Henüz 11 yaşındayken akciğer yüksek tansiyonu olarak da bilinen "pulmoner hipertansiyon" tanısı alan Koç'un sağlık durumu yıllar geçtikçe kötüleşti. Solunum cihazı olmadan nefes alamayan, evinden dışarı adım dahi atamayan Koç'un akciğer nakli bekleme listesine alınmasına karar verildi.

Kendisine uygun akciğerin bulunacağı umuduyla 4 yıl listede bekleyen genç, takip ve tedavilerinin yürütüldüğü Bilkent Şehir Hastanesi'nden sabaha karşı gelen telefonla yeniden hayata tutundu.

Giresun'da üretti 17 ülkeye ihraç ediyor! Giresun'da üretti 17 ülkeye ihraç ediyor!

Koç, beyin ölümü gerçekleşen ve organları bağışlanan kişiden alınan akciğerin 18 saat süren zorlu operasyonla nakledilmesi sonucu solunum cihazından kurtuldu, sağlıkla nefes alabilmeye başladı.


"Türkiye'de akciğer nakilleri sadece iki merkezde yapılabiliyor"
Hasan Koç'un akciğer nakli operasyonunu gerçekleştiren Bilkent Şehir Hastanesi Göğüs Cerrahisi Kliniği ve Akciğer Nakli Merkezi Sorumlusu Prof. Dr. Erdal Yekeler, sadece kadavradan yapılabilen akciğer nakillerinin zorlu operasyonlar olduğuna dikkati çekti.

"Türkiye'de akciğer nakilleri sadece iki merkezde yapılabiliyor, biz de bunlardan biriyiz. Bu kadar az merkezde yapılabiliyor olması işin zorluğundan kaynaklanıyor" diyen Yekeler, Bilkent Şehir Hastanesi'nin kurulduğu günden bu yana akciğer nakillerini gerçekleştirdiğini anlattı.

Yekeler, "Hasan gencimizin ilk şikayetleri yaklaşık 10 yıl önce başladı, çok nadir görülen 'pulmoner hipertansiyon' hastalığı var. Bu hastalık nedeniyle gencimizin her geçen yıl durumu çok kötüleşti, hayat kalitesi düştü ve nefes darlığı giderek arttı. Artık son noktada oksijen cihazına bağımlı, evinden çıkamaz bir duruma gelmişti. Yaptığımız tetkikler sonucunda yaklaşık 4 yıl önce akciğer nakli bekleme listesine aldık" dedi.
"Oksijen cihazından kurtuldu, artık arkadaşlarıyla geziyor"
Koç'un 4 yıllık nakil bekleme süresinde durumunun hep kötüye gittiğini, tek umudunun akciğer nakli olduğunu vurgulayan Yekeler, "Akciğer ve kalp nakli, sadece beyin ölümü gerçekleşmiş hastalardan alınan organlarla yapılabiliyor. Hasan'a da yaklaşık 7 ay önce uygun bir organ bulundu. Çift taraflı akciğer naklini yaptık" diye konuştu.

Yekeler, Koç'un ameliyatının 18 saat sürdüğünü, zorlu bir ameliyat ve yoğun bakım süreci geçirdiğini anlatarak, şöyle devam etti:

"Hasan artık oksijen cihazından kurtuldu, öncesinde mutfaktan suyunu dahi alamayan evladımız artık kendi arabasını kullanıyor, arkadaşlarıyla geziyor. Hasan, yaptığımız tüm akciğer nakli sebepleri içerisindeki en ağır hasta grubuydu. Türkiye'de pulmoner hipertansiyon kaynaklı akciğer nakli yapılan toplam hasta sayısı sadece 3. Zaten zor olan akciğer naklini, çok daha nadir ve zor olan bir hastalıktan ötürü gencimize yapmamız, başarıyla taburcu etmemiz ve onun şu anki sağlıklı halini görmek büyük bir mutluluk."

Bir kişi organ bağışıyla 8 hastaya "hayat" verebiliyor
Türkiye'de organ bağışı oranlarının çok düşük olduğuna dikkati çeken Yekeler, "Beyin ölümü gerçekleşen bir kişi 8 hastaya organ bağışıyla hayat verebiliyor, onların hayata tutunmasını sağlayabiliyor. Bu nedenle lütfen organlarımızı bağışlayalım, organlarımız toprak olmasın, toprakta çürümesin, başka hastalara hayat, can olsun. Organ bağışının en güzel örneklerinden biri Hasan evladımız, bu sayede yeniden yaşama döndü" ifadelerini kullandı.

Prof. Dr. Yekeler, Türkiye'nin organ naklinde çok başarılı olduğunu, dünya ortalamasında 6'ncı sırada yer aldığını belirterek, halihazırda yaklaşık 200 hastanın akciğer nakli beklediğini kaydetti.

"Yeniden doğmuş gibiyim, nefes aldığımı hissediyorum"
Sağlığına kavuşmanın mutluluğunu yaşayan 22 yaşındaki Hasan Koç ise çok iyi olduğunu vurgulayarak, doktorlar ve hastane ekibine teşekkür etti.

Nadir görülen pulmoner hipertansiyon hastalığının 10 yıl önce nefes darlığı problemiyle ortaya çıktığını, her geçen yıl daha da kötüleştiğini aktaran Koç, duygularını şu sözlerle dile getirdi:

"Oksijen makinasına bağlı, evden çıkamaz bir şekilde yaşıyordum. Akciğer naklini 4 yıl bir umutla, telefonum çalacak mı, organ bulunacak mı diyerek bekledim. Sonra bir gün sabaha karşı o telefon geldi, ailemle birlikte apar topar hastaneye geldik, nakil gerçekleştirildi. Zorlu bir süreçti ama şu an yeniden doğmuş gibiyim, nefes aldığımı hissediyorum.

Eskiden kullandığım bütün ilaçları bitirdim, normal bir şekilde hayatıma devam ediyorum. Arkadaşlarımla görüşüyorum, dışarı çıkıyorum. Organlar toprak olup gideceğine birçok kişiye umut olabilir. Umarım insanlar bu konudaki ön yargılarını kırabilir, organ bağışıyla birçok hastaya umut olabilir. Ben de organ bağışında bulunan biri sayesinde hayata döndüm, o kişiden Allah razı olsun, mekanı cennet olsun."

Editör: Sercan Akkuzu