Küreselleşme her başlıkta hayatımızı şekillendirirken sinemanın etkilenmemesini bekleyemeyiz sanırım. Hatta belki en çok etkileyen ve etkilenen alanlardan biri olsa gerek.
Sinemada küreselleşme etkisini her açıdan hissediyoruz. Öncelikle endüstriyel olarak üretim yöntemleri ve elbette ortaya çıkan ürünler birbirine benziyor. Diğer taraftan, konvansiyonel sinemadan uzak alanda da (bağımsız sinema ya da festival sineması) benzeşme hızlanıyor. Dünyanın her bir yanında sinemacılar birbirine benzer ürünler ortaya koyuyor.
Direnme noktası açısından bağımsız sinemanın özgünlüğünü nispeten koruduğunu söyleyebiliriz. Endüstriyel sinemanın ise özgünlük barındırması mümkün değil. Diğer taraftan endüstriyel sinemanın Hollywood’un başı çektiği sektörlere benzemesi mümkün de değil! İçinden çıkılmaz bir paradoks var.
Paradoksun merkezinde para duruyor. Endüstriyi şekillendiren şey elbette kapital. Zira önemli olan üretimin ticari yanı. Hal böyle olunca Hollywood başta olmak üzere bazı birkaç ülke sinema sektörüne yaklaşmamız mümkün değil. Özellikle dövizdeki kur farkından türü artık bir Balkan ülkesinin sinema filmi bütçesine bile yaklaşamaz hale geldik.
Bu bir sorun ise (ki öyle) çözümü yok maalesef. Dizi sektöründeki ihracat gelişmesi sinema endüstrisini de ayakta tutuyor. Fekat genel manada büyük ülke sinema sektörleriyle ülkemiz sinema sektörünün yarışması pek mümkün değil.
Dünyanın hemen her ülkesi için Hollywood ile yarışmak aynı şey demek. Devasa bir sektör söz konusu. Yarışmak da imkânsız.
Birkaç veri ile manzarayı ortaya koyalım.
2019’da vizona giren Avengers: Endgame (Yenilmezler: Oyunsonu) filmi dünya çapında 2 milyar 797 milyon 800 bin 564 dolar hasılat yaptı. Tekrar yazmak istemiyorum. TL karşılığını hesaplarken de zorlanıyorum. 17 milyar lira kadar bir meblağ söz konusu. Sadece bir filmin hasılatından bahsediyoruz. Ve evet bu film Avatar’ı geçerek tüm zamanların en hasılat elde eden filmi oldu.
Avengers’ı bir kenara koyup başka örneklere bakalım…
2019’da Aslan Kral 1 milyar 656 milyon dolar hasılat elde etti. Frozen II ise 1 milyar 370 milyon doları geçti. Örümcek Adam, Kaptan Marvel, Oyuncak Hikâyesi 4, Joker, Alaaddin ve Yıldız Savaşları da geçtiğimiz sene 1 milyar dolar hasılat barajını aşan yapımlar.
ABD’de 2019’da en çok izlenen ilk 25 filmin hasılatı 20 milyar dolar civarı. Bütün bir sektör hasılatı düşünülünce yüzlerce milyar dolardan söz edilebilir. Bu seviyede hasılatı sağlamak için filmlere harcanan paralar da devasa boyutta tabii ki. Sadece Avengers’ın bütçesi 350 milyon dolar.
İşte bu ahval ve şerait içinde sektörel olarak sinema yarışında yer almamız elbette mümkün değil.
Peki, yarışmamız mı gerekiyor?
Yarışmaktan kasıt boy ölçüşmek değil. En azından benim için öyle değil. Benim açından mühim olan içerik üretmek. Avengers üretmek zorunda değiliz. Ancak biz de bilim kurgu yapmalıyız. Senede 1000 film yapmak zorunda değiliz ama çok üretmeliyiz. Sadece sinema perdesine üretmek zorunda değiliz. Dijital platformlar ve internetin kendisi de izleyiciye ulaşmak ve içerik sunmak için yeni seçenekler.
Avengers yaparak Hollywood ile yarışılamayacağına göre boy gösterilebilecek alanlara yatırım yapılmalı.
İnternete dizi üretmek bu açıdan önemli bir alternatif. Aynı şekilde yeni platformlarda gösterilecek ve sinema perdesine çıkma şartı olmayacak film üretimleri de mümkün.
Nihayetinde her birinin temelinde maddi şart yatıyor. Ve dönüp dolaşıp destek ve sponsorluk müesseselerine geliyoruz. Türkiye’de destek sistemleri çeşitlenmedikçe, sponsorluk kurumsallaşmadıkça arzu edilen gelişimi yaşamamız zor.
Bakın 2019’da Türkiye’de sinema salonuna giden kişilerin sayısı azaldı. 2020’de de durumun çok farklı olacağını zannetmiyorum. Geç olmadan önlem alınmalı. Hem üretici, hem izleyici, hem de destekleyici açısından orta ve uzun vadeli planlar hazırlanıp ivedi uygulamaya konulmalı.