Gündem

’15 Temmuz’un tekerrürüne izin vermeyeceğiz’

Abone Ol

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığınca Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen şehit yakınları ile iftar programında bir araya geldi.

Bugünün 27 Mayıs darbesinin 57. yıl dönümü olduğunu hatırlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: 

“Bu darbe sonunda Adnan Menderes ve arkadaşlarının idamı Türk siyasi tarihinin en yürek yaralayıcı hadiselerinden birisidir. Merhum Menderes’e ve arkadaşlarına Allah’tan rahmet diliyorum. Türkiye’nin darbeler dönemini artık bir daha açılmamak üzere kapattığını sandığımız bir dönemde yaşadığımız 15 Temmuz felaketi, milletimizin yüreğinde ve hafızasında derin izler bırakmıştır. Hani Mehmet Akif, ‘Tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar. Hiç ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi’ diyor ya; biz inşallah 15 Temmuz’dan ibret alacağız ve bir daha tekerrürüne de izin vermeyeceğiz. Sadece, 15 Temmuz’un değil 12 Eylül’ün, 28 Şubat’ın, 12 Mart’ın, 27 Mayıs’ın tekerrürüne de müsaade etmeyeceğiz. Bunun yolu milletimizin 7’den 70’e tüm fertleriyle değerlerine, haklarına, özgürlüklerine, geleceğine sahip çıkmasıdır. 15 Temmuz’un diğer tüm darbelerden ve darbe girişimlerinden farkı milletimizin işte bu iradeyi ortaya koymuş olmasıdır. Emin olunuz o gece verdiğimiz 249 şehidimizin hiçbirinin tek bir damla kanı, tek bir nefesi dahi boşa gitmemiştir. Aynı şekilde 2 bin 193 gazimizin hiçbirinin fedakarlığı heba olmamıştır. Bizim kültürümüzde şehitlik veya gazilik iki güzelden biri olarak ifade edilir. O gece iki güzelden hangisi olursa onu arzulayarak sokakları, meydanları dolduran milletimiz artık kendisine yönelik saldırılara sessiz ve tepkisiz kalmayacağını göstermiştir.”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Bugün Türkiye, terör örgütleriyle olan mücadelesini geçmişe göre çok daha kararlı bir şekilde veriyorsa bunda 15 Temmuz zaferinin çok büyük etkisi vardır. Bugün Cudi’de, Gabar’da, Tendürek’te, Bestler Deresi’nde eğer bu mücadeleyi kararlı bir şekilde veren askerimiz varsa, polisimiz varsa, güvenlik güçleri varsa biliniz ki işte bu, buradan geliyor. Hem devletimiz bu mücadeleyi sekteye uğratan hainlerden temizlemiştir, temizleniyor hem de güvenlik güçlerimiz arkalarında koskoca bir milletin olduğunu şüpheye yer bırakmayacak şekilde görmüşlerdir.” dedi.

“Cumhurbaşkanı olarak ben de yanınızdayım” 

Terör örgütlerinin kendilerini en güvende hissettikleri yerlerin tozunu attıran askerlerin, polislerin, korucularının “Delikanlım! İşaret aldığın gün atandan/Yürüyeceksin, millet yürüyecek arkandan/Sana selam getirdim Ulubatlı Hasan’dan/Elde sensin, dilde sen, gönüldesin, baştasın/Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın” hissiyatında olduğunu düşündüğünü anlatan Erdoğan, “15 Temmuz günü FETÖ mensuplarının üzerine bizimle birlikte tüm milletimiz yürümüştür. Bölücü terör örgütünün üzerine de orada bu mücadeleyi veren kahramanlarımızla birlikte tüm milletimiz yürüyor. Milletlerin tarihlerinde böyle diriliş, böyle şahlanış dönemleri her zaman ortaya çıkmaz. Türk milleti, yeni bir diriliş, yeni bir kuruluş, yeni bir yükseliş döneminin işaretini, 15 Temmuz direnişi ile vermiştir. Bize ve bizden sonra gelenlere düşen görev, bu fırsatı en iyi şekilde değerlendirmektir. İşte bu anlayışla şehitlerimizin manevi emanetlerinin ifadesi olan tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet ülküsüne sıkı sıkıya sahip çıkıyoruz.” diye konuştu.

Şehitlerin emanetleri olan, geride bıraktıkları yakınlarına sahip çıktıklarını ifade eden Erdoğan, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile diğer kuruluşların bu konuda her türlü çabayı gösterdiğini vurgulayarak, katılımcılara şöyle seslendi:

“Şehit yakınlarımızın ve gazilerimizin her türlü meselelerinde, Cumhurbaşkanı olarak ben de yanınızdayım. Şunu açık ve net söyleyeyim, belki haklarınız konusunda bazı eksikler, bazı aksamalar olabilir. Bunlardan dolayı da ben özellikle hükümetimiz adına sizlerden özür diliyorum. Fakat bu aksamalar, aksaklıklar için de Aile ve Sosyal Politikalar Bakanımız her zaman yanınızdadır, müracaatınızı oraya yaptığınız anda da bu aksaklıklar süratle giderilir. Bundan hiç endişeniz olmasın. Valiliklerimiz aynı şekilde. Hiçbirisi eğer bunu yerine getirmiyorsa, lütfen bizim de kapımızı çalın. Şehit yakınlığı ve gazilik unvanları başlı başına bir şeref, gurur kaynağıdır. Bunun karşılığı hiçbir maddi değerle, dünyevi paye ile ölçülemez. Bu unvanları taşıyan her bir kardeşimin temsil ettikleri kavramların önemine uygun bir vakar içinde hareket ettiklerini biliyorum. Bunun için de her birinize ayrı ayrı şükranlarımız sunuyorum.”