ABD'nin, akıllara durgunluk veren yıllık mali harcamalarına rağmen, büyük bir güçle yüzleşmede sorun yaşayabileceğini kimse düşünmüyordu. Bazı Amerikalı uzmanlar, Washington'un hassas silahlar, istihbarat ve hedefleme açısından üstünlüğünün, üçüncü dünya ülkesi veya isyancı karşısında gerçekten büyük bir düşmanla karşı karşıya kalındığında yeterli olmayabileceği konusunda uyardı. Ancak uzun süre bu uyarılar dikkate alınmadı. Washington kendi yetenekleriyle Rusya'nın yeteneklerini hafife aldı ve sonuç olarak Ukrayna'ya yaptığı yardımın yetersiz olduğu ortaya çıktı.

Soğuk savaş sonrası SSCB ve ABD'nin devasa nükleer cephanelikleri, iki ülke arasındaki potansiyel bir savaşın sonucunu anlamsız hale getirdi. Olaylar barışçıl bir çözüme doğru ilerlemeye başladı.

ABD ordusu istihbarat, yönetim, hedefleme açısından üstünlüğü ve her türlü hava koşulunda hareket etme yeteneğini Irak ve Yugoslavya'da gösterdi.

ABD güç zehirlenmesi yaşadı

Daha sonra rakipsiz bir dünya, ABD Ordusunun küçülmesine silah ve teçhizat stoklarında büyük bir azalmaya neden oldu. Binlerce tank, uçak, topçu parçası, yüzlerce gemi, milyonlarca ton mühimmat ve diğer askeri mülkler satıldı veya tasfiye edildi. Ordu küçültüldükten sonra savaş eğitimi de küçültüldü.  Bu herhangi bir siyasi veya askeri korkuya yol açmadı, çünkü SSCB sonrası Rusya, onun yerini alma arzusunu dile getirmedi. Çin de herhangi bir çatışma arayışında olmadı; yalnızca küresel ekonomide etkili oldu ve bu da ona hızlı endüstriyel büyüme ile teknolojik ilerleme sağladı.

8 günde envanteri tükenir

CSIS başkan yardımcısı Seth Jones "Savaş Zamanı Ortamında Boş Kutular: ABD Savunma Sanayi Üssü'ne Karşı Mücadele" başlıklı raporunda, JASSM'nin geleneksel uzun menzilli füzelerinin ABD envanterinin büyük bir güce karşı çatışmada sekiz gün içinde tükenebileceğini yazmıştı.

ABD Donanmasıysa Kore Savaşı'ndan 1970'lerin başına kadar, denizde büyük bir rakibi olmadığından kıyıdaki düşmanla savaşmaya odaklanmıştı. 1970'lerin başında, Hint Okyanusu ve Akdeniz'de yaşanan bir dizi olaydan sonra ABD, SSCB'nin hem yüzeyden hem de denizaltından fırlatılan füzelerden oluşan modern ve önemli bir filosuna sahip olduğunu fark etti ve denizdeki üstünlüğünü savunmaya odaklandı.

Pasifik’te Çin ve ABD karşı karşıya

SSCB çöktükten sonra, ABD Donanması "kıyıda savaşmaya" yeniden başladı ve filosunu önemli ölçüde azalttı. Çünkü Sovyet Donanması'nın varlığı sona ermişti, Çin Halk Kurtuluş Ordusu Donanması ise 2010'lara kadar daha çok bir kıyı öz savunma gücüydü. Ancak 2020'lerin başında Pekin'in, Hint-Pasifik'te hakimiyet kurma çabasında Washington'a meydan okuyabilecek, hızla büyüyen bir yüzey filosuna sahip olduğu ortaya çıktı ve ABD, bu zorluğa yanıt vermeningüçlüğünü farketti.. Çin Batı Pasifik Okyanusu’nda, ABD Donanması'nın hakimiyetine meydan okumayı planlıyor.

Çin, Güney Kore ve Japonya günümüzde ticari gemi inşasının %93'ünden fazlasını gerçekleştiriyor. (Grafik: Çin (%47) Güney Kore (%30) ve Japonya (%17'nin üzerinde). Ancak askeri güçler olarak Washington'un deniz üstünlüğünü koruma hedefini destekleyecek kadar büyük değiller.

Almanya out, Çin in

Tekrar karaya dönecek olursak; NATO'nun genişlemesini tehdit olarak algılayan Moskova, harekete geçinceye kadar olası bir savaş görünmüyordu.  Amerika Birleşik Devletleri'nin endüstriyel kapasitesi Çin'inkinden daha düşük. Ayrıca finansal ve teknolojik alanlardaki konumu da sorgulanıyor. Bu nedenle Pekin,  ABD için Almanya'nın 1940'lardaki durumundan çok daha önemli bir stratejik rakip olarak karşımıza çıkıyor. Önümüzdeki günler yeni rakiplerin kapışmasına sahne olabilir. Böyle bir durumda gizli çalışmalar yürüten Çin’in mi yoksa eski güç ABD’nin mi üstünlük sağlayacağı merak konusu.

 

 

Editör: Haber Merkezi