16 Nisan referandumu bitti; kimin “Evet”, kimin “Hayır” dediğinin bir önemi kalmadı ama hâlâ Evetçiler/Hayırcılar diye konuşuyorlar. Zannediyorlar ki “Evet” diyenler bir kamp “Hayır” diyenler bir kamp. Zannediyorlar ki “Hayır” diyenler bir ideolojiye sıkı sıkıya bağlı. Zannediyorlar ki “Evet” diyenler, onlar “Hayır” dediği için “Evet” dedi. Zannediyorlar ki “Hayır” diyenler onlar için bedava kitle.
“Hadi bir lider bulalım acilen, Selahattin Demirtaş olur, Abdullah Gül olur fark etmez tavuk sersemken kesilir, halledelim şu işi” diye deli telaşına tutulmuşlar. Köşelerinden lider tarif edenler bile var; “Kapsayıcı olsun, Batı’yla arası iyi olsun, AK Parti’den kaçacak İslamcıları toplasın, kaçmazlarsa ‘Tasfiye ediliyoruz’ diye yaygara yapar kaçırırız” diyorlar bir de…
Siyaset nedir, nasıl oy alınır ve nasıl iktidar olunur konularında en ufak bir fikirleri yok. Gerçekten yok… Değil iktidar olmak, muhalefetteki pozisyonlarını bile iç dinamiklerle değil dışarıdan gizemli ellerin itip kakmasıyla kazanmış fena halde savrulmaya müsait köksüz bir yapıları var.
Deniz Baykal’ın CHP’den gitmesi CHP’lilerin kararı mıydı? Hayır!
Yerine Kemal Kılıçdaroğlu’nun gelmesi CHP’lilerin kararı mıydı? Hayır!
Ekmeleddin İhsanoğlu’nun çatı daya olması CHP’lilerin kararı mıydı? Hayır!
Buna bezer onlarca sorunun cevabı; hep hayır. Anahtar soru şu aslında: “CHP’nin pozisyonları iç dinamiklerle mi belirleniyor?” Hayır! CHP için karar veren bir dış dinamik var. Kemal Kılıçdaroğlu’nun İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Adayı olduğu günden beri bu dış dinamik FETÖ. Eline sahte belgeler verdiler, parlattılar, “Gandi” dediler, kaset komplosunu kurdular, vesaire yani bir CHP organize ettiler. Şu anda hâlâ devam ediyorlar.
Referandumda “Hayır” oyu verenleri CHP seçmeni zannediyorlar ama diyorlar ki: Adayımız dışarıdan olsun.
2019 seçimlerinde dışarıdan aday getirecekler ve değil seçmeni CHP teşkilatlarını bile ikna edemeyecekler.
2019 seçimleri için yine hiçbir teklifleri ve vizyonları olmayacak. Bütün stratejilerini Erdoğan nefreti üzerine kuracaklar.
Evet/Hayır motivasyonunu yakalayabilmek için kutuplaşmanın ağababasını yapıp “Kutuplaşıyoruz” diye ağlayacaklar. Ne kadar gedikli Türkiye düşmanı gâvur varsa hepsiyle ittifak kuracaklar sonra “Biz Türkiye partisiyiz” diyecekler.
Akşam olacak, “Oy alamıyoruz çünkü siyaseti bilmiyoruz. Milleti ikna edemiyoruz çünkü daha kendimizi bile ikna ettiğimiz bir hayalimiz yok” demeyecekler; “Hile var” diyecekler. Böyleler, hep böyleydiler, yarın da böyle olacaklar…