İslami Direniş Hareketi “Hamas”ın kınanmasını isteyen ve Filistin’de iki devletli çözümden bahsetmeyen karar tasarısı geçen hafta Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nda reddedildi.
Onun yerine Ortadoğu’da kapsamlı ve adil bir barış çağrısı yapan başka bir tasarı kabul edildi.
Amerika tarafından hazırlanan ve İsrail’in saldırılarına hiçbir şekilde işaret etmeyen tasarının BM Genel Kurulu’nda reddedilmesi hiç şüphesiz Filistin diplomasisinin ve direnişinin başarısı.
Fakat Filistinlilerin bu başarıya sevinecek ne halleri var ne de zamanları.
Çünkü işgal ve daha da ötesi Filistin’in gücünü ve enerjisini tüketen iç bölünme olduğu gibi devam ediyor.
Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas, Filistin Parlamentosu’nu feshetmeye hazırlanıyor.
Hamas, 2006’da yapılan seçimlerden birinci çıkmış ve parlamentoda çoğunluğa sahip olmuştu.
Bu durumu hazmedemeyen Abbas, Filistin halkının özgür iradesine ilk darbeyi ta o zaman vurdu ve 2007 yazında Muhammed Dahlan’ın çetesiyle birlikte Gazze Şeridi’nden kovulmasını bahane ederek parlamentonun Batı Yaka’daki çalışmalarını askıya aldı.
Filistin halkının özgür iradesini yansıtan yegâne kurumu o günden bu yana yok saydı.
Örneğin Ramallah’taki mevcut hükümet dâhil Abbas’ın keyfine göre kurdurduğu hiçbir hükümet Filistin Parlamentosu’ndan güvenoyu almadı.
Bunun yerine bakanlar Abbas’ın önünde yemin edip göreve başladı.
Yıllardır atıl vaziyette olsa da Filistin Parlamentosu’nun en azından sahip olduğu simgesel bir anlam var.
Batı Yaka ve Gazze Şeridi’nin bütünlüğünü temsil ediyor.
Feshedilmesi kaçınılmaz olarak o bütünlüğün iyice bozulmasına ve Filistin’deki bölünmüşlük halinin daha da derinleşmesine yol açacak.
Belki de Abbas tam olarak bunu yapmak istiyor ve yük olarak gördüğü Gazze Şeridi’nden tümüyle kurtulup Batı Yaka’daki saltanatıyla yetinmeyi planlıyor.
Gazze Şeridi’ni yeniden kendi kontrolü altına almak için her yolu deneyen Abbas’ın tüm girişimleri başarısızlıkla sonuçlandı.
İşgal ordusunun saldırıları, abluka ve yaptırımlar Hamas’ı deviremedi.
Büyük Dönüş Yürüyüşü faaliyetleriyle zor duruma düşen İsrail’in sınırda sükûnetin sağlanması için Mısır aracılığıyla girişimde bulunması ve Katar’ın satın aldığı yakıtın Gazze’deki elektrik santraline ulaşması Abbas’ı hayal kırıklığına uğratmış olmalı.
Anlaşılan o ki, Filistin Yönetimi Başkanı artık Gazze Şeridi’ne bir daha dönemeyeceğine inanıyor.
Hamas’ın kazandığı zaferle kahrolan sadece Abbas değil.
Savunma Bakanlığı’ndan istifa eden Avigdor Lieberman da İsrail’in Hamas’a karşı büyük bir hezimet yaşadığını düşünüyor.
Lierberman, geçenlerde yaptığı bir açıklamada bu kanaatini açıkça dile getirerek, “Gazze Şeridi’nde yaşadığımız utancı sağanak yağmurlar dahi temizleyemez” dedi.
İsrail’in kuzeyde, Lübnan sınırında başlattığı tünel arama operasyonu da muhtemelen güneyde yaşadığı hezimeti unutturma ve dikkatleri farklı bir yöne çekme çabasından başka bir şey değil.
Bu arada, Batı Yaka’daki direniş farklı bir boyut kazanmaya, hem işgal güçlerine ve hem de işgalcilerle işbirliği yapan Abbas’a açıkça meydan okumaya başladı.
İşgal güçleri Selfit kenti yakınlarındaki Barkan sanayi bölgesinde Ekim ayında gerçekleştirilen ateş açma eyleminin faili olduğunu düşündüğü Eşref Nealive’yi hâlâ yakalayamadı.
Nealive, direniş yanlısı Filistinliler’in gözünde çoktan kahramanlaştı.
Üzerine bir de önceki gece Ramallah yakınlarında gerçekleştirilen eylem geldi.
İsrailli askeri yetkililer şimdi her iki eylemin de Filistinli gençlere ilham vermesinden korkuyor.