Eski MHP’li yöneticilerin ve eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın özel hayatları ile ilişkili görüntülerin yayınlanması ile ilgili Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) elebaşı Fetullah Gülen’in de içlerinde bulunduğu 171 kişinin yargılandığı dava sanık savunmalarıyla devam etti.

Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü’ndeki salonda görülen duruşmada, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile avukatları yer aldı.

Görülen duruşmada, savunmasını yapan eski emniyet müdürü Ali Fuat Yılmazer, hakkındaki suçlamaları reddetti.

Davaya konu fillerinin usulsüz dinlemeye teşkil eden önleme dinlemesi çerçevesindeki faaliyetler olduğunu ve örgüt mensubu olmakla suçlandığını vurgulayan Yılmazer, gizli çekim eylemiyle ilgli bir suçlamayı da iddianamede görmediğini ileri sürdü.

Yılmazer, 25 sene emniyet teşkilatında çalıştığını, meslek hayatının 22 senesini de istihbaratta geçirdiğini belirterek, 2014 yılında emekliye ayrıldığını ifade etti.

Diğer yargılamaları ile toplamda 11 davası olduğunu da söyleyen Yılmazer, buradaki yargılanmasının İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğü yaptığı döneme ait olduğunu söyledi.

Yılmazer, uzmanlık sahasının irticai faaliyetler olduğunu, dini motifli terörizmle mücadelede Türkiye’nin birinci ismi olduğunu öne sürerek, bu yöndeki tüm çalışmalarda imzası olduğunu ileri sürdü.

“Fetullah Gülen ile ilgili yapılmış tüm soruşturmalar bizzat benim olduğum dönemde yapılmıştır.” diyen Yılmazer, emniyette Fetullahçı olduğu gerekçesi ile 532 personel hakkındaki soruşturmayı da kendisinin yaptığını belirti.

Yılmazer, “Ben dini motifli terör örgütü üyesi isem, bugüne kadar yapılmış dini motifli terörizmle ilgili operasyonları kim yapmış? Ali Fuat Yılmazer’in yönetmediği hangi operasyon yapılmış? Devletin terörizmle mücadele kapsamında yaptığı operasyonların hepsinde ben varım.” ifadesinde bulundu.

İstihbaratçı kimliği ile yalnızca dinleme yapmadığını, fakat dinleme faaliyetlerinin suçlama kabul edildiğini dile getiren Yılmazer, Ahmet Hurşit Tolon, Erkan ve Gülen Bayıllıoğlu ile alakalı dinlemeler yapıldığını, fakat gizli görüntü kaydının ortada olmadığını belirtti.

Yılmazer, Tolon ve bağlantılı olduğu kişilere yönelik yapılan dinlemelerin Ankara ile bağımsız olduğunu savunarak, “Biz Tolon’a yönelik dinlemede ne sahtekarlık yapmışız? Bize verilmiş bir görevi ifa etmişiz. Zorunlu bir görev yapmışız. Bunu yapmak mecburiyetindeyim. Başka türlü terörle mücadele etmek mümkün değil. Ben diyorum ki ‘Ahmet Hurşit Tolon’u dinlemişim. Ergenekon gerekçesiyle dinlemişim’, sahte bir gerekçe yok.” dedi.

Çalışmalarının tümüyle istihbarat mantığı üzerine olduğuna işaret eden Yılmazer, Nihat Ali Özcan’a yönelik usulsüz dinleme iddialarını ise reddetti.

Yılmazer, İhsan Barutçu ile ilişkili olarak yapılan gizli çekim ilişkin de o dönemde istihbaratta bulunmadığını, başka bir birimde çalıştığını, bu sebeple de konu ile ilişkilendirilmesini anlamlandıramadığını ifade etti.

Bir kızının Bank Asya’da hesabı bulunduğuyla ilgili ise Yılmazer, söz konusu hesabın kendisine ait olduğunu, fakat vekaletname verdiğini ve kızının parayı çektiğini söyledi. Yılmazer, kızlarının telefonunda örgütün kriptolu haberleşme programı ByLock yüklü olmasına ilişkin çocuklarının kendi aralarında mesaj yolu ile haberleştiklerine dair bilgi olduğunu, abla kardeş arasındaki görüşmenin “gizli” olarak isimlendirilmesini de kabul etmedi.

FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’e yollanan “Muhterem efendim” başlıklı notta kendisi ile ilgili ifadeleri reddeden Yılmazer, İstanbul’da kadrolaşma ve personel tasfiyesi yaptığına yönelik suçlamaların da yanlış olduğunu öne sürdü.

Yılmazer, iddianamede yer alan ve aleyhinde olan tanık beyanlarını kabul etmeyip, beraat talebinde bulundu. Duruşma yarın devam edecek.

Editör: TE Bilisim