100. yıl coşkusu ve 85 milyon yürek

Abone Ol

Milletler; tarihlerinden elde ettikleri deneyimlerle geleceğe yürürler. Türk tarihi, 3 bin yıllık bir tarihtir. Türkler, Çinlilerle birlikte Asya’nın en eski, en kadim milletlerinden biridir. Göçebe hayatlarından dolayı yazılı ve kalıcı eserlerin bırakılmaması bu kadim milletin tarihsel geçmişine halel getirmez.

Türk tarihinde temel dönüm noktaları bulunmaktadır. 10. yüzyıldan önceki dönem, İslamiyet öncesi dönemdir ve bu dönem içerisinde Türkler göçebe hayatlarına ve müzmin rakipleriyle mücadeleye devam etmişlerdir.

Türk tarihinde İslamiyet’in kabul edilmesi önemli değişimlere zemin hazırlamıştır. Karahanlılar Dönemi’nde Türkler, devlet olarak İslam dinini tercih etmişler ve inanç, edebiyat, dil, alfabe gibi unsurlarda yeni bir konsept ortaya çıkmıştır.

Selçuklu ve Osmanlı devletlerinin yaklaşık 800 yıllık serüveni Türk tarihinin en muhteşem, en diri, en güçlü dönemlerini oluşturmuştur. Bu yıllar içerisinde Türkler dünyanın başat güçleri arasında yerini almış, özellikle İslam medeniyetinin öncüsü, koruyucusu ve temsilcisi olmuştur.

20. yüzyılın başında Türkler büyük bir kurtuluş mücadelesine girişmiş; Çanakkale ve Kurtuluş savaşlarını millet ve ümmet birlikteliği ile kazanmıştır. Osmanlı Devleti ile birlikte tüm çok uluslu imparatorluklar dağılmış ve yerlerine millî devletler kurulmuştur.

1923 yılında da Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştur. Türkiye Cumhuriyeti; Anadolu insanının tamamının emeği, katkısı, mücadelesi ve fedakârlığı ile kurulmuştur. Türkiye Cumhuriyeti’ni bir zümre, bir fırka, bir parti ya da sosyolojik bir grup kurmamıştır. Dolayısıyla cumhuriyet; Osmanlı Devleti’nin bakiyesidir ve Osmanlı ile savaşılarak da kurulmamıştır.

Cumhuriyeti kuran lider Mustafa Kemal ve silah arkadaşları Osmanlı subayıdır ve Osmanlı ordusu, en zor zamanlarında sorumluluk alacak nitelikli subaylar yetiştirmiştir. Bu subaylar Osmanlı askerî birikiminin, Türk mücadele geleneğinin birer nişanesidir.

Bu ülkenin asıl sahibi 85 milyondur

Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yaşı büyük heyecanlarla kutlandı. İlk defa tüm cumhur kutlamalara katıldı ve coşku yediden yetmişe tüm yüreklerde ve tüm hanelerde hissedildi. Coşkunun bu denli yoğun geçmesinin elbette sebepleri olmalı.

Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın “Tüm kardeşlerimi evlerini, iş yerlerini, araçlarını Türk bayraklarıyla süsleye davet ediyorum.” çağrısı, tüm vatandaşlarda özellikle muhafazakâr vatandaşlarda heyecan yarattı. Bir millet, yeni bir devlet kurmuştur; fakat bu yönetim şekli, birilerince ayrıştırma aracı olarak kullanılmıştır.

Cumhuriyet resepsiyonlarında geçmişte yaşanan tartışmaları hatırlamakta fayda var… Eşinin başı örtülü olan bürokratlara eşsiz davetiyeler gönderilecek, cumhuriyet irticayla mücadele edecek, gericiler devlet kademelerine giremeyecek; kamusal alanda başörtüsü takılamaz, Kur’an kursları gerici yetiştiren eğitim kurumlarıdır, imam hatip okulları her bölüme öğrenci gönderemez, okullarda namaz kılınıyor, cumhuriyet tehlikede...

Halka bu şekilde yaklaşan ve bunu da cumhuriyeti bahane ederek yapan bir anlayışa milletin kahır ekseriyeti onay vermedi; Türk milleti sabır ve olgunluk içerisinde ayrıştırıcı sürecin bitmesine katkı sağladı.

Artık böyle ötekileştirici uygulamalar yok ve 85 milyon, cumhuriyet heyecanını hep birlikte yaşıyor. Cumhuriyet, cumhurun tamamınındır.