2050’de dünya nüfusunu kontrol etme oyunları

Abone Ol

Birleşmiş Milletler (BM) tarafından hazırlanan “Dünya Nüfus Beklentisi” başlıklı rapora göre, şu an yaklaşık 7,7 milyar olan dünya nüfusu 2050 yılında iki milyar artarak 9,7 milyara yükselecek. Raporu hazırlayan uzmanlar ayrıca, olağanüstü olaylar olmaması durumunda dünya nüfusunun içinde bulunduğumuz yüzyılın sonunda 11 milyar olacağı öngörüsünde bulunuyor. Nüfusun bu denli hızlı artışının bir sebebi dünya çapında ortalama insan ömrünün uzaması.

Bu cümleler ne kadar basit geliyor değil mi hepimize. Ama bu ülkelere bakınca işin rengi biraz daha değişiyor. Peki, hangi ülkeler bunlar? Hindistan, Nijerya, Pakistan, Etiyopya, Tanzanya, Endonezya, Mısır, Amerika Birleşik Devletleri ve Kongo olarak sıralanıyor. Bu ülkelerden hepsinde ciddi güvenlik sıkıntıları, terör grupları ve sınır çatışmaları devam ediyor. Özellikle Hindistan ve Pakistan arasında Özerk Keşmir bölgesi nedeniyle çatışma pozisyonuna gelinmiş durumda.

Aslında olay 70’lerin sonunda başlamıştı, özellikle İslam ülkelerine yönelik iç karışıklar ve terör olayları arttırıldı. Ülkeler iç çatışmalar nedeniyle bir türlü istenen seviyede gelişemediler, gelişmiş ülkelerden silah alarak neredeyse ekonomilerinin büyük kısmını bu ülkelere aktardılar. Karşılığında savaş, kan gözyaşı ve nüfus kontrolü aldılar. Batı bir taşla binlerce kuş vurdu. Silah satıp para kazandı. İlaç sattı. Sözde teknoloji sattı. Değerli madenlerin transferini gerçekleştirdi. Kazandı, kazandıkça el altından el üstünden satmaya, hibe etmeye devam etti. Buna karşılık tüm zenginliği kendi topraklarına taşıdı.

Artık mızrak çuvala sığmadığı için yeni planlar peşinde koşmaya başladılar. Hedef 2050 ve 2100 de kendilerince kontrollü bir dünya. 2050 hedefi, 9,8 milyardan 9.7 milyara revize edilirken, 2100 hedefi 11 milyar olarak planlanıyor. Yani hedef tam olarak şu olacak: Nüfusu sıkıntı olarak görülen ülkeleri çatıştırmak, bazı biyolojik saldırılarla salgın hastalıklar yoluyla nüfusu kontrol altına, terör saldırıları yoluyla nüfusu azaltmak, gıda güvenliğini tehlikeye sokarak nüfusu azaltmak, ülkelerin üretimlerine saldırmak ve üretmelerini engellemek. Tabi bunları çoğaltmakta mümkün, burada pek bilinmeyen örnekleri verip eşeğin aklına karpuz kabuğu düşürmemek adına onları da yazmayalım. Lakin, problemin ciddi, saldırıların artacağını görmemek kör olmayı gerektirir.

Ülkemiz açısından çözüm, içte olabilecek her tür olayı gerekli istihbarati ve adli yollarla engellemek, geleceğe yönelik planlamanın daha doğru şekilde yapılmasını sağlamak, su ve gıda güvenliği ve üretiminin ihtiyacın üzerine çıkarmak ve tabii ki caydırıcı şekilde yerli ve milli silahlarla orduyu donatmak.

Konu üzerinde çalışmayı gerektiriyor. 2050 ve 2100 projeksiyonu hazırlanmalı ve gerekli tedbirler alınmalı. Türkiye’nin gücü 2050, 2100 hatta 2200’ü görecek güç ve takattedir. Mühim olan bu çalışmaları yapmak ve geleceğe güvenle bakmak için sağlam adımlar atmaktır.

Selam ile efendim…