AB Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, Almanya’nın başkenti Berlin’deki temasları kapsamında Türk ve Alman medya temsilcilerinin bir araya geldiği toplantıda bir konuşma yaptı.

Bu toplantılar yapılırken çok üzücü haberlerle karşı karşıya kalındığını ifade eden Bakan Çelik, “Şu anda Halep’te maalesef bütün dünyanın gözünün önünde bütün modern kurumların gözü önünde bir halka karşı büyük bir soykırım gerçekleştiriyor.” dedi.

Bosna-Hersek’te Srebrenica’da yapılan soykırımdan sonra herkesin bir daha dünyada benzer bir şeyin olmayacağını düşündüğünü ifade eden Çelik, “Dünya Srebrenica’daki, Bosna’daki soykırımdan ders çıkarmıştır diye düşünülüyordu. Orada masum insanlar BM askerlerinin gözünün önünde öldürülmüştü ve hiç kimse bir şey yapamamıştı. Halen biz Türkiye Cumhuriyeti olarak her sene Srebrenica kurbanlarını anma törenlerine hükümet düzeyinde, bakan düzeyinde katılıyoruz. Bu acıyı paylaşmaya devam ediyoruz. Geçmiş yıllarda ben de katılmıştım. Hala yakınlarını arayan insanlar aradan bu kadar zaman geçtikten sonra yakınlarının en azından bir mezarları olsun diye hayret ediyorlar, acı çekiyorlar.” şeklinde konuştu.

Şimdi benzer bir vahim ve acı durumun Halep’te yaşandığına işaret eden Bakan Çelik, “BM’nin ve dünyanın modern kurumlarının gözü önünde bu insanların katledildiğini söyledi.

Koridorun açılması sabote ediliyor

Türkiye’nin insani bir koridor açılması, masum insanların ve sivillerin orayı terk etmesi için gayret gösterdiğine dikkati çeken Çelik, şöyle konuştu:

“Ama koridorun açılması bile birtakım mücadelelerle sürekli sabote ediliyor. Şimdi de sivil konvoya saldırı yapıldığı, bu saldırı neticesinde yeniden ateşkesin sona ermesi gibi bir tablonun ortaya çıkabileceği değerlendiriliyor. Aslında ortada doğru düzgün bir ateşkes de yok. Sürekli ateşkes kararı alınıyor. Ama kısa zaman içinde bozuluyor. Dünyanın gözü önünde modern kurumların önünde bu katliamın gerçekleşmesi dünya için bir utanç vesilesidir. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra uluslararası hukuk alanında küresel barış anlamında uluslararası hukukun kazanımları, demokratik kazanımlar anlamında çok mesafe alındı. Ama tüm bu mesafelere rağmen gelinen noktada görüyoruz ki, var olduğunu düşündüğümüz kazanımlar Halep’teki insanlar için bir umuda dönüşmüyor bir yardıma dönüşmüyor. Bunun üzerine çok kafa yormak durumundayız. Hep beraber Halep için sesimizi daha çok yükseltmek durumundayız. Esasında çeşitli zamanlarda da görüyoruz. Dünyanın pek çok yerinde çeşitli olaylarla ilgili olarak insanlar sokağa dökülüyorlar. Oysa Halep için dünyanın ayağı kalkması lazım. Bu utançla dünyanın ciddi bir şekilde yüzleşmesi lazım.”

“Türkiye-AB ilişkilerinde gerilim yaşanıyor”

Türkiye’nin AB ve Almanya’yla ilişkilerinde iletişim kazalarının önlenmesi amacıyla buradaki toplantıların yapıldığını belirten Çelik, “Türkiye-AB ilişkilerinde gerilim yaşanıyor. Bu gerilimin çeşitli sebepleri var. Aktüel gündem çerçevesinde göç anlaşmasının, AB’nin karşı karşıya kaldığı büyük bir insani ve siyasi krizi önleme bakımından başarıyla uygulandığını görüyoruz. Şu ana kadar Türkiye 3 milyon mülteciye evsahipliği yaparak birebir anlaşması çerçevesinde yükümlüklerini yerine getirerek, birçok olumlu işe imza attı. Herkesin tespit ettiği bir şey var. Bunu Alman muhataplarımız da söylüyorlar. Bu anlaşmanın işlemesinde Yunanistan yeterli bir kapasite üretemiyor. Ama Türkiye, bundan birkaç yıl evvel Akdeniz’de günde 7 bin kişi çıkarken ve bu insanlar Akdeniz sularında hayatlarını kaybederken, birebir anlaşması sayesinde bu 7 bin rakamı 10’lı 20’lı rakamlara inmiştir.” şeklinde konuştu.

Bakan Çelik, AB’nin sığınmacılar için söz verdiği 3 milyar avroluk yardımı yeterli düzeyde ve hızlı şekilde ödemediğini, bu yardımın taahhüt düzeyinde kaldığını aktardı.

FETÖ‘nün 15 Temmuz darbe girişimini hatırlatan Bakan Çelik, Türkiye’nin OHAL ilan ederken Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine bağlı kalacağını bildirdiğini ifade etti.

Bir Alman televizyon kanalında Türkiyeye ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a karşıtlık üreten bir program yayınlandığını anımsatan Bakan Çelik, “Alman dostlarımızın söylediği bu programda aslında Türkiye uzmanları yok, Türkiye’yi tanıyan insanlar yok. Böyle birtakım eski istihbarat elemanı diyebileceğimiz insanlar bunu dile getirmişler. Peki bu Türkiye karşıtlığı niçin yapılıyor? Bu Cumhurbaşkanımıza yapılan bu karşıtlık niçin üretilmeye çalışılıyor? Bunun çok net belli sebepleri var. Türkiye uluslararası ilişkilerde hakkaniyet ve adaletin altını çiziyor. Buna karşı bir tutum gördüğünde Türkiye bunları eleştiriyor. Ve nitekim özellikle Türkiye-AB ilişkilerinde de dostlarımız sık sık bize, kendinize özel birtakım ilkeler, imtiyazlar istemeyin, diyorlar. Biz de diyoruz ki Türkiye’nin Avrupa Birliği ile ilişkilerinde biz indirim istemiyoruz. Ama siz de söz konusu Türkiye olduğunda sürekli zam yapmayın bu ilişkilere ve sürekli olarak çifte standart üretmeyin.” değerlendirmesinde bulundu.

Bakan Çelik Türkiye-AB ilişkilerinin doğru bir zeminde ilerlemesi gerektiğini kaydetti.

Türkiye’nin Almanya’da doğru anlaşılması için ve Almanya’nın Türkiye’de doğru anlaşılması için çok daha güçlü diyalog kanalarının kurulmasını isteyen Bakan Çelik, “Önümüzdeki dönemde ortak değerlerimiz olan demokrasinin, hukuk devletinin, insan haklarının karşı karşıya kaldığı büyük meydan okumaları var. Bu meydan okumalara karşı Türkiye, AB ile beraber çalışma, beraber proje üretme, beraber eylem üretme konusunda büyük bir kapasiteye sahiptir.” dedi.

Editör: TE Bilisim