FETÖ, AK Parti’yi ele geçirmiş” demekle, “AK Parti’de hiç FETÖ’cü yok” demek aynı şeydir. Bu kadar uç noktalar arasında savrulmanın hiç kimseye bir faydasının olmadığı gibi mücadeleyi akamete uğratma riski de var.
İfrat, tefrit durumu yaşıyoruz sürekli. Mücadeleyi yürüten devlet mekanizmasının bu konuda olması gerektiği gibi ciddi ve kararlı olması yüreğimize su serpiyor ama kamuoyu bu konuda savruluyor resmen.
İki uçtan iki yüksek ses çıkıyor. Bir taraf diyor ki: Erdoğan hariç herkes FETÖ’cü.Diğer taraf ise diyor ki: AK Parti’de hiç FETÖ yok. Biri ifrat biri tefrit halinde olduğu için kamuoyunun sekinet bulmasına engel oluyor bu söylemler. Sekinet; iç telaştan kurtulmak, temkin sahibi, ağırbaşlı, vakarlı olup durduğun yerde sabit kalmak demek. Bunları kaybedersek mücadeleyi kaybederiz. 50.000 adamı idam etsen ne işe yarar, bir hafta sonra yerine 150.000 hain gelir.
“AK Parti ağzına kadar FETÖ’cü dolu” demek kehanetin şehvetine kapılıp serbest atış analiz kasmaktır. 50 tane atarsın ikisi tutar “Ben demiştim” dersin. Bundan ötesi yok mevzunun. “AK Parti’de hiç FETÖ’cü yok” demek bir çelişkiyi örtmeye çalışma acemiliğidir. AK Parti, FETÖ’yle mücadele sorumluluğu olan bir iktidar partisi, “İçinde FETÖ varsa nasıl mücadele edebilir ki” çelişkisi karşında telaş yapmaktır. Kehanet şehvetinden prim yapanlara alan açmamak için izaha muhtaç boşluklar bırakılmasın yeter…