AK Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında parti genel merkezinde gerçekleştirildi. Toplantı, saat 14.20'de başladı ve gündeminde İsrail’in Gazze’deki saldırılarının yıldönümü, AK Parti'nin kongre süreci, ekonomi ve uluslararası ilişkiler, son zamanlarda işlenen kadın cinayetleri gibi önemli konular yer aldı.
Toplantıda konuşan AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, İsrail'in Gazze'deki saldırılarına yönelik sert eleştirilerde bulundu. Çelik, "Batı'da bazı hükümetler, İsrail'in Gazze'deki soykırım niteliğindeki saldırılarına açıkça destek veriyor. Bu durum kabul edilemez ve insanlık adına utanç verici," ifadelerini kullandı.
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik'in açıklamalarından başlıklar şu şekilde:
Batı toplumlarında insanlar sokaklarda, üniversite öğrencileri büyük bir insanlık cephesi oluşturmaya çalışıp Gazze'ye sahip çıkarken hükümetler tam tersi soykırımcı siyasete destek veriyorlar. Türkiye'nin de katıldığı bir süreci Güney Afrika başlattı. Tüm kararlar çerçevesinde bakıldığında UCM'nin ve diğer kurumlarının ortaya koyduğu tavrın arkasında eylem koyulamadığı için İsrail, UCM'yi de tehdit etti.
İSRAİL ULUSLARARASI CEZA MAHKEMESİNİ DE TEHDİT ETTİ
İspanya gibi Filistin devletini tanıyan yaklaşımlar oldu. İsrail uluslararası ceza mahkemesini de tehdit etti. Guterres'i istenmeyen adam ilan etti. Soykırımcı katiller şebekesi ile karşı karşıyayız.
Bölgede haritaların değişime imza atacağız yaklaşımı idi Netanyahu'nun ilk açıklaması. Netanyahu bütün bölgeye ateşe atmak istiyor dedik.
SİYONİST İŞGALCİLER BM'Yİ DE İŞGAL ETTİ
Siyonist işgalcilik, BM'yi işgal etmiştir. Siyonist işgalcilik, dünyanın birçok yerini işgal etmiştir. Sayın Cumhurbaşkanımız gibi siyonist işgalciliğe karşı koyan liderlere karşı yalan kampanyası düzenlenmektedir. Uluslararası medyanın diline baktığınızda bu katliamcı zihniyeti öven bir dilin söz konusu olduğunu görüyoruz. İsrail'in kendini savunma hakkı var cümlesi, Netanyahu hükümetine daha çok çocuk ve kadın öldürmesi için desteklemiş oluyor.
"NETANYAHU'YU AYAKTA ALKIŞLADILAR..."
Netanyahu'nun ilk cümlesi, bölgede haritaların değişimine imza atacağız şeklinde bir yaklaşımdı. O günden itibaren dedik ki, bölgesel savaşı artırarak, genişleterek Netanyahu hem kendisinin hukuktan kaçmasını sağlıyor hem de bütün bir bölgeyi ateşe atmaya çalışıyor dedik. Bu dönem içinde unutulmaz tablolardan bir tanesi Netanyahu'nun Amerikan Kongresi'ne giderek konuşması ve ayakta alkışlanmasıdır. Şimdiye kadar öldürülenlerin yüzde 70'i kadın ve çocuktur. Netanyahu'yu ayakta alkışladılar. Bu tablo birçok ülkede görüldü. Soykırımın yıl dönümünde herkes, birçok ülkenin devlet ve hükümet başkanı Netanyahu ile resim koyarak açıklama yapma ihtiyacı hissediyor. Akdeniz'in her tarafını savaş gemileriyle doldurdular. Akdeniz'de neredeyse balıkçı kayığının gezeceği yer kalmadı.
İsrail'in kendini savunma hakkı var dedikçe İsrail Lübnan'a, Yemen'e, İran'a saldırıyor. Ülkeler buna karşılık verince Batılı ülkeler ayağa kalkıyorlar. İsrail'in egemenlik hakkını ihlal etmekle suçluyorlar. İran söz konusu olunca gereken karşılığı veririz diye Netanyahu'cu dille konuşuyorlar. Bu siyonist işgalcilik dünyanın neredeyse her tarafını işgal etmiştir. Türkiye gibi, Cumhurbaşkanımız gibi bu işgalciliğe karşı hakikatin sesini duyuran liderlere, ülkelere karşı da ortaya koydukları tavır tamamen bir yalan kampanyası üzerinden işlemektedir. İsrail'in kendini savunma hakkı var cümlesi artık egemen bir devletin kendisini savunma hakkı olan bir cümle olmaktan çıkmıştır.
"ULUSLARARASI HUKUKUN NAMUSU NETANYAHU HÜKÜMETİNİ YARGILAYIP YARGILAMAMAKTAN GEÇİYOR"
Lübnan'da insanlara 1 saat önce şu bölgeyi terk edin diyor, arkasından orayı bombalıyor. Egemen devlet olan Lübnan ordusuna 5 kilometre geri çekilin diyor. Suikast düzenleyerek insanları öldürmesi karşısında hiç kimse ses çıkarmıyor. Cumhurbaşkanımızdan yükselen ses ve birkaç ses dışında herkes sessiz kalıyor. Sivil cihazlar ilk defa bir ölümcül silah olarak kullanıldı. Çağrı cihazlarını, telsizlerini ölümcül silahlara dönüştürerek sivil iletişim araçlarını ölümcül silahlara dönüştürerek yeni bir suça imza atmıştır İsrail. Uluslararası hukukun namusu Netanyahu hükümetini yargılayıp yargılamamaktan geçmektedir.
"SİYONİST İŞGALİN HAMLELERİ DEVAM EDİYOR"
Siyonist işgalciler Gazze'yi işgal edemediler ama uluslararası hukuka dönük işgal teşebbüsü devam ediyor. UCM'yi iş yapamaz hale dönük olarak siyonist işgalin hamleleri devam ediyor. Gazze'de soykırım suçu işliyorlar, bunun da hesabını verecekler. Gazze'yi işgal edemeyenler BMGK'yı birçok kere işgal ettiler. Birçok devlet kendi hükümetlerinin, halklarının aşağılanmasını sineye çekerek Akdeniz'e savaş gemisi göndermeye devam ediyor. Diplomasi ve İsrail'in bu işgalciliğini engelleyecek adımlara enerji harcansaydı şimdiye kadar bu kadar insan ölmemiş olacaktı.
"HER TÜR İNSANLIK DIŞI CÜRMÜ İŞLEYECEK HAZIRLIKLARININ OLDUĞUNU İFADE ETTİ"
Bölgesel savaş daha da genişleyebilecek bir tablo oluşuyor. Bunun ipucunu Netanyahu verdi. 'Lanetli olan bölge ve kutsal bölge' diye ikiye ayırdı. İran-Irak-Suriye-Yemen'in olduğu bölgeyi lanetli olarak işaretledi. Her tür insanlık dışı cürmü işleyecek hazırlıklarının olduğunu bir kere daha ifade etmiş oldu. Aslında başından beri ne yapacağını söylüyor ama güçlü aktörler bunu yumuşatmaya çalışıyor. İran'a saldıracağım diyor, destek vereceklerini söylüyorlar ardından nükleer tesislerini vurma diyorlar İsrail'e.
SON GÜNLERDE İŞLENEN CİNAYETLER...
Canımızı çok yakan bir takım şiddet olayları oldu. Bir kadın polisimiz şehit edildi. Geçtiğimiz günlerde iki kadın canice öldürüldü. Ayrıntısına girmek istemiyorum son derece üzücü. Sayın Cumhurbaşkanımız MYK'daki açılış konuşmasında bu tabloya geniş bir yer ayırdı. Yine Sıla bebeğin hayatını kaybettiğini öğrendik. Bunlardan dolayı çok üzgünüz. Siyasetin üzerine düşen görevler, infaz yasası ile ilgili düzenlemeler olsun hepsi gözden geçirilecektir. Cumhurbaşkanımızın verdiği net mesaj şudur kesinlikle cezasızlık algısına müsaade etmeyeceğiz. Bu eylemlerin cezasız kaldığına dair bir algı oluşturulmaya çalışılıyor. Şimdiye kadar ortaya koyduğumuz çerçeve ve hassasiyetler konusunda yakın zamanda Cumhurbaşkanımız açıklamalar yapacaklar. Bu bizim en hassas olduğumuz konudur. Kadına şiddet konusunda pek çok adım attık.
Kadınlarımızın "rahatça sokakta yürüyemeyecek miyiz?" sitemlerini duymuyor değiliz. Kadına dönük şiddetin her alanda engellenmesi, canice eylemler söz konusu oluyor, bundan sonrasına dönük olarak ne gerekiyorsa sonuna kadar yapacağımızı ifade etmek istiyorum.
Sıla bebeği de kaybettik. Çocuklara dönük olarak da araştırma komisyonu kurulması için grubumuz Meclis'te bir girişimde bulunacak. Acı veren, dramatik olaylar yaşadık.
"OYUN SİTESİ ADI ALTINDA İSTİSMAR VAR, KANIM DONDU"
Adres vermeden, isim vermeden ifade edeyim. Son zamanlarda çocuk oyun siteleri çok gündeme geliyor. Ben gerçekten bu gündeme gelmesiyle birlikte daha ayrıntılı baktım bazı sitelere. Tam tabir burada geçerli, kanım dondu. Böyle bir istismar alanı nasıl serbest bırakılabilir. Çocuklarımızın korunması en asli vazifemiz. Yakın zamanda Tiktok var, onun kapatılmasıyla ilgili bir sürü ülkede bir şey oluyor. Brezilya Devlet Başkanı Lula bahis siteleriyle ilgili açıklama yapmıştı aile yapılarını çökerttiğine dair. Özgürlük alanı ile değerlerin korunması arasında denge kurulması lazım. Bu istismarlar özgürlüğü de tehdit etmektedir. Burada çalışmaya devam edeceğiz. Bunu kurumlarla da konuşmak lazım.