AB yolunda Türkiye’nin psikolojisi

Abone Ol

Sanki çok faydalı işler yapıyorlarmış gibi bir de yıllardır ergen kız gibi “Alsak mı, almasak mı” tribindeler.

Son günlerde yoğunlaşan Avrupa Birliği ile olan müzakere muhabbetini hepiniz biliyorsunuz. Bizimle olan ilişkilerini dondurma kararı almışlar. Aman ne de üzüldük ki sormayın!

Sayın Cumhurbaşkanı ne de güzel resti çekti ama? Hoşumuza gitti mi, tabii gitti. Ama istenilen hazzı vermedi. Çünkü bu rest bize çok gecikmiş bir rest gibi geldi sanki. (Yaklaşık 53 yıl kadar) Ama olsun. İnşallah şunlardan ömür boyu kurtuluruz da rahatlar içimiz. Zararın neresinden dönersen kârdır sonuçta. Tutunacak dalmış gibi elimizi uzattıkça uzattık yıllardır beş para etmez zalimlere. Şimdi kendi dalımızı oluşturma zamanı!

Ben çok uyuz oluyorum şu Avrupa Birliği’ne. Sanki çok faydalı işler yapıyorlarmış gibi bir de yıllardır ergen kız gibi “Alsak mı, almasak mı” tribindeler. Ne güzel demişti Hocam zamanında “Siz o kıvamda değilsiniz, anca biz girmeye ya da girmemeye karar veririz!” diye. Bilakis şimdi de öyle oldu, çok şükür. Halkımız bütünüyle Avrupa Birliği noktasında ortak bir duruş sergileyebilir duruma gelmiş bulunmakta. Çünkü zamanından beri AB’ye girme yolunda o kadar ödün verdiler ki bıkkın bir şekilde soğuk ve öfkeli davranıyorlar. Hatta çıkalım dışarı, sokakta, metroda, otobüste kime sorarsan sor Avrupa Birliği’ne ve Avrupa Birliği benzeri devletlere kin kusacaktırlar. Çok güzel. O zaman artık hareket vakti. Gelin Avrupa kokan her şeyi boykot edelim!

Ne dersiniz? Mesela bir model oluşturalım kendimizce ve buna Türk modeli diyelim. Türk çocukları böyledir, gençleri böyledir, yaşlıları böyledir, diyebileceğimiz -geçmişe de dayanarak- ortak bir kültür oluşturalım. Şu an dışarıdan baktığınızda bu Türk genci modeli diyebileceğiniz bir model var mı mesela? Yok. Üst baş… Kullanılan dil üslup… Dinlenilen müzikler… Okunan kitaplar… Hatta yenilen yemekler… Komple Avrupa’dan gelme ya da esinlenme.

Üzücü değil mi? Bir Japonya gibi yazdığımız alfabenin bizim olmaması, Hintliler gibi yerel kıyafetlerimiz olmaması… İran, Mısır, hatta sevmesem de İngiltere (krallık) gibi kültürlerimizin olmaması… Çok üzücü, medeniyeti-kültürü onlara öğreten milletin bizim milletimiz olduğu halde şu an herhangi bir kültüre/medeniyete bağlı kalamamak… Ülkenin Doğusunun ayrı Batısının ayrı takınması…

Neyse. Boykot etme ve model oluşturma noktasında ciddiyim. Gelin toplanalım, (fazla da değil he, 15-20 kişi bile yeter) girelim lokantalara, marketlere, kafelere, mağazalara vs vs. tepkimizi koyalım. Amaç kavga çıkarmak falan değil. Gayet sakin ve edepli bir şekilde… Uyan uyar… Hatta bu fikre destek çıkacak dernekler, vakıflar, kurumlar bile çıkacaktır. Pankartlar açalım, yazılar yazalım, her gittiğimiz yerde bu konuyu açalım, bununla ilgili etkinlikler düzenleyelim. Düzeltebildiğimiz kadar düzeltelim algıları. Kim engel ki?

Yoksa siz çoktan AB’ye girdiniz mi?