28 ŞUBAT SÜRECİ, ‘’Bin yıl devam edecek.’’ denen o darbe süreci… Bu süreçte gözlerinin yaşına bakılmadan insanların hayatı söndürüldü!.. Başörtülü kızlar üniversitelerden; subaylar, eşleri başörtülü olduğu için ordudan atıldı. Kur’an kursları, imam hatipler kapatıldı; Kur’an öğrenmek yasaklandı. Müslümanlara cadı avı başlatıldı. Erbakan Hoca’nın başbakan olduğu hükûmet, ‘’medya-iş dünyası-asker’’ marifetiyle düşürüldü.
28 Şubat sürecinde üniversitelere başörtülüler alınmazken Fethullah Gülen, ‘’Başörtüsü füruattır.’’ diyor, camianın tüm kızlarına başlarını açmaları salık veriliyordu. Başını açmayanlar, devlet tarafından okullarından atıldığı gibi bunların da ev ve yurtlarından atılıyordu.
Başörtüsü yasaklanıyor, Hizmet (!) hareketinin gıkı çıkmıyor; Kur’an kursları kapatılıyor, kıllarını kıpırdatmıyorlar; imam hatiplerin orta kısımları kapatılıp imam hatipler işlevsiz hâle getiriliyor, bunlar içten içe seviniyordu. Çünkü imam hatiplere gidemeyen öğrenciler, bunların şefkatli(!) kollarına atılmaya mecbur kalacaktı. 28 Şubat süreci, tüm Müslümanlar üzerinden bir silindir gibi geçmişken Fethullah Gülen’in başında bulunduğu Hizmet (!) Hareketi, zarar görmeyi bırakın, süreçten muazzam bir şekilde kârlı çık/arıl/mışlardı.
Erbakan Hükûmeti; o malum MGK’da darbecilerden gelen Fethullah Gülen’in tutuklanma talebini reddedip onu korurken o, ‘’Beceremediniz, artık bırakın.’’ diyordu. 28 Şubat sürecinde asker, medya ve iş dünyasının kurmuş olduğu cuntaya verdiği fetvalarla destek oluyordu. Çıktığı televizyon kanalında ‘’Asker daha demokrat…’’ diyebiliyordu. Yine katıldığı bir televizyon programında, hükûmeti devirmeye yönelik MGK kararları için ‘’İslami usullere göre değerlendirildiğinde bu bir içtihattır. İsabet ettirirlerse iki, hata yaparlarsa bir sevap alırlar.’’ diyordu.
O sürecin mimarlarından olan Çevik Bir’e yazdığı bir mektup var ki evlere şenlik… Mektuptaki ifadeleri görünce insan, Çevik Bir’i Müslümanlara kan kusturan darbeci değil de allame-i cihan sanıyor… Çevik Bir’e Hizmet (!) okullarıyla ilgili, ‘’Devletimiz, zaten kendisinin olan bu okulları dilediği zaman devralabilir. Kaldı ki, bu okullar zaten devletimizin olduğu için böyle bir devirden söz etmek bile abestir.’’ diyordu. Şimdi dershaneleri için hükûmeti devirmeye çalışıyorlar. O zamanki darbecilere gösterdiği tevazuya bakın; bir de şimdi devleti yönetenlere karşı kullandığı dile, sövgülere, beddualara…
17-25 Aralık ihanetinden sonraki süreci ‘’28 Şubat’tan beter!’’ diye nitelendirmeleri çok yerindedir. Tabii ki bu süreç, onlar için 28 Şubat’tan beterdir. İpliklerinin pazara çıktığı şimdiki süreçle 28 Şubat süreci hiç aynı olur mu? 28 Şubat süreci; Hizmet(!) camiası dışındaki Müslümanlar için KAYPAK, onlar için BALLI KAYMAK bir zemin ve zamandı. Ama artık HİZMET’in nasıl HEZİMET’e dönüştüğü ayan beyan ortaya çıkmıştır. HİMMETİ bu ülke insanından alıp HİZMETİ terör devleti İsrail’e ve anavatanları ABD’ye yapanlara bu millet artık prim vermeyecektir.