aktivistiyle ya da bir savcıyla ilişki kurmak istiyorsanız, cüzdanınızı masaya koyarsınız ve ihtiyacınız olan süre için kiralarsınız. Hepsi bu… İlke, çerçeve değer, kural, yasa, ahlak vs. para ödendikten sonra ağızdan çıkan pazarlama saçmalıklarıdır ve buna da “diplomasi” denir, “iyi ilişkiler” denir…

Trump’a para lazım, senatörlere para lazım… Bu, Amerika’da ayıp bir şey değil. Bunun için sistemleri, yasaları, müesseseleri var. Lobiler var mesela? Ne yapıyor lobiler, güler yüzle lokum dağıtıp “Bizi tanısan seversin” diye mesaj mı atıyorlar? Para dağıtıyorlar… Trump’ın 2016 seçimlerinde harcadığı para 398 milyon dolar. Rakibi Clinton, 768 milyon dolar harcamış. 3 Kasım seçimine hazırlanan Trump’ın ez 350 milyon dolara ihtiyacı var. Seçim kampanyaları böyle yollarla finanse ediliyor, buna “büyük bağış” diyorlar; bir de vatandaşlardan alınan 200 doların altında bağışlar var ona da “küçük bağış” diyorlar.

Tartışılsa da “Politika Action Committee” kısa adıyla PAC yani Siyasi Eylem Komiteleri var… Bir de 2010 yılında ABD Anayasa Mahkemesi’nin, şirketleri de “şahıs” kabul ederek istedikleri adaylara bağış ve etki yapmalarını “kişisel ifade hürriyeti” kabul etmesiyle oluşan yeni nesil “Super PAC” komiteleri var. 2011 yılında Federal Temyiz Mahkemesi, Super PAC’lere sınırsız bağış imkânı vermesiyle şirketler istedikleri adaya istedikleri kadar para bağışlayabiliyor. Sistem bu; İsrail lobisi geliyor seçimlerde gereken 2 milyon dolar bütçeyi üstleniyor ve bir yıl önce “PKK teröristtir” diyen, üstelik Trump’ın partisinden olan Cumhuriyetçi Lindsey Graham, Barış Pınarı Harekâtı için “Cehennemden yaptırım getiririm” diyor. Paralar, lobiler üzerinden dağıtılıyor ve bunu yapmak yasal…

Mesele sadece Suud ve BAE adına çalışan 20’den fazla lobi FARA’ya kayıtlı. Kısa adı FARA olan Foreign Agent Registration yani Yabancı Ajan Kayıt Yasası, yabancı hükümetlerin veya grupların çıkarlarını temsil eden ajanların ilişkilerini ve finansal hareketlerini bildirmesini zorunlu kılıyor. Buradaki “ajan” kelimesi lobi faaliyeti amacıyla parayı ödeyen görevli demek. Her şey resmi, her şey yasal yani… Buna, “Başkent Ekonomisi” deniliyor. Kralın oğlu Selman, gazeteci Cemal Kaşıkçıyı öldürüp asitle erittikten sonra FARA’ya bildirerek 47 milyon dolar para dağıtarak kendini Amerika’da temizledi mesela!..

Büyük İsrail uğruna servetlerini harcayan Yahudi işadamları gibi, büyük Türkiye’ye inanan Türk işadamlarının hepi topu 300 milyon dolar dağıtmasına bakar bütün mesele. Seçimler yaklaştıkça senatörler haraç mezat kapanın elinde kalıyor; bizde burada parayla yaptıkları açıklamaları ilke, çerçeve değerler üzerinde anlam yüklemek için saçma sapan telaşlarla analiz yapıyorlar. Yapmamak lazım, abesle iştigal oluyor hem de bedavaya Amerika lobisi gibi çalışıyorlar. “Belki bedavaya değildir” diye sizin de aklınızdan geçti mi; neyse iftira etmeyelim yazıyı bitirelim…