Ülkemizin ve milletimizin üzerinden bir silindir gibi geçip gitmişti 28 Şubat süreci… Kendisi geçip gitti ama hâlâ etkisi, geride bıraktığı acılar, yüreklerde bıraktığı yangınlar geçmedi. Nasıl geçsin ki? O süreçte insanların umutlarını, hayallerini, hayatlarını çaldılar insanlıktan nasibini almamış mahluklar!..
Kimler zarar görmedi, kimlerin hayalleri yıkılmadı, kimlere hayat zindan edilmedi ki!..
Hayatının baharında hayatın bütün zevklerini elinin tersiyle itmiş, gece gündüz çalışmış, hayaller kurmuş, sıcak yatağa hasret masanın başında uyumuş ama sonunda hayalini kurduğu üniversiteyi ve bölümü kazanmış gencecik kızlar!..
Büyük umutlarla, ideallerle geldiği üniversitenin kapısında insan olduğuna bin şahit gereken şahsiyetsizlerin “Hop!.. Sen buraya bu şekilde giremezsin!” höykürmesiyle karşılaşıyordu. “Neden giremiyorum?” sorusuna ise tersine evrim geçirmeye başlamış, köhnemiş zihniyetin aşağılık mahlûklarından, “Başında örtün var. Burası çağdaş, laik, Atatürkçü bir kurum!..” cevabını alıyordu.
Ya da üniversitenin ilk yıllarını sorunsuz geçmiş, 2, 3 veya 4. sınıfa kadar başörtülü okumuş olanlar, bir anda “Ülke için tehlikeli, gerici, yobaz” ilan ediliyor ve okumak istiyorlarsa başlarını açmaları gerektiği söyleniyordu. Derslerden polis zoruyla çıkarılıyorlar, yerlerde sürükleniyorlar, darp ediliyorlardı.
Sadece üniversitelerde değil, hayatın her alanında zulüm almış başını gidiyordu. Başörtülüler, dindar insanlar; memuriyetten atılıyor, hayattan tecrit ediliyor, her yerde suçlu muamelesi görüyorlardı.
Ne günlerdi, ne günlerdi; Rabbim, bir daha bu millete o günleri yaşatmasın!..
Sözü asıl getirmek istediğim nokta ise şurası: Başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere AK Parti hükümetlerinden Allah razı olsun; ülkemizi bu büyük sorunların içinden çıkardılar, o günlerde hayalini bile kuramadığımız -çünkü hayallerimizi bile çalmıştı o sürecin bekçisi olan yavşaklar- bir ortam sundular bize. O dönemde memuriyetten atılanlar, işine döndü ve hakları iade edildi; üniversiteden atılmış olanlar, tekrar okuluna dönüp okuldan mezun olma şansına kavuştu.
Şimdi Reisimizden ve AK Parti hükûmetinden son bir beklentimiz daha var: Yapmış oldukları bu güzel hizmetleri nihayete erdirmeleri… Nasıl mı olacak? Daha sonra imkân verilip üniversiteyi bitirmeleri sağlanmış olan bu insanların o dönemde uğramış oldukları haksızlıklar telafi edilerek… Evet, okullarını bitirmeleri sağlandı, fakat uğradıkları haksızlıklar telafi edilmiş olmadı. O dönem şartlarında okullarını bitirseler çok rahat devlet kademelerinde işe başlayıp şimdiye kadar neredeyse emekli olacaklardı. Şimdi bu insanlara pozitif ayrımcılık yapılarak isteyenlerin kendi alanlarında devlet kademesinde işe başlamaları sağlanmalıdır. Aynı şekilde imkânları elvermediği için hakkını kullanıp okulunu tamamlayamamış kişilere de devlet desteği sağlanarak okulu bitirmeleri sağlanmalıdır. O dönemin mağdurlarına devlet, tazminat ödemelidir. Çünkü o dönemde devlet adına hareket eden birileri yüzünden bu insanlar mağdur olmuş, hakları elinden alınmış, maddi ve manevi zararlara uğramışlardır.
Bu talebi kabul edilemez veya anormal bulanlar olursa onlara cevabım şudur: Haksız yere mahkûm olan kişilere devlet tazminat ödemiyor mu? Ödüyor!.. En son Balyoz ve Ergenekon mağdurları örnektir… Bu insanların mağduriyeti onlardan hiç de az değildir!.. Bu insanlar için yapılacaklar, bir lütuf olmayacak, tam aksine geç kalınmış haklarının kısmen iadesi olacaktır!.. Kısmen diyorum çünkü geçen yıllar, çalınan hayaller ve hayatlar yerine gelmeyecektir.
Reis, 28 Şubat sürecinin yüreklerde bırakmış olduğu yangını söndüreceğine ve birilerinin devlet adına mağdur ettiği bu insanların mağduriyetini de gidereceğine inanıyoruz. Artık onlara da sıra gelmiştir!..
Yaptıkların, yapacaklarının teminatıdır!.. Allah, sana hayırlı, uzun ömür versin!..