Yönetmenliğini Kevser Çakır Demir’in üstlendiği “Derdest” isimli belgeselde, 28 Şubat döneminde tutuklanan ve hala cezaevinde olan mağdurların hikayesi ele alınıyor.
Yönetmen Demir, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 28 Şubat sürecinin 1990‘ların başından başladığını belirterek, “Halen cezaevlerinde devam ediyor. Bu sürecin nasıl işlediğinden ve nasıl devam edegeldiğinden bahsettik.” dedi.
Belgeselde öncelikle hukuksuz yargılamaların nasıl gerçekleştiğini ele aldıklarını dile getiren Demir, şunları kaydetti:
“28 Şubat döneminden içeride hala 600’ün üzerinde insan var. Bunların 300’ünden fazlası ağırlaştırılmış müebbet almış. Uzun süre yattıktan sonra yeni yeni çıkanlar da var. Bu insanların arasında tefsir dersi yaptıkları için içeri alınanlar, devleti yıkmak için örgüt kurmakla suçlananlar var. 28 Şubat döneminden mağduriyetler bir şekilde giderilmeye çalışılıyor ama içeride olanlar için bir şey yapılmıyor. Bugün darbecilerin yargılandığı bir dönemdeyiz ve buna rağmen içeride yatanlar halen yeniden yargılanmıyor. Biraz da bu farkındalık oluşsun diye bu belgeseli yaptık.”
Kevser Çakır Demir, belgesel dolayısıyla birçok mağdur aileyle görüştüklerini hatırlatarak, “Kimse af istemiyor çünkü af biraz da var olmayan suçları kabul etmek anlamına geliyor. Aileler eğer bir suç varsa bile bunun çok ötesinde cezalar alındığını ve bunların hukuki cezalar değil politik cezalar olduğunu söylüyor. Onlar adil bir şekilde yeniden yargılanmak istiyorlar.” ifadesini kullandı.
Madımak olayına ilişkin davada müebbet hapis cezası alan Bülent Düvenci’nin eşiyle de görüştüklerini dile getiren Demir, onun, Düvenci’nin olay günü Sivas’ta bulunmadığıyla ilgili birçok tanığın olduğunu söylediğini aktardı. Eşinin anlattıklarına göre, Düvenci’nin kullandığı araca trafik cezası kesildiğinin de ispatlandığını ancak bunun mahkeme tarafından dikkate alınmadığını belirten Demir, bir polisin ‘ben onu arkasından ve kolundan tanıdım’ ifadesi sonucu müebbet hapis cezası verildiğini kaydetti.
“Sistemin mağdur ettiği insanlarla 15 Temmuz’da sokağa çıkan insanlar aynı”
Yönetmen Demir, Fetullahçı Terör Örgütü‘nün (FETÖ) 15 Temmuz’daki darbe girişiminde sokağa çıkan vatandaşlara değinerek, “Sistemin mağdur ettiği insanlarla, 15 Temmuz gecesi sokağa çıkan insanlar aynı insanlar. Örneğin Halil Kantarcı da bir 28 Şubat mağduruydu. Bu insanlar, Müslüman kimlikleriyle her zaman, darbecilerle aralarına mesafe koyan insanlardı. Bu insanlar, ağır işkencelere maruz kalmış insanlar. Yapılan işkenceleri anlattılar fakat o kadar korkunç ki biz onları belgeselde çok naif bir şekilde vermeye çalıştık.” diye konuştu.
İnsanlara zorla tutanak imzalatıldığını öne süren Demir, şöyle devam etti:
“İnsanların evlerindeki kitaplarda olan ibarelerden örgüt oluşturup onları da üyesi yapıyorlar. Örgütleri de siyasi şubelerde kuruyorlar. Bunların içine de insanları dahil ediyorlar. İnsanların çoğu örgüt üyesi olduklarını içeride öğreniyor. İçeride olanlar tek başına bu zulmü yaşamıyor. Bu insanların aileleri var ve bu aileler de mağdur durumdalar. Belgeselde bu konuları da işliyoruz.”
Kevser Çakır Demir, Sivas davasında, karakola televizyon tamir etmeye giden 70 yaşlarındaki bir televizyon tamircisinin nedensiz bir şekilde tutuklandığını ve 90 yaşına gelmesine rağmen hala içeride olduğunu ileri sürerek, soyadı benzerliği nedeniyle yanlışlıkla tutuklananların da bulunduğunu sözlerine ekledi.