Başkan Joe Biden, 17 Ekim 2024 tarihinde Berlin’e gelerek transatlantik birliği güçlendirmek ve Rusya’ya karşı devam eden Ukrayna desteğini tartışmak üzere temaslarda bulundu. Ancak yaklaşan seçim sonuçları, bu diplomatik çabaların üzerinde bir gölge oluşturuyor.

Şansölye Olaf Scholz, Biden’a olan desteğini açıkça ifade ederek, onun liderliğinde ABD-Almanya ilişkilerinde önemli bir iyileşme yaşandığını belirtti. Scholz, parlamento konuşmasında, Biden’ın sağladığı "müthiş işbirliği gelişimini" vurguladı. Buna karşılık, Alman yetkililer Trump’ın yeniden seçilmesi olasılığı hakkında endişelerini dile getiriyor. Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, Biden’ın bu yılki zorlu tartışma performansının ardından, durumun "tamamen belirsiz" olduğunu ifade etti.

Scholz, Trump’tan ziyade Biden’ın yeniden seçilmesi yönünde tercihini açıkça ortaya koyarken, muhalefet partileri hükümeti Trump’ın yeniden başkan olması ihtimaline yeterince hazırlıklı olmamakla eleştiriyor. Hristiyan Demokrat Birliği (CDU) üyesi Jens Spahn, hükümetin Trump ve ekibiyle iletişim kurmaya çalışması gerektiğini vurguladı ve önceki Trump yönetiminin hatalarından ders çıkarılması gerektiğini belirtti. CDU lideri Friedrich Merz, Trump’ın başa gelmesi durumunda ilişkilerin "bir hayli dostça olmayacağını" tahmin etti, ancak sonunda her iki taraf için de gerilim olacağını kabul etti.

İşgalci İsrail Başbakanı Netanyahu: Yahya Sinvar'ın artık hayatta olmaması nedeniyle ateşkes anlaşmasında ilerleme var İşgalci İsrail Başbakanı Netanyahu: Yahya Sinvar'ın artık hayatta olmaması nedeniyle ateşkes anlaşmasında ilerleme var

Abd Avrupa OrdularıAlman halkının duyduğu endişe, Trump’ın ilk dönemiyle ilgili hatıralardan kaynaklanıyor. Bu dönemde, Trump’ın eski Şansölye Angela Merkel ile yaşadığı çatışmalar oldukça dikkat çekiciydi. Savunma harcamaları, göç, iklim değişikliği ve ticaret konularındaki anlaşmazlıklar, ikili ilişkilerini tanımlıyordu ve Merkel, Avrupa’nın kendi kaderini kontrol etmesi gerektiğini vurgulamıştı.

Ukrayna’ya destek, Trump yönetimi altında özellikle tehlikeye girebilir. ABD, Ukrayna’ya askeri yardım konusunda en büyük tedarikçi konumundadır ve bu destek, Rusya’ya karşı savaşan ülke için hayati bir öneme sahiptir. Trump, bu yardımları azaltma veya geri çekme olasılığını gündeme getirmiştir ve bu durum, Avrupa ülkelerinin ABD tarafından bırakılan boşluğu doldurmak zorunda kalabileceği anlamına gelmektedir.

Almanya’nın Ukrayna’ya yönelik tutumu içsel bölünmelere tabidir. Scholz’un Sosyal Demokratlar, Yeşiller ve Liberal Demokrat Parti (FDP) koalisyonu, askeri destek konusunda farklı görüşlere sahiptir. Yeşiller ve FDP, daha fazla yardım yapılması yönünde baskı yaparken, Scholz kritik askeri kararları alırken tereddütler yaşamış ve Ukrayna’ya Leopard 2 tankları ve Taurus füzeleri göndermeyi geciktirmiştir. Scholz, Ukrayna Devlet Başkanı Volodymyr Zelenskyy ile yaptığı son görüşmede ülkeye devam eden mali desteği taahhüt etmiş olsa da, Almanya kaynak tahsisinde zorluklar yaşamış ve 2025 bütçe tasarısında Ukrayna için ayrılan fonları yarıya indirmiştir.

Uzmanlar, Trump yeniden iktidara gelirse, NATO desteğindeki muhtemel kesintilerin Avrupa ülkelerini daha fazla yük altına sokacağını ve bu ülkelerin, kendi katkılarını azaltırken Ukrayna’ya askeri yardım sağlamaya daha fazla yönelmek zorunda kalabileceğini öngörüyor.

Kaynak: Haber Merkezi