Hazırlayan: Uluslararası Fatih Sultan Mehmet Anadolu İmam Hatip Lisesi

Küresel iklim değişiklikleri nedeniyle Sahra Çölü’ne komşu birçok Orta ve Batı Afrika ülkesinde yağış miktarı son yıllarda çok azaldı. Özellikle 1960- 1993 yılları arasında yeterli yağmurun yağmaması, kıtada büyük bir kıtlığa ve açlığa neden oldu. Buna bağlı olarak bitki örtüsü yok olmanın eşiğine geldi ve erozyon nedeniyle büyük oranda toprak kaybı yaşandı. Bu durum böyle devam ederse Sahra Çölü’nün güneye doğru büyüyeceği ve önümüzdeki 10 yıl içinde Afrika’nın elverişli tarım alanlarının yarısından fazlasının çöl kumları tarafından yutulacağı öngörülmektedir. Bundan dolayı bu alanda kapsamlı bir çalışma başlatılması elzem oldu.

Ağaçlandırma projesi

Son yıllarda Afrika’da bu konuda yapılan en dikkat çekici çalışma Büyük Yeşil Duvar diye bilinen projedir. Bu proje, Afrika’nın bir ucundan diğerine uzanarak Sahra Çölü’nün güneye doğru ilerleyişini durduracak geniş bir ağaçlandırma projesidir. Afrika’nın geleceği için büyük önem arz eden söz konusu proje, ilk olarak 2005 yılında Etiyopya’nın başkenti Addis Ababa’da toplanan 7. Afrikalı Devlet Adamları Zirvesi’nde ele alındı. İkinci toplantı 2007 yılının Ocak ayında, 8. Afrikalı Devlet Adamları Zirvesi kapsamında yine aynı yerde yapıldı. Projenin nihai şeklini aldığı bu toplantıya Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, şeref konuğu olarak davet edildi. Proje, kıtanın doğusundaki Cibuti’den en batısındaki Senegal’e kadar uzanan takriben 8 bin kilometrelik hat üzerinde ve 15 km derinliğinde yeşil bir hat oluşturma temeline dayanmaktadır. Bu hat üzerinde Senegal, Moritanya, Mali, Burkina Faso, Nijer, Nijerya, Çat, Sudan, Eritre, Etiyopya ve Cibuti yer almaktadır.

Ekosistemi yeniden canlandırmak

Küresel ısınmanın olumsuz etkilerini azaltacak bu proje sayesinde Senegal’den Cibuti’ye, diğer bir deyişle Atlantik’ten Kızıl Deniz’e kıta boyunca yaklaşık 100 milyon hektarlık alan ağaçlandırılacak. Böylece Sahra Çölü tozlarının kıta içlerine kadar giderek tarım ve orman arazilerine zarar vermesi önlenecek. Ayrıca tarım alanlarının ıslahı ile bölgede yeni istihdam olanakları açılacak. Öyle ki bu kapsamda 10 milyondan fazla insanın istihdam edileceği öngörülüyor. Yine Sahra Altı Afrika’da yer alan Sahel bölgesindeki ekosistemi yeniden canlandırmak da projenin hedefleri arasında.

İlk hesaplamalara göre projenin maliyeti 8 milyar dolar olarak hesaplanmıştı. Projeye maddi açıdan Afrika Kalkınma Bankası, Dünya Bankası ve Türkiye destek olmaktadır.

Yapılan hazırlıklardan sonra her ülke kendi imkânları ile ağaçlandırma faaliyetlerine başladı.

Öte yandan bu projenin bütün dünyaya faydalı olabilmesi için Uzak Doğu’dan başlayıp Çin, Hindistan, İran ve Güney Arabistan üzerinden Afrika’ya uzanıp Cibuti’ye ve oradan da Senegal’e kadar devam ettirilmesi de düşünülmüştü. Bu hat üzerindeki 30 ülkenin her birinde üçer şehir belirlenip bunların ağaçlandırmasıyla dünya, karbondioksit birikintisinin büyük kısmından kurtulacaktı.

Afrika kıtası için tasarlanan ve uygulamaya konulan Büyük Yeşil Duvar sayesinde 250 milyon ton karbondioksit, ağaçlar sayesinde emilmiş olacak.

Projenin güncel durumu

2020 yılı itibarıyla, aradan geçen 13 yıl içinde, projenin yüzde 20’si tamamlanmıştır. 2030 yılında büyük oranda tamamlanması planlanan Büyük Yeşil Duvar’ın sınırları içinden geçen ülkelerde ağaçlandırma çalışmaları tüm hızıyla devam ediyor. Afrika Birliği himayesindeki bu devasa projenin ortakları arasında Birleşmiş Milletler ile Dünya Bankası da bulunuyor. Tamamlanması durumunda sadece kıtanın değil, tüm dünyanın faydalanacağı bir teşebbüs olduğu için diğer kıtalardan da imkânı olan her ülkenin bu projeye destek vermesi arzu edilmektedir.

Salim Togola, Soumaila Konene

***

Uganda’da ad verme geleneği

45 milyon nüfusu olan Uganda’da farklı etnik gruplar yaşamaktadır. Orta, Güney ve Batı Uganda’da etnik olarak Orta Afrika’dan gelen Bantular yaşamaktadır. Kuzey Uganda Sudan’ın güney kesimlerinden gelen Nilotiklerin yaşadığı bir coğrafyadır. Doğu Uganda’da ise Etiyopya’dan gelen Nilohamitler hakimdir. Bu 3 etnik unsurla birlikte ülkede 50’nin üzerinde kabile yaşamaktadır. En kalabalık kabileler; Buganda, Acholi, Banyankole olarak bilinir. Uganda’da resmî dil olarak İngilizce ve Svahili konuşulmaktadır. Ayrıca her kabilenin kendine özgü yerel dili vardır. Bu durum kültürel çeşitliliği de beraberinde getirmiştir. Bu çeşitlilik ad verme konusunda da kendini gösterir.

Uganda’da yeni doğan çocuğun ismi ebeveynler ya da aile büyükleri tarafından verilmektedir. İsimler yukarıda ifade ettiğimiz bölgeler arasında farklılık göstermektedir. Müslümanlarda en çok kullanılan isimler şunlardır: Erkekler için Abdulrahim, Abdulrazak, İsmael; kızlar için Shakilah, Khadijah, Rayan... Hristiyanlarda en çok kullanılan isimler ise şunlardır: Erkekler için Herbert, Raphael, Joshua; kızlar için ise İrene, Maureen, Christina...      

Kabileler arasında farklılık

Soyisim konusu da etnik gruplar ve kabileler arasında farklılık gösterir. Bazı kabilelerde çocuğa soy isimi olarak babanın veya dedenin ismi veriliyor. Mesela benim babamın ismi Swaibu, dedemin ismi Mugisa. Babam, babasının ismini soy isimi olarak almış ve ismi Swaibu Mugisa olmuş. Ancak aynı kabile içinde farklı uygulamalar da var. Mesela benim adım Abdulrahim, soy ismim ise Busobozi. Türkçede “güç, kuvvet” anlamlarına geliyor. Abimin soy ismi ise Musinguzi. Türkçede “başarı” anlamına geliyor.  Yani bizim kabilede iki kardeş farklı soy isimi alabiliyor. Ayrıca çocuklara, babalarının ya da dedelerinin ismiyle de hitap edilebilir.

Uganda’da yaşanan olaylar da soy isimlerinde belirleyici olabiliyor. Mesela Lord's Resistance Army (Tanrı'nın Direniş Ordusu), 1987'de oluşturulan ve çoğunlukla kuzey Uganda'da darbe yapan bir örgüttür. Darbe döneminde yaşanan savaşlardan dolayı insanlar çok zor günler yaşadı. Dolayısıyla bu zamanda doğan çocuklara “Olweny” soy ismi verildi ki bu isim Türkçede “savaş” anlamına gelmektedir.

Uganda’da en çok kulanılan soy isimleri ise şöyledir: Erkekler için Busobozi(kuvvet), Mugisa(bereket), Mwaka(yıl), Ocaya(küçümseme), Akena(yalnızlık); kızlar için ise Aloyo(zafer), Mbabazi(merhamet), Apwoyocan(teşekkür), Aber(güzellik), Ayesiga(İnanan)...

Kadınlar kendi soy ismini kullanabilir

Yine ikiz çocuklara verilen soy isimleri de dikkat çekicidir bizim ülkede. Zira ikizlere verilen soy isimleri özeldir. Mesela Buganda kabilesinde ikiz çocukların ikisi de erkekse ilkine Kato, ikincisine Wassua; birisi erkek diğeri kız ise erkeğe Wassua, kıza Nakato; ikisi de kız ise ilkine Babirye, ikincisine Nakato soy ismi verilir. Acholi kabilesinde ikiz çocukların ikisi de erkekse ilkine Opiyo, ikincisine Ocen; birisi erkek diğeri kız ise erkeğe Opiyo, kıza Apiyo; ikisi de kız ise ilkine Apiyo, ikincisine Açen soy ismi verilir.

Uganda yasalarına göre bir kadın evlendikten sonra eşinin soy ismini almak zorunda değildir. Kendi soy ismini kullanabilir. Ancak toplum içinde eşinin soy ismiyle anılabilir. Ayrıca kadınlar isterlerse eşlerinin soy isimlerini alabiliyor.

İsmael Mwaka, Abdulrahim Busobozi, Mahad Mahazin

Editör: Haber Merkezi