İsrail ordusunun Gazze Şeridi’nde işlemeye devam ettiği katliamlar, savaşı sona erdirme çabaları, Netanyahu’nun ABD Kongresi’nde yaptığı konuşmanın baştan sona coşkuyla alkışlanması, Paris Olimpiyatları’nın açılış töreninde sahnelenen iğrençlikler ve İsrail-Hizbullah gerginliği derken gündem hayli yoğun.
Ancak tüm bu yoğunluk arasında bölge gündeminde kendine yer bulan bir başka tartışma söz konusu.
Arap sokağında son günlerde 50 bin Pakistanlının akıbeti konuşuluyor.
Tartışmayı tetikleyen Pakistan Din İşleri ve İnançlar Arası Uyum Bakanı Chaudhry Salik Hussain’in “Aşura merasimleri için Irak’ı ziyaret eden 50 bin Pakistanlının ülkelerine geri dönmediklerine” dair açıklaması oldu.
Ortadan kaybolan ve nerede oldukları bilinmeyen üç beş kişi olsa kimsenin umurunda olmaz ama Kerbela’ya türbe ziyaretine gittikten sonra kendilerinden haber alınamayan tam 50 bin kişiden bahsediliyor.
Bu insanlar buhar olup uçmadıklarına göre şu an bir yerlerde olmalılar.
Bir iddiaya göre o Pakistanlılar hâlen Irak’ta izinsiz çalışıyorlar.
Irak Çalışma Bakanı ve Sosyal İşler Bakanı Ahmed el-Esedi, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “kaçak işçi sayısının artmasından duyduğu endişeyi” dile getirerek Pakistanlı turistlerin ülkelerine dönmedikleri iddiasının araştırılıp haklarında yasal işlem başlatılacağını söyledi.
Bir başka iddia ise 50 bin Pakistanlı Şii’nin İran tarafından eğitilip Suriye başta olmak üzere çatışma bölgelerinde “milis gücü” olarak kullanıldığı yönünde.
Binlerce Pakistanlının “Suriye’nin kuzeyinde demografiyi değiştirmek amacıyla” Halep başta olmak üzere Türkiye sınırına yakın bölgelere yerleştirildikleri öne sürülüyor.
İran’ın çeşitli ülkelerdeki Şiileri eğitip donatarak çıkarlarını korumak ve yayılmacı politikalarını hayata geçirmek için savaş alanlarına gönderdiği herkesin bildiği bir gerçek.
Son yıllarda çok sayıda İranlı, Afgan ve Pakistanlı Şii’nin Suriye vatandaşı yapıldığı ve ölüm korkusuyla ülkeden kaçan insanların evlerine yerleştirildiği de sır değil.
İran ayrıca Irak üzerindeki nüfuzu sayesinde Bağdat’ı “operasyon üssü” gibi kullanmaya başladı.
Iraklı yetkililer soruşturma başlatıldığını açıklasalar da konu muhtemelen bir süre sonra gündemden düşecek ve belki çoktan kendilerine yeni kimlikler verilen 50 bin Pakistanlının nereye gittiğini hiçbir zaman öğrenemeyeceğiz.
Binlerce vatandaşının İran tarafından eğitilip milis gücü olarak kullanılması Pakistan için ciddi bir millî güvenlik sorunu.
İslamabad’ın böyle bir soruna sessiz kalması beklenemez.
Meselenin hassasiyeti ve ortadan kaybolan binlerce Pakistanlıyla ilgili iddiaların sosyal medyada büyük yankı uyandırması üzerine konuyu ilk gündeme getiren Pakistanlı Bakan, yeni bir açıklama yaparak sözlerinin çarpıtıldığını öne sürdü.
Bakan, 50 bin rakamının bir yılda değil “birkaç yılda” oluştuğunu ve söz konusu kişilerin “ortadan kaybolmadıklarını”, bilakis “Irak’a gidip geri gelmediklerini” belirtti.
Tepkiler üzerine yapıldığı anlaşılan ikinci açıklama gerçeği değiştirmiyor.
Birkaç yılda gerçekleşmiş de olsa ortada Irak’a gittikten sonra Pakistan’a geri dönmeyen, hâlihazırda Irak’ta kaçak işçi olarak çalıştıkları söylenen ancak gerçekte nerede oldukları bilinmeyen 50 bin kişi var.