Parti liderlerinin 1 Kasım sonrasıyla ilgili açıklamalarını dinliyorum. Herkes gerekli desteği alırsa 1 Kasım sonrası bu ülkede gerçek bir devrim yaşanacağından bahsediyor. Türkiye’nin ve âlem-i İslâm’ın geleceği açısından Erdoğan’ın başlattığı değişimin sürmesini canı gönülden istesek de bence asıl devrim yüzde 44-45 oy almak değildir. 1 Kasım’dan sonra bu ülkede eğer gerçek bir devrim yaşanacaksa, bu devrim ancak her birimizin özeleştiri yapmasıyla mümkün olacaktır.
AK Parti iktidarıyla birlikte Müslümanlar başta siyaset, ekonomi ve eğitim olmak üzere birçok alanda güçlü mevziler kazandılar. Bir zamanlar kapatılmak istenen İmam Hatiplerin yerine yüzlerce yeni İmam Hatip açıldı. Yıllardır sığıntı muamelesi gören millet, yönetici konumuna geldi. Bu ülkede artık Müslüman olduğumuz için aşağılanmıyoruz. “İsrail’i ilk tanıyan İslam ülkesi olma” gibi bir utanca sahip olan Türkiye yerine dünyanın dört bir yanındaki mazlumlarla dayanışma içinde olan bir Türkiye’de yaşıyoruz. Bunlar tabii ki önemli, gurur verici kazanımlar. Fakat ben 1 Kasım sonrası artık başlaması gereken; hatta geç kalan gerçek bir devrimden bahsediyor, şimdiden bu devrimin hayalini kuruyorum.
Bu ülkenin öncelikli olarak “üslup” alanında bir devrime ihtiyacı var. Başta siyasiler ve gazeteciler olmak üzere hepimiz üslubumuzu gözden geçirmeliyiz. Yeniden insanları kalplerinden yakalayan, içinde şefkati, merhameti barındıran “gönül dili”ne dönmeliyiz. 1 Kasım’dan sonra eğer bu ülkede yeniden bir kardeşlik iklimi oluşturabilirsek, bir helalleşme, birbirimize sarılma, birbirimizin gönlünü alma hareketi başlatabilirsek işte bu devrim gerçek bir devrim olacaktır.
Türkiye düşmanlarına karşı sonuna kadar dik durmalıyız. Mücadele ancak dik duran, cesur insanlarla kazanılır. Fakat hiçbir zaman düşmanlarımıza en büyük borcumuzun adalet olduğunu unutmamalıyız. Biz, birilerinin yaptığı gibi kimseye bel altı vuramayız, kimseye kumpas kuramayız. Fakat ortalık bel altı vurmayı, hakaret ve tehdit etmeyi gazetecilik sanan tetikçilerden geçilmiyor. Tek davaları aldıkları paranın hakkını vermek olan bu tetikçilere, trollere yol verenler nasıl bir hata yaptıklarını bugün anlamazlarsa yarın mutlaka anlayacaklar. İnşallah o zaman iş işten geçmiş olmaz. 1 Kasım sonrası bu ülkede yeni bir medya atılımı başlatılır ve özellikle AK Parti’ye yakın gazete ve televizyonlar, 1 Kasım öncesinden çok daha düzgün bir hale dönüşürlerse işte o zaman 1 Kasım gerçek bir devrim olacaktır.
İktidar, makam-mevki, güç, büyük bir imtihandır. İnsanı kısa zamanda dönüştürür, tanınmaz hale getirir. Güzel, düzgün insanların iyi makamlara gelmesi insanı sevindiriyor, mutlu ediyor. Fakat kısa zamanda değişmeleri, telefonlarınıza çıkmayı bırakın, geri bile dönmemeleri, bir makam arabası ve koltuk nedeniyle kendilerini bambaşka bir dünyanın adamı sanmalarına ne diyelim bilemiyorum. Ne yazık ki bizim mahallede çok az bir istisnanın dışında birçok insan bu imtihanı kaybetti. Bir makam arabasına, güzel bir koltuğa sahip oldukları için “makamın adamı”na dönüşen dostlarımız, ağabeylerimiz, kardeşlerimiz artık özlerine dönme vaktinin geldiğini inşallah fark ederler. İşte o zaman 1 Kasım, gerçek bir devrim olacaktır.
Hayatta her şey siyaset değildir. Ömür geçiyor, çocuklarımız büyüyor. Ayrıca biz bu dünyaya insanlarla didişmeye gelmedik. Asıl mesele daha iyi, daha düzgün, daha ahlâklı, daha adil, daha zarif, daha vakarlı insan, Müslüman olmakta. “İnsanlar bize baktıklarında eğer huzur duyabiliyorlarsa” işte o zaman kazanmış oluruz. Bu ülkenin, hepimizin artık gerçek bir devrime ihtiyacı var. 1 Kasım eğer bu devrimin başlangıcına vesile olursa gerçek bir devrim olacaktır. Bizim asıl ihtiyacımız olan devrim, “gerçek bir tövbe”dir. Bizi yepyeni bir güne uyandıracak gerçek bir tövbe…