Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Yaser Arafat’ın 13’üncü ölüm yıldönümü münasebetiyle önceki gün Gazze’nin Es-Seraya Meydanı’nda düzenlenen etkinliğe katılanlara önceden kaydedilmiş konuşmasıyla hitap etti.
Uzlaşı yolunda yürümeye devam ettiklerini ve uzlaşının tümüyle uygulanması halinde Gazze halkının sıkıntılarının hafifleyeceğini belirten Abbas, yolun sonunda ulaşmak istedikleri hedefi şu şekilde özetledi:
“Tek bir yönetim, tek bir hukuk ve tek bir meşru silah.”
Filistin’deki gelişmeleri yakından takip edenler için Abbas’ın bu sözünün ne anlama geldiği gayet açık.
Fakat biz yine de bu sözü biraz daha açalım ki muhtevası daha iyi anlaşılabilsin.
Hatta şöyle yapalım; Filistin Devlet Başkanı’nın ne demek istediğini bırakalım Abbas’ın kendi adamı izah etsin.
Filistin Polisi Genel Müdürü General Hazım Ataullah, geçenlerde gazetecilere yaptığı ve Reuters tarafından aktarılan açıklamalarında, İsrail’le yürüttükleri ve Temmuz ayında kısmen askıya alınan güvenlik koordinasyonunun yeniden eski haline döndüğünü söyledi.
Batı Yaka ve Gazze Şeridi’nde yönetimin tek, hukukun tek ve silahın tek olması gerektiğini belirten Ataullah, Filistin direnişinin elindeki silah ve mühimmata işaret ederek, “O kadar füze, silah ve diğer şeyler arasında güvenliği nasıl sağlayabiliriz? Bu mümkün değil” dedi.
Uzlaşının tümüyle uygulanabilmesi ve hükümetin Gazze Şeridi’nde görevini yapabilmesi için Hamas’ın askeri kanadı İzzeddin El-Kassam Tugayları’nın silahlarını teslim etmesi gerektiğini öne sürdü.
Hamas ve Fetih arasındaki uzlaşının en önemli dosyası güvenlik.
Abbas, Batı Yaka’da olduğu gibi Gazze Şeridi’nde de güvenliğin tamamen kendisine yakın Fetih üyelerinin elinde olmasını ve Filistinli grupların elindeki silahların toplanmasını istiyor.
Yaptırımlarını kaldırmayı bu şarta bağlıyor.
Hamas ise bölünmüşlük yıllarında işe alınan ve yaklaşık on yıldır görev yapan güvenlik görevlilerinin işten çıkarılmalarına karşı çıkıyor.
Dosya şu an memurlar sorununu çözecek komitede.
Fakat kapıların devir teslimi sırasında yaşananlar Hamas’ın talebinin Abbas tarafından kesinlikle kabul edilmeyeceğine işaret ediyor.
Kahire’de imzalanan anlaşma gereği 1 Kasım’da Gazze Şeridi kapılarının Rami El-Hamdallah hükümetine devredilmesi için tören düzenlendi.
O gün Rafah Kapısı’nda yaşananlar utanç vericiydi.
Hükümet yetkilileri, Hamas tarafından işe alınan memurların hepsi dışarı çıkmadan tören için içeriye girmeyeceklerini açıkladılar.
Bölünmüşlük yılları boyunca kapıda görev yapan memurlar törende yoktu.
Adı devir teslim töreni olsa da gerçekte yaşanan sanki işgalci bir güçten kapının geri alınması gibiydi.
Musa Ebu Merzuk başta olmak üzere bazı Hamas liderleri Rafah Kapısı’nda yaşananlara tepki gösterdi.
21 Kasım’da Kahire’de Filistinli tüm grupların katılacağı yeni bir görüşme turu başlayacak.
Tarafların ikisi de uzlaşının başarılı olmasını istediğini söylüyor fakat uzlaşıdan anladıkları arasında derin bir uçurum var.
Hamas, Gazze Şeridi’nde Fetih’e özgürce siyasi faaliyette bulunma imkânı tanırken, Batı Yaka’da adeta Hamas üyelerinin nefes almasına dahi izin verilmiyor.
Daha geçenlerde Abbas’a bağlı güvenlik güçleri, işgal zindanlarından çıkan bir esiri karşılamaya giden konvoya baskın düzenleyerek Hamas bayraklarına el koydu.
Filistinli bir esirin özgürlüğe kavuşmasının sevincini yaşamak için araçlarıyla konvoya katılanlardan bazıları darp edildi ve gözaltına alındı.
Kısacası, Hamas liderlerinin hayalini kurdukları türden bir uzlaşı pek mümkün görünmüyor.