Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) Merkez Konseyi, Mahmud Abbas başkanlığında Ramallah’ta yapılan toplantıda, Tel Aviv yönetimi Filistin devletini tanıyana kadar İsrail’i tanıma kararının askıya alınmasını istedi.
Bir diğer tavsiye de Filistin Yönetimi’ne bağlı güvenlik birimlerinin Batı Yaka’da işgal güçleriyle yaptığı güvenlik işbirliğiyle ilgili.
Toplantıda, İsrail ile Filistin Yönetimi arasındaki güvenlik koordinasyonunun tüm biçimlerinin ve ekonomik ilişkilerin de durdurulması talep edildi.
Sonuç bildirgesinde, imzalanan uzlaşı anlaşmalarının hayata geçirilmemesinden tamamen Hamas’ın sorumlu olduğu ifade edildi.
Abbas, toplantının açılış konuşmasında Hamas’ı hedef alarak Gazze Şeridi’ne yönelik ciddi yaptırım kararları alacaklarını söylemişti.
FKÖ Merkez Konseyi’nin işgal altındaki Ramallah’ta gerçekleştirilen toplantısı, Filistinli birçok grup ve bağımsız isimler tarafından boykot edildi.
Hamas, İslami Cihad, Filistin Halk Kurtuluş Cephesi (FHKC), Demokratik Cephe ve Ulusal Girişim Hareketi ile Gazze Şeridi’ndeki küçük gruplar toplantıya katılmadı.
FKÖ Merkez Konseyi’nin kararlarının uygulanabilmesi için Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas’ın onayı gerekiyor.
Dolayısıyla İsrail açısından endişe edilecek bir durum söz konusu değil.
Yani işgal rejimini tanımama ve güvenlik koordinasyonuna son verme yönünde alınan tavsiye kararları uygulanmayacak.
Özetle söylemek gerekirse, Abbas’ın ucuz numaralarından ve daha önce benzerlerini gördüğümüz manevralarından biriyle daha karşı karşıyayız.
Daha birkaç ay önce, Mayıs ayında Filistin Ulusal Konseyi güvenlik koordinasyonuna son verme ve Oslo Anlaşması’ndan çekilme kararı almıştı.
O günden bu yana söz konusu kararlardan hiçbiri uygulanmadı.
Tam tersine, işgal güçleriyle işbirliği ve güvenlik koordinasyonu tüm hızıyla devam etti.
Merkez Konseyi’nin son kararlarının da Filistin Ulusal Konseyi’nin önceki kararlarından bir farkı yok.
Varlık sebebi Batı Yaka’da işgal rejiminin çıkarlarını korumak, direnişi bastırmak ve herhangi bir intifâdaya izin vermemek olan Filistin Yönetimi’nin bu kararları uygulaması neredeyse imkânsız.
Her şeyden önce Abbas’ın ve adamlarının İsrail’in kendilerine sunduğu VIP hizmetlerinden vazgeçmeleri gerekiyor.
İsrail’in izniyle uçağına atlayıp o ülke senin bu ülke benim gezen Abbas, işgal rejiminin Yasir Arafat’ı Ramallah’taki karargâhına hapsedip nasıl tasfiye ettiğini herkesten iyi bilir.
FKÖ Merkez Konseyi’nin İsrail’i tanıma ve güvenlik koordinasyonuna son verme kararları daha çok Gazze’ye yönelik yaptırımları ağırlaştırma kararını perdelemeyi amaçlıyor.
Çünkü Abbas’ın en büyük derdi, Filistinli direniş gruplarının silahlarına el koyup Gazze Şeridi’ni tümüyle kendi kontrolü altına alabilmek.
Bu arada, Netanyahu’nun Umman sürprizi ile İsrail Kültür ve Spor Bakanı Miri Regev’in Birleşik Arap Emirlikleri şovuna değinmeden geçmek olmaz.
İsrail Başbakanı’nın Maskat ziyareti, Filistin davasını tasfiye etmeye yönelik “Yüzyılın Anlaşması” projesinin devam ettiğinin göstergesi.
Anlaşılan o ki, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın konumunun Kaşıkçı cinayetiyle sarsılmasının ardından oluşan boşluğu doldurmak için Umman devrede.
Regev’in BAE Judo Federasyonu Başkanı’yla el ele verdiği romantik görüntü, İsrailli sporcunun altın madalya kazanmasıyla İsrail milli marşı okunurken sevinç gözyaşları dökmesi ve Abu Dhabi’deki Şeyh Zayed Camii’ni ziyareti de Körfez ülkeleri rejimlerinin İsrail aşkını yansıtıyor.