Yarın Merkez Bankası geçen yıl sonunda aldığı karar doğrultusunda 2020 nin ilk PPK (Para Politikası Kurulu) toplantısını gerçekleştirecek.
Bilindiği üzere bu yıla kadar banka bu toplantılarını aylık olarak yapmıyordu. Fakat bu yıldan itibaren kurul her ay toplanarak Merkez Bankasının uygulayacağı para politikalarının ilke ve stratejilerini belirleyerek faiz seviyelerini kamuoyuyla paylaşacaktır.
Piyasa mekanizmasının verimli çalışabilmesinde önemli bir yer tutan faizin durumuyla birlikte 2019 yılının son yarısında ciddi oranlarda düşen faiz seviyeleri bu yılda düşen bir seyir izlemeye devam edecek gibi görünmektedir.
Reel faizlerin minimum seviyelerde olduğu dünya da ülkemizdeki faiz seviyelerinin de hızla buralara yaklaşması piyasaları büyük oranda rahatlatmaya devam edecektir.
Bunun yanında % 11.84 ile 2019 yılı enflasyon oranının % 12 lik Merkez Bankası enflasyon beklentisinin altında kalması faizlerde ki düşüşün devam edeceğinin bir başka göstergesi olarak yorumlanabilir.
Elimizde olan tüm bu verilere baktığımızda her ay düzenli bir faiz indiriminin olacağını söylemek şimdiden mümkündür. Hatta yarın ki faiz indirimi tahminimde 100 ila 150 baz puan aralığında olacağı yönündedir.
Ama sadece faizlerin indirilmesi piyasanın canlanması için yeterli değildir. Bu yetersizliğin ülkelerin yaş ortalamasıyla da yakından ilgisi bulunmaktadır.
Şöyle ki Afrika kıtasının yaş ortalaması 19.4, Avrupa kıtasının ki ise 43 tür. Ülkemizin yaş ortalaması 31 civarında iken dünyanın en yaşlı ülkesi konumunda bulunan Japonya nın yaş ortalaması 47.3 tür.
Avrupa da faizlerin sıfırın altında yani negatif durumda olmasına rağmen ekonominin canlı bir hal alması sağlanamıyor. Aralarında oldukça büyük mesafe olmasına rağmen Japonya ekonomisi için de durum farklı değildir.
Her ikisinde de faizler negatif, ekonomiler dünyanın en iyi ekonomileri fakat ortalama yaş seviyesi de birbirine yakın olduğundan ekonomik aktivite arzu edilen canlılıkta değildir.
Bu durumunda tek sebebi nüfusun giderek yaşlanması ve ekonomik yapılanmada ki insan faktörünün güçlü bir şekilde ekonomik aktivitelere katılamayışıdır.
Son yıllarda ülkemizin de yaş ortalamasının giderek arttığını şahit oluyoruz ki bu durum faizlerin de yüksek olduğu bir ülke için gelecek adına çokta umutlu olmamamıza vesile oluyor.
Fakat şuanda Avrupa ve Japonya dan çok daha genç bir nüfusa sahip olmamızın yanına bir de faiz oranlarında ki ciddi düşüşü ekleyebilirsek piyasa ekonomisini canlandırabilmek adına olumlu çalışmalar ortaya koymuş olacağız.
Dışarıdan birçok etkenin etkili olduğu ekonomi biliminde aslında hiçbir sebep tek başına hareket etmemektedir.
Yani sebepler tıpkı bir zinciri oluşturan halkaların birbirini etkilediği gibi birbirinden etkilenmektedir.
Ekonomik realitelerden biriside bu olduğuna göre etrafımızda bulunan birçok ülkeye göre daha genç bir yaş ortalamasına sahip olmamızı yapıcı bir şekilde koordine ederek ekonomik desteklerle de desteklediğimiz zaman büyüme, istihdam ve sosyal refah konularında çok verimli bir yapı oluşturabileceğiz.
Yeter ki hastalığı ortaya doğru koyalım sonrasında teşhisi kesin bir şekilde belirtmenin ardından tedavi sürecini doğru yönetebilelim.